Banvit, tavuklar ve detayları
Kendimi Ayşe Özgün gibi hissetmiyorsam ne olim! Kafada bone, üstte önlük, ayakta botlar, ağızda maske: Fabrika geziyorum! Hem de bir tavuk fabrikası! Yıllardır doğru tavuk diye o pazar senin bu çiftlik benim gezen ben seri üretim yapan bir fabrikanın imalat, işlem, depo v.b bölümlerini bir Ayşe Özgün, bir Uğur Dündar havasında salına salına geziyor ve sanki akşama Arena programına çıkartacakmış gibi parmağım havada “e o zaman hadi kesimhaneyi görelim” e o zaman işlem merkezini görelim” diye hazırlıksız yakalarım da belki bir şey bulurum diye sorular yağdırıyorum. Ne etsem olmadı: beni dahi ikna ettiler!. Instagram fotoğraflarının altında bir izleyicim demiş ki : ” belirli bir alan seçmişlerdir steril ondan başkasını göstermemişlerdir” Yok! Öyle olmadı, biz ıncık cıncık , firma sahibini bile içeri “ya nasıl olur” diye sokmakta çekindikleri yerlere tam kostüm değişerek, dezenfekte olarak, üzerimizde belki kıl tüy kalmıştır diye tek tek temizlenerek davet edildik. Her bir çalışanının yanından geçerken “ahanda şimdi yakalarım” arzusuyla sorduğumuz sorulara aynı samimiyet, dürüst ifade ve güler yüzle verdiği cevaplarda şaşkınlığımı saklamaya çalıştığımı itiraf edeceğim. Amma da alladın pulladın diyeceksiniz ya! Yok billa allamıyorum pullamıyorum. Akşam eve geldiğimde ürünleri bir kenara koy (orada dursun birazdan konu oraya gelecek 🙂 ), çalışanına bu kadar değer vereni çalışma ortamının sıcaklığını bizlerle paylaştıklarının her bir kelimesinde tamamlayan Ömer (Görener) bey’i siz de dinleseydiniz ve mesai arkadaşlarını bana siz de katılırdınız. Evet bahsettiğim fabrika bazılarınızın detaylarını merakla beklediği Banvit.
Biraz firmadan bahsetmek istedim, soruların cevaplarına neden ikna olduğumu anlatabilir belki size diye. Aklımdan çıkmayan en önemli yer ne kesimhane, ne kümes, ne yem fabrikası, ne paketler, ne soğuk hava depoları! Çalışan kadınların çocukları için organize edilmiş bir çocuk yuvası!! Evet anneleri çalışırken tüm çocuklarına ücretsiz bakan hatta bir çok kreş gibi sadece bakmayan gözü gibi bakan bir yerden bahsediyorum. İçeride her bir öğretmenin sıcacık gülümsemesi ile bizi karşılaması, tam uyku saatine denk geldiğimiz için kurulu yatakların düzeni, rengarenk, geniş, ferah, temiz en önemlisi sevgi dolu gözlerle bakan öğretmenlerin olduğu bir yuvaya girdik biz orada, arkasında kocaaaman bir bahçe!.
Anneleri fabrikada çalışıyor çocukları yanı başında. Burada İstanbul’da içerisindeki yuvaya, çalışanlarından para isteyen topu beşi 3 kuruş indirim yapan eski çalıştığım iş yerini ( ki büyük bir yer!) esefle kınadım! Çalışanların %50 si kadın. Bölgede ciddi bir istihdam yaratmış, aileye iki maaş girdiği gibi çocuklarına da bakıyor! Ayakta alkışladım.
Aynı zerafeti, sunumu, sıcaklığı bizi ağırlamalarında da yaşadık! İkramlarından, sorularımıza detaylı ve sabırlı verdikleri cevaplara kadar her şey gerçekten çok organizeydi. Bizi harika hediyeler ile de uğurladılar. Hediye kısmından bahsetmeyecektim ama vizyonun farkını burada da gördüğümü eklemek zorundayım. Hani promosyon kalem falan değildi paketimizden çıkanlar : Tamamen atık malzemeden ve hayatları boyunca düzenli geliri olmamış ev kadınları tarafından üretilen, tek ve sahibine özel, Çöp(m)adam projesi kapsamında yaptırılmış çanta içerisindeydi bu hediyeler! Promosyon malzemeleriyle uğraşmış biri olarak diyorum ki bu fark yaratan bir yaklaşım olmuş!
Diyeceğim şu: Banvit, kurucuları, yöneticileri, çalışanları, vizyonu, hijyeni, sıcaklığı ile beni etkiledi. Gelelim şimdi merak ettiklerimizin cevaplarına!
Yemler, Organik tavuk meselesi, Eski tavuklar, Özgür tavuklar, Antibiyotikler, İç organlar-ayaklar-kemikler. Ben gün içerisinde en çok soruyu iç organlar, ayaklar, kemiklerden aldım o yüzden bu sorudan başlayacağım:
İşlem sırasında çıkan kan dahil olmak üzere, tüyler, kemikler v.b “yabancı doku” diye adlandırılan tüm malzemeler ayrı bir işlem görerek un haline getirilip, kedi köpek mamasında kullanılmak üzere ayrılıyor! Cevabı net. Bir tek ayaklar uzak doğuya gönderiliyor oarada yenildiği için. Yani Banvit ürünlerinin içerisinde herhangi bir şekilde yabancı doku yok. Nuggetların yapılışını gözümle gördüm. Gögüs ve kalça etinden yapılıyor. Unlu ve baharatlı bir sudan geçirilip 3-4 sn kadar yağda tutulup daha sonra fırınlanıyor. Yani yağda kızartılmıyor. Üzerindeki kıtırlarda ekmek kırıntısı. Baharatlar aroma değil, kocaman bir baharat depoları var, mısır çarşısı gibi içerisi. Tek tek “KATKISIZ” diye reklamını yaptıkları ürünlerin içeriklerini okudum. “E”‘ler gerçekten yok gidip bakabilirsiniz. Raf ömrünü %50 düşürmek bile olsa bu uzatmak için bir katkı kullanmıyorlar. Baharatların hepsi özenle saklanıyor.
Tavukları kim yetiştiriyor, besliyor ? Hangi yemle besleniyorlar?
Tavuk tedariği çevredeki 600 kümesten yapılıyor. Kullanılan yemler. Soya, kanola ve mısır küspesi. Türkiye’de GDO’lu mısır ekimine izin yok, sadece ithalatına izin var. Mısır Türkiye’den sağlanıyor, onlarda yerli mısır kullanıyor ithal olanı değil. İthal ürün alırlarsa mutlaka sertifikalı alıyorlar. Soya üretimi Türkiye’de yasak o yüzden ithal ediliyor ve Türkiye’de GDO’suz yemi tek ithal eden firma olduklarını söylüyorlar ama bunu dile getiremiyorlar, bunun devamının garanti olmadığını ekliyorlar. Dünya’da bunu bulmanın artık zor olduğunu tek GDO’suz soyanın Hindistan’da olduğunu ve oradan ithal ettiklerini söylüyorlar. Şimdilik durum Hindistan’da olumlu, ileride negatife döner mi bilmiyorlar . GDO’suz yemi tercih etmek onlara % 20 oranında fiyatta dezavantaj olarak yansıyor ama tercihlerini bundan yana kullanıyorlar. Banvit kendi yemini kümeslere dağıtıyor, periyodik olarak tavukların kontrolü için ziyaret yapıyor, büyüme koşullarında bir olumsuzluk olursa gerekli önlemlerin o kümes için alınmasını sağlıyor.
Eskiden bir tavuk yaklaşık 50 günde büyürdü şimdi ise 36 günde büyüyor bunu sebebi doğru beslenme
Yumurta tavuğu ve et tavuğu diye 2 farklı tip var . Yumurta tavuğu hiçbir zaman 1,5-2 kg olmaz , et tavuğu olabilir. Hatta genelde 1500 -1700 gr kg civarında olur et tavuğu . Onu da kesip temizledikten sonra ortalama 1200-1300 gr’a düşer.Tedarik zincirlerinde kullanılan kaliteli yemler, sürekli gözetim, veteriner desteği ile sağlıklı büyüme sürelerinin 36-38 günlere düştüğünü söylerken kullanılan yemlerin tavukları hormonel değil, iyi besliyor, et değerini arttırıyor diye ekliyorlar.
Peki doğal beslenen, dolaşan özgür, mutlu tavuklar!
Bunu yapabilmek için Konya ovasına ihtiyaç var!! Anladığım şu ki özgür dolaşan tavuk/piliç bir anlamda kandırmaca, seri üretimde bu çok da fazla söz konusu değil!
ANTİBİYOTİKLER KULLANILIYOR! EVET!
Antibiyotik kullanımı Türkiye’de Avrupa yönetmeliklerine göre uygulanıyor ama her firma değil, denetim maalesef yeterli değil. Amerika’da antibiyotik tavukları büyütmek için kullanılıyor ancak Avrupa ve Türkiye’de sadece sürüde hastalık varsa kullanılyor ve bu ilaçlar veterinerin kontrolünde reçete ile veriliyor ancak kesinlikle büyütme faktörü olarak değil. Tavukların büyümesi beslenme ile sağlanıyor sadece. Burada önemli olan antibiyotiği geri çekme süresidir. İlaç hayvan kesilmeden belli bir zamanda geri çekiliyor ve buna uymak zorundalar.
Bu sürelere uyulduğunda tavukta kullanılmış antibiyotiğin insan sağlığına zararı olmadığı tıbbı olarak onaylanmış ve EFCA normları tanzim edilmiştir. Tavuk hastalığı sürüyorsa yapılacak bir şey yok, o kümes üretim zayiatı olarak kabul edilir ve tavuklar alınmaz. Biz bu kurala kesinlikle uyarız.
İzin verilen antibiyotikler ciddi araştırmalar sonucunda kullanılıyor ama “hoş, izin veren kuruluşlarında satılmış olduğu iddiaları” var diye de ekliyorlar 🙁
Gelelim kesim ve işlem sürecine.
Kesim sebebi ne olursa olsun kesimde hayvanın psikolojisinin bozulmamasına hem fizyolojik hem de dini olarak özen gösteriyorlar., Gerginleşen hayvan ( tavuk, kuzu, koyun, dana vs. farketmez ) vücudunda salgıladığı stres sebebi ile etini karartır ve sertleştirir, bu da tüketimde lezzete olumsuz yansırmış, bu yüzden kümeslerden alınan tavuklar kesimhaneye gelirken üst üste konmuş sepetlere konuyor ve üstleri karanlık yapılacak ancak hava alacakları şekilde kapatılıyor. Kendilerinden önce fabrikaya varmış bir araç varsa, klimalı alanda bekliyorlar. Kesimhaneye girdiklerinde ayaklarından dönen banta tavana asılı şekilde takılıyor, dini ve tıbbi olarak acı çekmeyecek şekilde kesim yapılıyor sonra iç organları ve tüyleri temizleniyor. Hayvan asıldığında özellikle dikkat ediliyor, h,ç bir fonksiyonu durmayacak şekilde yani mundar olmayacak şekilde çok düşük voltajla elektrik veriliyor, hayvanı yere koysanız 15sn de kendine gelebileceği şekilde yani ölümüne şok edilmiyor. Röntgen cihazının önünden geçerken son bir hastalık / bakteri kontrolü otomatik olarak yapılıyor ve veteriner kontrolü ile tasdik ediliyor. 2 saat kadar soğuk havalı ortamda bekletilerek saklama seviyesi olan 2-3 dereceye düşürülüyor. Burada önemli olan en hızlı şekilde ısısını 2-3 dereceye getirebilmek. Bir de tavuğun göğsünde “ölüm kasılması” diye bir şeyden bahsettiler. Kesimden hemen sonra kemikten ayrılan et sert oluyormuş bu sebeple 8-9 saat bekletme süresini bekleyip daha sonra kemikten ayırıyorlarmış, bu da etin yumuşak olmasını sağlıyormuş. Paketlendikten sonra satışa hazır hale geliyor. Bunların hepsini gözümle gördüm evet!
Tavuk zehirlenmesi peki ?
En fazla zehirlenme tavuktan olur derler ama pişmiş tavuktan zehirlenme olmaz, piştikten sonra olay biter ancak pişirmeden önce kullanılan ekipmanın iyi temizlenmesi gerekir. En ciddisi Salmonelladır. Bu aslında herkesin vücudunda vardır ama en önemlisi ilk defa karşılaşan çocuklar ve bağışıklığı düşük yaşlılardır, o yüzden tavuk hazırlanan ekipman ayrı olmalı ve iyi temizlenmelidir.
Ya sosisler,sucuklar!
Kemiklerdeki etler mekanik bir işlem ile ayrılıp hamur haline getiriliyor ancak yakında bu işleme yasak gelecekmiş çünkü kemiklerde eser miktarda da olsa kalan sakatatlar yabancı doku olarak çıkıyormuş denetimlerde. Bu hamurun içerisinde sadece et var yani başka maddeler yok.
Tavuk eti mi, kırmızı et mi, balık eti mi ?
Tavuk etimizi güvenle yiyebilirsiniz, ben daha az kırmızı et , bolca balık eti ve tavuk eti tüketiyorum. Tüm gıdaların pişirilmesi için de zeytinyağı tercih ediyorum, tüm kızartmalarda bile. Soğuk olarak sonradan eklenen zeytinyağı hele en sağlıklısı diyorum. Hayvansal proteinler hangi yaş grubunda olursan ol, değişen miktarlarına rağmen faydalı , hele ki büyüyen çocuklar için o yüzden beyaz et ağırlıklı beslenme daha sağlıklı geliyor. Ancak tüketilen ete de dikkat etmeli, bizim ülkemizde mesele en çok tavuk kanatı sevilir, genelde kanatların 1/3′ü yağ, 1/3′ü kemik, 1/3′ ü etten oluşur ama gramajı daha az olmakla beraber aynı değerdeki göğüs etinden 2 kat pahalıya satılır. Yurt dışından kırmızı et ve büyükbaş hayvancılık ithalatını çok anlamlı bulmuyorum, yapılması gereken yerli üretime katkıda bulunacak destekler olmalıydı, illa ithal edilecekse de 100-200 kg ağırlığındaki küçükbaş hayvanın ithal edilmesi ve burada kesim odaklı davranmamak. İthal edilen hayvanların burada beslenmesi, büyümesi, yem tedariki sağlanması ve böylece kesim zamanı geldiğinde yine Türk hayvancılığına katma değer sağlayacak şekilde ilerlenmesiydi.
Benim yazacaklarım burada biter. Yorumlarıma gelince. En başta yazdığım gibi o çiftlik senin bu çiftlik benim gezen ve ayrıca tavuk etine çok da yakın hissetmeyen biri olarak yaşam tarzımdan vazgeçmem hele ki nugget, sosis!! ancak gördüklerimden sonra Banvit markasını gördüğümde arkasındaki hikayeyi birinci ağızdan dinlemiş ve buna ikna olmuş bir şekilde çok fazla sorgulamayacağımı söyleyebilirim. Diğer markalar hakkında cevap veremem bir tek burayı dinledim ( gelecek sorulara şimdiden yardımcı olsun diye ekledim). Paket gıda kullanmıyorum ve buna da devam edeceğim mümkün mertebe ancak ikna oldum ben!
Sorularınız olursa ben elimden geldiğince cevaplayacağım ( lütfen bu yazının altına soruları soralım ki herkesin takibi kolay olsun ) ayrıca merak ettiklerinizi Tüketici Hattına da sorabilirsiniz.
Birlikte gittiğim arkadaşlarımın yazıları da aşağıda bende eksik kaldıysa oradan tamamlayabiliriz 😉
Bizi son derece güzel ağırlayan tüm ekibe başta Ömer Bey’e samimi sohbetinden dolayı çok teşekkür etmek isterim.
Yorumlar (15)
jasmina colakoğlu :
8 Kasım 2012 | 13:23ne kadar güzel bir yazı olmuş. biz eve zaten hep banvit alıyorduk ama nugget ve diğer işlenmiş ürünler hakkında hep bir soru işareti hatta iğrenme vardı bende. bu şekilde görmek iyi oldu. ayrıca BİM mağazalarında satılan KÖRPE marka tavuk da banvit üretimidir ve helal sertifikası vardır. fabrikayla görüşerek tasdik edilmiş bilgidir. tekrar teşekkürler. ayaklarınıza sağlık 🙂
tayman turşin :
8 Kasım 2012 | 13:43Anne olarak seni ve arkadaşlarını gönülden tebrik ediyor ve sonuna kadar destekliyorum ki böyle başarılı bir organizasyon tertip edilerek toplum için yararlı olan bu bilgileri bizlerle paylaştığınız için..ne mutlu bana ve ne mutlu diğer annelere böyle evlatlara sahip olduğumuz için..hiç sıkılmadan ve dikkatlice okudum ve doğal olarak tercihim artık BANVİT olacaktır..teşekkürler çocuklar..
mehmet göksel ışıklı :
8 Kasım 2012 | 14:28ailecek tavuk eti yiyoruz.çok da sorgulamıyoruz ne yediğimizi.derisini yemeyiz.kızartmasını sevmeyiz.nugget-kanat-sosis vd sevmeyiz.marka konusunda banvit ya da digerleri olsun pek farketmiyor lezzet acısından.ancak merak ettigim şu ki uzmanlığınız ne olursa olsun (mühendis,hekim,gazeteci vs) fabrika duzeyinde uretim yapan nereyi ziyaret etseniz bu etkilenmeyi yaşamayacak mıydınız?ikna olmak için yapılmış bir ziyaret bence.bilimsel bir çalışma değil.oglen shnitzel yemeli bugun,acıktım.
Ayça Oğuş :
8 Kasım 2012 | 14:37İkna olmak içinden ziyade kendilerini anlatmak istemelerini anlamak lazım bu kadar yazılan çizilenden sonra.. ikna etmek gibi bir gayeleri yoktu olsa sadece kendi istedikleri yerleri istedikleri kadarıyla gezdirirlerdi, belki de haklısın tarafsız bakmaya çalışıyorum ve biz gerçekten tavuk tüketmiyoruz 🙂 sevmiyoruz çok fazla çok nadir hele sosis! içim kaldırmıyor açıkçası benim !
zeynep duran aydin :
8 Kasım 2012 | 15:06Oğlum tam bir tavuk delisi, hele tavuklu pilava bayılıyor. Bende evhamlı bir anne olarak anbiyotikler ve hormon kullanılıyor diye açıkcası kaygılanıyorum…Hiç bir şeyde risk sıfır değildir; nisbeten tatmin oldum, bundan böyle BANVİT dışında tavuk almamayı düşünüyorum…Halkımızın özellikle çocuklarımızın sağlığı için özen gösteren dürüst davranan üreticilere çok teşekkür ediyorum!
miugette :
8 Kasım 2012 | 20:49Benim kafama takılan tek nokta, tavukların kesildikten sonra röntgen cihazından geçirilmeleri, radyasyon almış olmuyorlar mı bu durumda?
Ayça Oğuş :
8 Kasım 2012 | 20:55güzel soru! bende yazarken bunu düşündüm orada aklıma gelmemiş.. bunu soracapğım cevabını yazacağım .. teşekkürler.)
yasemin çoruk :
9 Kasım 2012 | 17:53ayça süper birşey yapmışsın,nedense senden dinleyince ikna oldum kendi adıma.Çünkü televizyondan gazeteden duyunca acaba doğru mu yalan mı diye düşünmeden edemiyorum,rakip firmaların kötülemesi falan diye düşünüyor insan.Özellikle naget için duyduklarıma sevindim çok sık olmasa da tüketiyoruz çünkü.Benimde aklıma takılan nagetlar neden ısıtılınca şişiyolar oldukları gibi kalmıyorlar.Ayça tekrar tebrik ederim,arkadaşlarının ve senin ayaklarına sağlık,sevgiyle kalın…
özge baytın :
12 Kasım 2012 | 14:08Günaydın Ayça,
Elinize, ayağınıza sağlık, mümkün mertebe tüketmesek de bundan sonra hangisini seçeceğimiz belli oldu.
Geçen gun birlikteyken sormuştum buradan da yazayım ki kayıtlara geçsin : Ben şu tavukların, sürekli ışık altında, gündüz zannettirilerek, 24 saat beslenmeleri efsanesinin doğru olup olmadığını merak ediyorum. Zamanından önce, çok hızlı büyütülmeleri bu şekilde bir beslenme ile oluyor da derler, acaba ne derece doğru ?
Bir diger merak ettiğim de eskiden 1,5 – 2 saatte pişen tavuklar, nasıl oluyor da artık pratik yemek kategorisine girdiler ? Bütün evi saran o tavuk kokusu nereye gitti ?
Sevgiler,
love and smile :
15 Kasım 2012 | 20:18Ne yalan söyliim hemen etkilendim ve dün banvit aldım 2-3 değişik ürününden 🙂
teşekkürler
Murat Bayar :
13 Ocak 2014 | 14:46Tavuklarin kac günde yetiştirdiklerini merak ediyorum, normalde bir civciv en az 8 ayda olgun hale gelir.Bu yüzden ticari amaçlı seri üretim yapılan tesislerde insan sağlığına uygunluk olabilir mi sizce? Böyle bir araştırma yazısını iyiniyetle yazdiniz eminim.Ancak bu büyük sorumluluk, veterinere sorun bakalım hayvanin gelisme suresi ve veeilen ilaclar icin size ne soyleyecek.Fabrikasyon tavuk yemiyorum, cok da elzem degil zaten.Ayda iki kez oganik köy tavuğu bulursam yerim.Kanser olmak istemiyorsaniz bu kadar çok tüketmeyin fabrikasyon ürünleri derim.İyi çalismalar
hasan :
19 Mart 2014 | 09:37Tüketici bence haklı tedirgin olmakla cünkkü gıda sektörü ve saglık ciddi bir mesele… banvitle calısan broiler kümesi olan tanıdıklarım var ve sistem cok saglam kümese bakıcısından baska kimse giremiyor dezenfekte ve disiplin ön sırada yani banvit fabrikasında calısan personele sorun derim. yemekhane mesela herkez yıyebilecegi kadar yemek alıyor artan yemegi cöpe dökmek yasak para cezası var.. bugun bende broiler yetistiriciligi yapsam banvit derim nede olsa adamlar ilk 500 de 58.sırada sektöründe lider konumda diger firmalarda KESİNLİKLE KÖTÜ DEGİl tabi ama firmaları ve sektörü karalayanları inanmadan önce bi arastırın hormon dedikleri o kadar kolay bi is degil 45günde yetiyor diye hormon dememek te gerek bazen hayvanın ırkları yedigi yemdeki enerji kaynaklı proteinli vs vs hepsini gec devlet bu işin kontrolünü saglıyor saglık bakanlıgı denetimleri var hersey o kadar basit degil yemeyen yemesin ama propagandasını da yapmasın alsın köy tavugu beslesin arpa bugayla 6-8ay sonra pisirsin yesin afiyetle 🙂
ramazan :
28 Nisan 2014 | 15:33Banvit tüketmiyorum, tüketemiyorum. Sebebi ise geçerli bir helal sertifikasının olmaması.. İnşaallah bu eksikliğini giderir de biz de güvenerek yiyebiliriz.
çiseren :
19 Temmuz 2014 | 23:03Ayçacım ig de paylaşımın altında merak ettim yazışmalardan, bu yazını bir de ben okuyayım dedim.
Banvit oldukça büyük bir firma. yaz tatiline giderken banvit, keskinoglu vs fabrikalarını gorunce vay anasını da demişimdir. şahane fabrikalar kurmuşlar,, garibim piliçler kumeslere tıkılmış kucuk camlar aralanmış. insan uzulmeden de edemiyor.. gun ışığı gormeden. Ugur dundarın gezdiği karafatmalı, fareli fabrikalar, küflü kaşarların eritilip paketlendiği vakalar gibi şeylere rastlanmanız zaten beklenemezdi sanırım bu modern, lüks fabrikalarda. Muhakkak sağlam denetimleri de oluyordur. Benim için üretimin ne kadar steril oldugu da muhim değil aslında, (food inc. ne güzel bir belgeseldi)
36 gunun sebebinin tavugun iyi beslenmesi olduğuna inanmak bana biraz 10 yaşında bir kız çoçuğunun menarş görme nedenini muhteşem beslendiğine bağlamak gibi olurdu. Doğanın bir dengesi, süreci var neticede. Bunca zaman doğada yediği önünde yemediği arkasında olan tavuklar eksik mi beslenmiş? geçmişten kuşku mu duymalıyız. Çok büyük firmanın sunumu muhakkak nazik hediyeler anlamında iyi hazırlanılmış, iyi tasarlanmış olmalıdır, orada bu işten sorumlu kişilerde vardır. gelişen dunyayla beraber pazarlama teknik, taktik, trendleri de artık bu yonde.. mecbur kalsam evet senin yorumların doğrultusunda etkilenebilirim belki. hadi bu seferlik bi alayım diyeceğim aman olabilir bir ihtimal.. Ama evime, mutfagıma doğmamış çocugumun, hatta evimin kıymetiisi kedimin boğazından bu paketleri geçirmem için inandırıcı, ikna edici bir yan bulamıyorum. Tavuk etinin yumuşaklığı da kemikten ayırma süresiyle çok da alakalı olacağına inanamıyorum. Yani banvit ve türevlerinin o 2dk da pişen aşırı yumuşak etlerinin formulu bu mudur? köylüler yüzyıllardır bunu keşfedememişler o yuzden mi saatlerce tavukları kaynatmışlardır? Bir de tavukların beyazlatılma işlemleri var diye biliyorum. Bu konu konuşuldu mu aranızda? kendi gözlemim şu ki.. paket tavuğu alıp haşladığınızda tavuğun suyu bulanık ve beyaz çıkar.. Ancak gerçek olduğuna emin olacağınız,belki kendi yetiştiriğiniz tavugu haşladıgınızda tavugun suyu berraktır.. sadece derisini yuzsenizde kalan yaglarının sapsarı rengi çıkar. tadının kokusunun dokusunun, diriğiliğinin, pişme sürelerinin farklılığına deyinmeyelim.. bunları azten sen daha iyi bilirsin. Şimdi insanlarda ay bu tavuk sert,,, diye bir yumuşaklık beklentisi var, bunlar artık gunumuz kadınına kodlanmış. damak tatları değişmiş, daha hesaplı ve daha pratik, hızlı pişene ragbet oluşmuş.. gunumuz insanı beyaz , yumuşak tavugu has birşey sanar,, işten çıkınca markete uğrar ve 5-10tl arası 2-3 bogaza yetecek bir paket tavugunu alır, evine gidince pişirme süresi 10dk yı geçmez..yanına makarna salata sofra 25 dk da hazır. beyaz et yemenin hafifliği, hızlı ve ucuz ulaşıp tuketmenin huzuru.. Fabrika şahane, tek kelimem yok, ekip çok prof. çalışanlarına saygı, destek harikaymış, besleme üretim, katkısız ambalaj hersey uzaktan sahane gorunuyor. ama ben ikna olamadım. ikna olmanın anlamı da senin bu urunleri mutafgına sokmak olmalı ama sanırım hala gidip almıyorsun? demek ki sende ikna olamadın. sebebi bence bu yumuşacık bembeyaz saman gib tavuklar.. istediği kadar hoş sunsunlar.
Mehmet :
17 Mayıs 2016 | 13:02gimdes in helal sertifikası vermediği hiç bir ürünü kabul etmiyorum zaten giyotin ile yapılan her kesim hayvanı murdar eder