2

Küçük Beyaz Yalanlar

Festival için film seçmek benim için çok kolay olmadı. Normalde film önerilerine bakmak, beğendiğim tarzlara yönelmek eğiliminde olmama rağmen bu sefer boş gün ve saatlerimi ortaya döküp o saat ve günde ne filmler var onları ayırdım ve çok fazla seçenek kalmadı bana. Toplamda 6 film seçtim ve 4 tanesine bilet bulabildim zaten bir tanesi de çocuk filmi 🙂

Dün akÅŸam açılışı Küçük beyaz yalanlar filmi ile yaptım. Seçme nedenlerimden ilki Fransız filmi olması ve bir Guillaume Canet filmi olmasıydı. Jeux D’enfants vazgeçilmez filmlerimden biridir ve bu filmde de yine güzeller güzeli Marion Cotillard oynuyor. Kendisine bayılıyorum 🙂 Hem çok güzel aÄŸlıyor hem de insanın içini ısıtan bir gülüşü var :)))) Bu filmde ise yeni bir keÅŸfim oldu : Benoît Magimel!! Sean Pean’in gençliÄŸine benziyor yahu adam! Bayıldım. Yeni hedefim diÄŸer filmlerini toparlamak.

Filme gelince konusu:

Gözlemlere dayanan mizahi yaklaşımıyla duygusal bir dram yapısını izleyen film, talihsiz bir kazaya rağmen yıllık tatillerini deniz kıyısında geçirmeye karar veren Parisli burjuva bir arkadaş grubunun etrafında geçiyor. Bu insanların hepsi sırlarla ve güvensizliklerle örselenmiştir: Mutlu bir evliliği olan Vincent, Max’e âşık olur; Marie, Ludo’nun eski sevgilisidir; Eric, Lea’yı aldatmaktadır; Antoine eski kız arkadaşına kafayı takmış durumdadır… Günler geçtikçe ilişkileri, sadakatleri ve dostluk bağları sınanacaktır.

154 dakika sürüyor film ve hiç bitmesin ve ve o insanların hayatını sürekli seyredeyim neler olacak göreyim diye merak ediyor insan. Sahneler çok doÄŸal, görseli, ışığı , renkleri, çekimlerin yapıldığı mekanlar harika. Dram ve komedi arasında mekik dokuyor. Hiç beklenmedik anlarda bir anda kalbiniz bir anda yerinden oynayıveriyor, gözleriniz doluyor ya da bir anda kahkahayı tüm sinema salonu ile birlikte patlatıveriyorsunuz. Tüm salonun aynı anda kahkahlara boÄŸulması olası bir durum mu ? bilemedim. EÄŸlenceli bir film, dediÄŸim gibi uzun ancak benı sıkmadı bu uzunluk . Bir de bir diyelim. Festivalde bilmeden gittiÄŸiniz filmlerden boÄŸularak da çıkabilirsiniz, olabilir. Bu filmden çıkmazdınız 🙂 Filmi götüren karakter yaÅŸlı ve paralı olan François Cluzet‘in canlandırdığı Max Cantara tiplemesi. O kadar Türk tipi yazlıkçılara benziyor ki kendi hayatımızdan bir parça görmek daha da güldürüyor. Aslında filmin başında sonunun nereye gideceÄŸi çok net anlaşılıyor ancak detay yazmayacağım seyremek isteyen olursa diye fakat bu bilinirlik  filmdeki diÄŸer karakterlerin hayatlarına olan merak kısmını yok etmiyor. ArkadaÅŸlığı anlatan bir  film vefekat “ahanda arkadaÅŸlık böyle olmalı” diye başımıza vurmuyor.. DoÄŸal akışı olan eÄŸlenceli bir film.  Bence evde de seyredilebilir bir pazar akÅŸamı ancak çarpıcı sahneler için büyük sinema salonu ve perdesi lazım 😉

Büyük bir sinema salonu derken filmi AFM Fitaşta seyrettim. Kocaman bir salonda ve rahat kocaman koltuklarda. Tek sorun girişteki patlamış mısırın dayanılmaz iğrenç kokusuydu! Sinemada film seyretmek ve mısır yemek hangi aklın ürünü bilmiyorum ama ben filmi seyrederken yanımda hışır hışır torba ve kıtır kıtır mısır çiğneme sesi suyduğumda deliriyorum! Neyse ki bir yanım boştı diğer yanımdakiler de mısır yemiyorlardı.

Bu filmi sevdim..herÅŸeyden öte 154 dakika Fransızca dinledim 🙂 Åžiir gibi !  bir de bir bakalım geri kalan filmler nasıl olacak.

PaylaÅŸ :=)

Yorumlar (2)

  1. Yanıtla
    sirar :

    zaman! ÅŸiÅŸlide oturmak da bir ÅŸans ama demi, zaman sorunun olsa bile buna mekan sorunu eklenmiyor. ben de gelebildiÄŸim tek günde en iyi seçenek olan “West is west”i izledim ama Afmnin kocaman salonunda önde oturmak iyi deÄŸilmiÅŸ onu anladım. Resmen kafamızı kaldırarak izledik yaw. Güzeldi ama. Mısır ve cips olayına, ondan ziyade bu yeme olayında evrensel bir mutabakata varılmış olmasına gıcığım. Filmi not alıyorum, sevgiler 🙂

  2. Yanıtla
    Elif AyÅŸe Zorcan :

    fransızcanın fonetiÄŸini, ses uyumunu ben de çok seviyorum. Festivale katılamam ama dvd bulursam izlerim umarım. Ama patlamış mısır konusunda aynı fikirde deÄŸilim. Yani sinemada hakkaten ters aslında ama o mısırın kokusu benim bu düşüncemi yenecek kadar güçlü dalgalanıyor beynimde…
    daha saygılı olmayı öğrendiÄŸimiz zaman ve eÄŸitimin öğretimden farklı birÅŸey olduÄŸunu kanıksayınca daha geliÅŸmiÅŸ ve medeni olacağız…
    oluruz inşallah 😀

Yorum bırak