Bugün partilerimizin ilkine gitmek için sabah uyandık bir güzel.. mutlu mesut kahvaltı etmek için güne başlamışken herşey mutfak dolabının kapısına kafamı koymakla( aynen koymak vurmak hafif kalır diyelim ) başladı.. ailece kahvaltı ederken sabahın 9’unda kapı tıkladı bir baktım Irode.. e bu hafta bize gelmeyecekti ?? ıhhh… geçen hafta gelecekti iptal etmişti bende rutini bozmaz haftaya gelir diye aramamıştım ama geldi.. e geri dön demek olmaz.. e sabah o çalışırken biz dışarıda olalım programı da yok.. e sular kovalar ortadayken Erin delirmez mi?? ilginçtir ki büyümüş benim oğlum ilgilenmedi ” Iro iş” dedi çıktı işin içinden…neyse mutlu mesut günümüzü geçirirken iki gün önce haşladığım tavukları bir güzel fırına verdim.. salaklığa bak.. kadın birden gelince evde yemek de yok Erin’ bir çorba yeter ama temizlik yapan kadına yeter mi? yetmez.. yaptım bir güzel.. e Erin baksın mı kadın yerken O da nasiplendi tavuklardan.. neyse biz mutlu mesut uykumuzu da uyuduk.. evet evet çoğul uyuduk: ikimiz koyun koyun, salonda yerde minderlerde :)), bende evi temizleyen birinin olması rahatlığında uyudum Erin’in yanında yoksa gelmese ben yapacaktım bugün ( bak bir de hayal kırıklığı demiştim ya gelmesi yalana bak yalana 🙂 )uyandık elmamızı alıp Kemerburgaz yoluna Aslı-Efe partisi için kontak çevirdik.. tabii normal gitmemeli değil mi? aklıma gelen başıma gelir mi ?? yedek pantolon koymadım bu arada çantaya” yok canım neye lazım olacak ki ?? gerek yok “diyerek.. aklıma gelen yolu şaşırmaktı bu arada.. şaşırdım da iki tur attık okmeydanında en sonunda çevreyoluna ve Kemerburgaz yönüne çıktım.. Erin’in gözler iniyor aşağıya ..uleyynn sen uyumadın mı o kadar saat niye uyuyorsun şimdi uyursan gece kaçta yatarsın..yok engel olamıyorum şarkılar türküler… iyi ki uyutmadım.. birden fışkırır bir kusma ile nasıl sağa çektim arabayı bilemedim..çocuk bağlı koltukta eğilip kusamıyor..kusmak bitmiyor. hızlıca ve sakince ( tek başımayım panik olmamalıyım Erin’in benden başka kimsesi yok bilinç düzeyinde) arabadan indim bir baktım askerler düdük çalıyor zır zır.. : askeriyenin önünü bulmuş oğlum hastalanmak için.. bu sırada bir de askerlere durum raporu verip neredeyse birde komnutandan izin almadığım kaldı.. ayrıca çocuk hala kusuyor arabada neyse ki koltuğunda değil.. dışarı çıkarttım . “annee biğğğ” diyip duruyor yani efendim üstü pislenmiş ona ağlıyor “bitanem sen kus rahat rahat yok birşey ben temizleyeceğim” diye kusmasını değil pislenme endişesini geçiştiriyorum bu arada otobüsten çarşı izninden inen bir ORDU askeriyeye giriyor,bazıları “bacım geçmiş olsun” Anadolu insanı yürekliğinde, bir kısmı “iğğ” diyen, kafa atmamak için zor duran bir annenin gözündeki eziklikte, kapıdaki nöbetçiler hala düdük öttürüyorlar oysa ki çocuk hala dışarıda kusuyor ve beyinsizler bunu görüyor.. en sonunda bir tanesi yanıma geliyor bu arada Erin pis diye arabaya girmiyor asker bozuntusu bana ” hannnfendi acele edin komutan ” vıdı vıdısı yapıyor “görmüyor musun kardeşim çocuk hasta ne yapmamı istiyorsun diyorum”, “acele edin” diyor ” o zaman ya yardım yolla askerlerinle ya da uza çabuk ” diyorum bir yandan Erin’i ve 3 tane kalmış ıslak mendiller ile koltuğu temizlemeye ayrıca Erin’i temiz olduğuna ikna edip oturtmaya çalışıyorum Erin’in surat bembeyaz asker hala konuşuyor ben dönüp ” uza dedim duymadın mı ” diyorum o uzuyor Erin sakinleşiyor ben yerine oturtuyorum yola devam ediyoruz .. askelere binbir küfür sallıyorum yine de huzur bulmuyor gönlüm..allahsız bunlar diyorum bir bakıyorum mazot ışığımız yanmış !!!.. allahım buralarda bir de yolda kalmayım derken bir sapak kaçıyor yol dümdüz sapak mapak yok Şebnem aranıyor : doğru yoldayım!.. git git bitmez doğru yol.. en sonunda sağa dönüş ve bir benzin istasyonu.. depoyu doldur devam ve Aslıların evi..
Erin’in keyfi yerinde kekleri görünce gözü dönüyor “hadi bir tane ye bakalım” diyorum sonra börek !!.. hadi yemek bitti oyun oynayalım paraşüt ile: Erin oynamaz, içeri gitmek hatta eve gitmek ister.. peki hadi gel içeri gidelim ne oldu söyle bakalım derim ” göbeğim acıyor” der ( ilk defa 🙂 yani karnı ağrıyormuş) peki gidip bir su alalım o zaman dememle beraber mutfak kapısının önünde bir daha ne varsa içindekileri eşiğe çıkartır.. e be salak kadın çocuk kusmus yarım saat önce börek verilir mi ?? sıkıyorsa verme tüm çocuklar yiyor nasıl anlatacaksın?? allahtan bu vücud denen meret gelişmiş bir varlık: kendisini rahatsız edeni kovuyor : benim gibi değil yani: ne olursan ol gel demiyor :))) neyse.. anladık ki öğlenki tavuklar NANAYŞŞŞ.. çocuk zehirlendi .. Ayça üzüldü ve kendine kızdı.. Erin’in ve bir yılbaşı hediye çekilişi aktivitesinin keyfini kaçırdı bu salaklığı..
Sonra biraz kuru ekmek ile açık çay içti ve neşesi yerine geldi.. baktık ki ateşi falan da yok.. akşam yemeğinde haşlanmış makarna ile geçiştirrerek bu geceyi atlattık .
Bunun dışında keyfimiz yerine geldikten sonra:
Hediyelerimize baktık, balonlarla oynadık, Efe’nin sarılma arzusunu yere yatırarak sonlardırmasını güreşmek olarak algılayıp ilk defa el ense çekmeye, beceremeyincede ” annneeee “diye ağladık,kukla tiyatrosunun en geyik sahne arkası oyununu izledik :), boya yaptık, sırayla hızlı araba itmece oynadık,tabii ki hep el ense gitmedi durum beraber kitap bile okuduk Efe ile.. en sonunda ışıkları kararttık sakinleşmek için biraz TV açtık.. bizim oğlan yine ara ara ilgilenmese de ilk defa bu kadar uzun uzun oturdu koltukta baktı neler oluyor ekranda, hafif bir ıhlamur sonrası arabaya binip evimize yollandık.. ( bu arada bu uzunnn cümledeki birinci çoğul eklerin birçoğu birinci tekil ya da üçüncü tekil şahıs ama anne olmak nedense BİZ kavramını kapsıyorya.. herşeyi beraber yapıyoruz mesela el ense çekerken sanki ben ortalarındaymışım gibi algılanıyor ..)
Bitti mi ?? Hayır.. çevreyolu sapağını gece gece kör gözü ile kaçıran bu Ayça insanı neredeyse Sütlücede bir uykuluk yiyip eve öyle girecekti.. en son Perpa’nın oralarda yanlış yerlere girip yolu biraz daha uzattıktan sonra sağlıkla evimize ulaştık..
Oysa ki ben dün gece ve bugün yaptığımız YILBAŞI AĞACI aktivitesini anlatacaktım.. oysa ki Erin dün gece ağacı süsledikten sonra ( çoğunluğunu ayağı ile top yapıp oynadı süslerin) bir güzel devirip ” bi daaaaa” dediğinde “yok olmaz bu iş henüz erken” demişken.. evimize bir ağaç kurmamışken ..
Şimdi iyi Erin.. rahat uyudu arabada .. umarım sabaha midesi geçmiş olur.. en çok pislendi diye ağlaması içimi eritti .. bütün kıyafetlerim senin olsun minik meleğim.. sana birşey olmasın yeter..
UNUTMADAN!! 🙂
1billion$ Pic… ahaha .. 😉
Aslı herşey çok güzeldi .. ellerine sağlık..Fernanado kurabiyeleri için ayrıca teşekkür, artık sweatshirtü hangi yüzyılda geri veririm bilemedim.. en kısa zamanda olmasını umuyorum
Öperim..
Comments(34)
Sabahnur says:
28 Aralık 2008 at 01:00ne badireler atlatmıssın,Erin kusarken askerler revirden doktor cagıracak diye bekledim inan,maalesef öyle olmamış..
Erinciğim çok çok geçmiş olsun,pislensin tum kıyafetlerin, makine yıkar merak etme sen, hep su yukarıdaki fotolardaki gibi sevimli ,saglıklı bak yeter..
Öperim bal yanaklarından..
Tuğba says:
28 Aralık 2008 at 09:42cook gecmiş olsun ikinize de, umarım sabah iyileşmiş bir şekilde uyanmıştır Erincik..
köşenin delisi says:
28 Aralık 2008 at 10:48Çok geçmiş olsun Ayçacım :((
Seren says:
28 Aralık 2008 at 12:47Gecmis olsun Ayca’cigim…Hakikaten neler atlatmissiniz oyle!
Umarim Erin simdi daha iyidir.
minel says:
28 Aralık 2008 at 12:54Askeriyenin mantiga sigmayan kurallarindan biri iste.
Birkeresinde buna benzer bir olay gelmisti basimiza; kafamiza mermi yicez diye odum patladi,sana neolursa olsun onlarin umrunda olan o bolgenin sinirlarda durmaman:(
Mayin tarlasinda falan sandim kendimi o an:)
Gecmis olsun erine
Sevgiler
BETÜL says:
28 Aralık 2008 at 12:56çok geçmiş olsun… Bizim arabaya kusma maceramız çoktur çünkü Kağanı araba tutuyor o da üzerinedekileri gösterip neden kustum şeklinde ağlıyor..
sevgiler..
AyçA says:
28 Aralık 2008 at 13:09Bende aynen asker yanıma yaklaşınca yardım ihtiyacım var mı diye soracak sandım. acele edin dediğinde kontak attı bende.. bizim ilk defa başımıza geliyor bebekken bile kusmazdı Erin bir iki sayılı o yüzden ne yapacağımı bilmek bir an aldı kafamda.. neyse ki sakin olmam gerektiğini hatırladım:))
bugün iyi birşeyi yok babasıyla tiyatroya bile gitti bu sabah 🙂 teşekkürler hepinize ..
BETÜL says:
28 Aralık 2008 at 13:23ben bu konuda uzmanlaştım artık :))kendi kendime çözümler de ürettim napayım. arabada ufak algida dondurma kaplarından taşıyorum
iyileşmiş olmasına çok sevindim sevgiler
burcu says:
28 Aralık 2008 at 14:11çok geçmiş olsun Ayça, Umarım şimdi iyidir Erin. Soğukkanlı davranman çok güzel, benim genelde elim ayağıma dolanır bu durumlarda.
Sevgiler
demet'in dunyasi says:
28 Aralık 2008 at 20:40erin’e çok geçmiş olsun.sakinliğini koruman çok güzel allah korusun panik olsaydın kaza bile yapabilirdin. askerlere diyebilecek hiçbir şey bulamıyorum, yaptıklarına pes yani.zannedersem erin titiz bir insan olacak. sevgilerle
Buket says:
28 Aralık 2008 at 20:50Tipik bir Staphylococcus aureus zehirlenmesi gibi duruyor.Et, tavuk, yumurta gibi şeyleri bekletmemek lazım dışarda özellikle. Çok geçmiş olsun Ayça. Selamlar
Rahşan says:
28 Aralık 2008 at 21:31Çok çok geçmiş olsun Ayça. Kıyamam ya ben ona, pislendi diye o güzel gözlerden yaş akmasına içim acıdı, yavrum benim. Sabaha turp gibi kalksın inşallah yakışıklı prens.
yapıncak says:
29 Aralık 2008 at 00:30Ayça geçmiş olsun! Sana da, Erin’e de. Bazen böyle her şey üstüste geliyor. Akşam yastığa kafanı koyduğundaki mutluluğu tahmin edebiliyorum. “Ohhh, gün bitti” diye.
Son iki foto: Erin çok tatlı, foto çok komik 🙂
songül says:
29 Aralık 2008 at 08:40üzüldüm, ama artık geçtiğine sevindim…
artık evden çıkmadan önce tüm olasılıkları gözönünde bulundurarak hazırlık yapıyorum. yaklaşık 1 tam dolu sırt çantası ve ekstra erzak çantası. her şey olabilir ve oluyorda. alakasız bir saatte birden trafik ve sıkılmasın diye oyuncakları (sıra ile veriliyor), midesi bulanabiliyor ve hatta kusabiliyor. tüm yedekler ıslak mendiller, bastırabilecek yiyecekler içecekler (su mutlaka)…
sonra o yemeyince ne oluyor tahmin et? anneliğin kaçınılmaz sonu: şişmanlamak 🙂
Nilgun says:
29 Aralık 2008 at 09:12çok geçmiş olsun ayça.gerçekten sakin olabilmek lazım, bir de olayı tahlil edebilmek tabi. ben kesin tavuğu unutup, bu yavruya ne oldu deyip soluğu hastanede alırdım:(. bir de bütün bir hafta kendi kndimi yiyip bitirirdim. neyse geçmiş ya, erin de babayla keyif yapmış ya…ohhh herşey yolunda
Neslihan says:
29 Aralık 2008 at 09:38Cok gecmis olsun, cok kotu birseydir aslında tavuk zehirlenmesi, daha gecen gun isyerindeki arkadasımın esi 4 serum yedi, tavuktan zehirlenip, ucuz atlatmıs neyseki Erin.
Ben artık bir yere giderken bavulla gidiyorum. En son yazın yanıma aldıgım 2 takım kirlenip, gunun ortasında Mothercare’den alısveris yapmak zorunda kaldıgımdan beri. Bir tane cıkacagım eve, basit canta, bir tane de arabada kocaman bir canta olacak sekilde 🙂
Biz de hafta sonu Doruk’la agacımızı susledik, o da toplarla ilgilendi en cok, Gollll nidalarıyla 🙂 Ama bu sabah artık onları alıp gol yapmaması gerektigini anlamıstı, ‘Altın top’ deyip, dokunup yerinden almadan oynuyor. Ama sureki ısıklarını acıp sonduruyor, bakalım bu aksam ben isten donene kadar saglam kalacak mı agacımız ve ısıkları.
Bu arada bir daha giremem ihtimaline karsılık 2009’un cok guzel, mutlu, saglıklı, keyifli gecmesini diliyorum
Sevgilerimle
elif says:
29 Aralık 2008 at 10:22coook gecmis olsun Ayca. Naz meyveyi cok kacirdiginda olmustu bize de, ama hemen kendilerine geliyorlar. Sonu guzel gecmis gununuzun, sevindim. Hoduk demekten kendimi alamadigim askere verdigin ” uza ” komutuna , diline saglik diyorum sadece
nihal says:
29 Aralık 2008 at 10:47Çok geçmiş olsun. Zehirlenmek berbat bir durum. Oğlum da ben de yaşadım bu durumu.Bu olayı ucuz atlatmışsınız biz ikimiz de serum yemiştik. Ah Erincim heryerler batsın sana bir şey olmasın yeter. Askerlere de bravo yani. Ama askerlerden mantıklı bir şey bekleyemezsin zaten. Çünkü askerlik mantıksızlıktır. Allahtan sen soğukkanlıymışsın. Erin de bu kadar olaya rağmen bie sürü aktivite yapmış sonrasında.
Bu arada temizlikçi kadına bir şey olmuş mu tavuklardan?
Sevgiler
kiraz says:
29 Aralık 2008 at 11:43ne kadar üzülmüş canım benim ya.
bu arada askerlere de çok şaşırdım; ben şöyle umardım; senin (sizin) durumunuzu gören askerler gelir ve yardım ederler…
HulyArda says:
29 Aralık 2008 at 12:51Ayça çok geçmiş olsun, okurken bile üzülerek okudum çünkü aynı şeyleri ben de yaşadım geçenlerde ve bloga yazmaya içim elvermedi. O gün bugündür de Arda ile yalnız trafiğe çıkmıyorum… Bence Erin tavuktan zehirlenmemiştir tahminim ( aynı şeyi biz de yaşadığımız için söylüyorum ) yol kaybedipte trafikte çok dolaşınca hele de midelerini bulandıracak bişey yedikten sonra yola çıkınca bu durum oluyor. Bir kere bize de oldu arkadaşıma gitmek için yola çıktım aksilikler üst üste geldi trafik tıkandı, yol aradım v.s derken oğlum dayanamadı ve kustu. Ve o gün ben de yanıma yedek kıyafet almamıştım atlet gibi iç kıyafet hariç. O gün bu gündür ne varsa alıyorum yanıma çıkarken evden. Eşimde iş dolayısıyla her zaman yanımda olamıyor ve dolayısıyla ben de çok fazla gitmek istediğim yerlere gidemiyorum. Örn: OYUN GRUBU
Neyse üzüldüm çok sevgiler Erine ve sana….
AyçA says:
29 Aralık 2008 at 13:10Algida kutularını yetiştirmek zor olurdu sanırım durumda :)) ancak dışarı çıkarttım 🙂
Askerlere denecek herşeyi dedim kendi kendime zaten..
Erin evet biraz titiz bir çocuk 🙂 özellikle olmasın diye çaba sarf etmenin bedeli galiba:)
1 günü geçmiş hiçbir yemeği yemeyen ve yedirtmeyen ben nasıl oldu da boş bulundum bilemiyorum zaten ..sanırım İro ablamız geldi diye elimdekini değerlendirmek istedim hızlıca..olacağı varmış işte
Ve evet gün sonunda kafamı yastığa koydum ama kafamda cümleler dönüyor özellikle asker kısmı o yüzden kalktım yazı yazdım.. iyi ki yazıyorum dedim tekrar 🙂
Bu arada ben artık evden çıkarken o kadar küçük bir çanta yapıyorum ki .. sanırım birer yedek kıyafet daha koymakta fayda var..
Erin uzun yola ve arabaya çok alışık.. sürekli seyahat halinde büyüdü yanımızda yani yol pek tutmuyor daha doğrusu araba bu kesinlikle tavuktan rahatsız olan bir bünyenin tepkisiydi.. yoksa daha önce de başımıza gelmiş olması gerekirdi ..
Şimdi Erin uykuda ben işe yapamaya ..
Teşekkürler herkese..
HulyArda says:
29 Aralık 2008 at 13:46Doğrudur Ayça uzun yola alışık Erin doğru… Araba normalde Ardayı da tutmuyor ama o gün ne olduysa trafiğinde etkisi oldu işte dur kalk dur kalk, İstanbulda yaşıyoruzya : )
Evrim Ozkan says:
29 Aralık 2008 at 15:09Erine gelmiş geçmiş olsun. Tavuk zehirlenmesini hafif atlatması çok büyük şans. Bir daha olmaması dileği ile.
Ayça bugün çok ilginç birşey oldu. Dünya küçük hemde ufacık. Annemi sabah acile kaldırmştık. Kardeşimin kayınvalideside geldi hastaneye. Doktor tomografi cekilecek dedi ve annemi götürdüler. Bizde hep beraber birşeyler içmeye başladık. Ordan burdan konuşurken, ben Berk’in oyun grubu arkadaşlarından bahsettim. Kardeşimin kayınvalidesi Zübeyde teyzede ne güzelmiş. Senin anlattıklarına çok benzeyen bir grupdan başka biri daha bahsetmişidi, Ama onlar karşıda oturuyor, Seninki ile aynı değildir dedi. Sonra erinin arkadaşları deyince, aaaaa erin-ayçamı??? yoksa dedim. zübeyde teyze tanıyormusun sen deyince herşey çorap söküğü gibi geldi. yaaa şaka gibi aynı okulda okumuşuz, aynı dönemin öğrencisiyiz, bistronun yetiştirdiği elemanlardanız biz galiba kardeşiz ayça :):):)
zübeyde teyze ile annen aynı resim kursuna gidiyorlarmış. dünya küçük. nerden nereye:)
AyçA says:
29 Aralık 2008 at 20:59Yok Aslı İroya birşey olmamış .. daha önce hiç arabada kusmadı böyle Erin hatta böyle ikinci kere oluyor biri de bebekken olmuştu .. ne zaman olmuş benim bilmediğim senin hatırladığın ??:)))
Evrim cidden kardeş çıkıcağız sanırım annemde burada çok güldük:)) hangisinin kayınvalidesi acaba diye merak ettik..:) Annene geçmiş olsun umarım büyük bir sorun değildir..
Evrim Ozkan says:
30 Aralık 2008 at 10:40annem iyi. bobrek tasi dusuruyormus. cok sansli, bir saat icinde dusurdu. simdi zimba gibi 🙂
offff bu kelimedende nefret ediyorum ama ben esranin gorumcesiyim. nedense su gorumce kelimesini bir turlu sevemedim 🙂 bana cok itici geliyor. benim erkek kardesim ile esra evli. seninle bende kardesiz. o zaman sende esranin gorumcesisin :):)
Acalya says:
30 Aralık 2008 at 11:02aaa ben daha yeni okuyorum bu yaziyi, okudukca daraldim, uzuldum, senin Erin`i sakinlestirme cabalarini da takdir ettim. Cok gecmis olsun! bundan sonra tavugu haslayip en fazla bir gece beklet buzdolabinda…acaba temizlikci kadina birsey oldu mu? amaaan soruya bak…Erin iyi mi simdi? bir daha tavuk falan yemememzlik yapmaz umarim.
Partiniz de cok guzel gecmis, cam agaci kurmama nedenlerimiz ayniymis meger 🙂
Buradan bir kez daha yeni yiliniz kutlu, mutlu, saglikli olsun.
AyçA says:
30 Aralık 2008 at 11:08Hadi bakalım Evrim 🙂 kardeşiz yani süper :))) heheh
Açalya normalde tavuk değil hiçbir yemeği bir gün sonra vermem bize de yedirmem sadece Erin’e değil.. boşluğuma geldi :S Irodeye birsey olmamış ama Erin’e oldu işte 🙁
dun de tavuk yedi ( taze taze bu sefer :))) ) sorun olmadı yani..
Size de mutlu yıllar diliyorum daha cok saglıklı 🙂 Dantemi kocaman öpüyorum ayrıca..(mis kokulu boynundan )
Ayse says:
30 Aralık 2008 at 14:27Ne yogun bir gun olmus boyle..Erin e de gecmis olsun, sevindim kisa sureli bir rahatsizlik olduguna..nedense aksiliklerde hep boyle zamanlarda olur..benzinin bitmesi, yedegin olmamasi, islak mendilin sonuna gelmesi…bende bizimkiler ufakken boyle terslikleri cok yasadim da 😉
AyçA says:
30 Aralık 2008 at 14:45Murphy yanımızda!!:) her zaman…
Asli says:
30 Aralık 2008 at 16:02Ayçacım, tam 1 bio USD pic : )) Annemin çekişinide hatırladıkça gülüyorum. Dün biz Şebnemin partisini kaçırdık, ama umarım Erin için daha az macera, daha çok eğlence olmuştur. Çok mümkün olucak bişey değil ama en kısa zamanda görüşmek üzere diyorum… Ne yapalım gönüller bir olsun, bebişler fıstık gibi büyüsün yeter, di mi ama : ))
İkinizide çok öptüm.
AyçA says:
30 Aralık 2008 at 16:31esas anneni çekmek lazımdı zaten :))
BETÜL KÖROĞLU says:
30 Aralık 2008 at 18:05Yeni Yıl sağlık mutluluk ve huzur getirsin tüm sevdiklerinizle birlikte. mutlu yıllar..
Erin’e kocaman öpücükler
aysun says:
31 Aralık 2008 at 10:25Çok geçmiş olsun Ayça:( Ve mutlu yıllar:)
aysarayı says:
31 Aralık 2008 at 17:10çok geçmiş olsun…