Konu üzerinde bilirkişi değilim, uzman da değilim, pedagog,pediatrist hiç değilim.. sadece tecrübeleri olan bir anneyim, sadece hayatında ” No one can be free unless he is independent-The Montessori Method” (Bağımsızlığını kazanmadan kimse özgür olmaz) mantığını yaşatmaya çalışan bir anneyim..
Bu bağlamda bu konuda yazı yazmam ne kadar doğru bilmemekle beraber her seferinde ayrı ayrı cevap vermektense bir yazım olsun istedim.
Erin’in tuvaletini fark etmesi ve bunun için gerekli yerleri kullanması için neler yaptım(ık) ??
Öncelikle bir eğitim vermedim.. bu çıkış noktamdı .
Annem her zaman bizim 14 aylıkken bezden kurtulduğumuzu, gece gündüz bağlamadığını gururla anlatırdı. Benim için ütopik bir durum gibiydi çünkü gece için en basitinden emziriyordum ve bezini atamazdım. Bunu önemsemedim.. bezi atmak için bir uğraş vermek üzerine kurmadım meseleyi bez elbet atılacaktı: şu anda ben bezle dolaşmıyorum değil mi ??
Sadece yemek-içmek-uyumak kadar doğal olan tuvaletini yapma olgusunu anlatmak gerekiyordu. Bunları düşündüğüm bir zamanda şimdilerde dilimize çevirilen ” bezsiz bebek ” kitabının akımı ile karşılaştım;ilk olarak burada gördüm, daha sonra kitabı elde etmek konusunda sıkıntı çekince biraz internette araştırdım annemin tecrübeleri ile harmanladım..bu dönemde Erin 8-9 aylık civarındaydı.
Öncelikle gidip bir oturak aldım ve banyonun ortasına koydum. Beraber yemek yerken sofra kurup her öğün için beraber yediğimize ve bir düzene alıştığına ve de bu düzenden dolayı ben elimde kaşık köşe bucak koşturmadığıma göre burada da düzen işi işe yarayacak ve ben model olacaktım: oldum!!.
evimizde banyonun kapısı hiç kapanmadı ve olay anında olayın ne olduğu anlatıldı hep Erin’e.. bu arada yine dönem 8-9 aylık. Yani bezsiz akımının temeli olan “Elimination Communication (EC)” yani tuvalet iletişimini kurmaya başladım. Bu dönemde bezi ile tepki vermeden oturağına oturuyordu Erin.. daha sonraları oturakta beziyle beraber ses çıkartmaya yani kendice tuvaletini yapmaya başladı. Ben tuvaletten çıkarken O’nunda bezi bile olsa altını temizler gibi yapıp, oturağı boş bile olsa tuvalete döker gibi yapıp beraber sifonu çekip el sallayıp olmayan çişimizi yolladık ve klozetin kapağını kapattık. Bu önemli çünkü bir rutin her zaman öğretilerde işe yarıyor. Tıpkı bebekken yapılan uyku öncesi banyo, masaj rutini gibi.
Zaman içerisinde bezini çıkartmamı talep etti ama yine de tuvaletini oturağına yapmıyordu. Kendi talep ettiği için evin içerisinde bir süre bezsiz dolaşmasına izin verdim. Burada önemli olan nokta: ” ayy aman evim kirlenir”endişesinden sıyrılıp gerekiyorsa halıları kaldırmak ya da bu bezsiz gezdiği süre içerisinde kolay temizlenir bir odada kalmak. Bezsiz bebek kitabında da sanırım böyle bir öneri var.( kitabı henüz okumadım)
Yaz geldiğinde ise yazlığa gittiğimizde bütün gün uyku saatleri hariç bezsiz gezmesini sağladım. Bu neyi fark ettirdi ?? Bezi altında olan çocuk tuvaletini yaptığını fark etmez kasları da henüz kuvvetli olmadığından tuvaleti yapar ve farkında olmaz. Bezi olmayan bir çocuk ise bacaklarının ıslanması sonucunda orada değişik bir durum olduğunu fark eder hatta daha sonra bezini bağladığınızda çişini yaptığında yerde arar.. Bu noktada anlatmak gerekiyor ” bak yavrum işte sen şimdi çiş yaptın bezin olduğu için yere gelmedi ama bezin olmadığında yere geliyor ” gibi.. ciddi bir sabır işi: elinde bezle uzunca bir süre gezmek gerekiyor.
İkinci yazlık turumuzda yine altının açık olduğu zamanlarda fark ettim ki bahçeye gidiyor belli bir yere çişini yapıyor. Yine bu noktada konuşmalar devreye giriyor ancak hiçbir zaman “gel gidelim çişimizi tuvalete yapalım” gibi bir talepte bulunulmuyor yani ben bulunmadım. Bu dönemden itibaren biraz daha hazır olduğunu gözlemlemeye başladım ve oturağını olduğu yere getirdim bıraktım böylece çişi geldiğinde kendi oturmaya başladı. Eve döndük ve bir sabah kahvaltısında “anne çiş ” dedi ” nereye yapmak istiyorsun” diye sordum banyoyu gösterdi, bende alıp klozete oturttum bir klozet adaptörüne.
Büyük tuvaleti geldiğinde ise bezine yapmasına izin verdim ve gelip bana bezini çıkartmasını söylemesini bekledim. Büyük tuvalet küçüğünden daha kolay oldu. Şimdilerde çişini kaçırsa bile ki kaçıyor ve bu durum 5 yaşına kadar normal büyük tuvalet konusunda bu yöntem %100 başarılı oldu: sokaktayken bile bezine yapmak istemiyor.
Sonuç olarak:
Bezsiz bebek konusunu ilk duyduğumda doktoruma sordum, pek tabii aldığım cevap: “2 yaşından önce kasları kuvvetli olmaz, psikolojik olarak doğru değil v.s v.s” Burada sorarken yanıldığım tek şey sorumun “eğitim” üzerine olmasıydı. Çocuğun tuvalet olgusunu anlamasının eğitim kelimesi ile yakından uzaktan bir alakası olmadığını birden bire bir aydınlanma ile çözdüm 🙂 ben oğluma çişini gidip tuvalete yapmasını öğretmek yerine tuvaletin nereye yapıldığı konusunda model olacaktım.. sanırım oldum da.. evet 2 yaşından önce tuvaleti gelse bile tutamaz olabilir ama olayı kavraması bundan daha önemli. 2 yaşından sonra, tam da bağımsız olmak konusunda itirazların başladığı bir dönemde bunu eğitim altında vermek ikimizi de yoracaktı diye düşünüyorum. Kaldı ki şimdi 21. Ayını bitiren oğlum herşeye ı-ıh diyor !!:)
Tuvaletini tutma konusuda ise söyle bir yorum daha var: merdiven inip çıkabiliyorsa hazır demektir.
Bu doğru bir önerme olsa bile esas önemli olanın “duygusal yeterlilik” olduğunu öğredim. Bunu söyleyen pedagogumuzdu bu arada.
Bir çocuk merdiveni uçarak inip çıksa bile duygusal yeterliliği olmadığı sürece stress altında kalabilir. Bu duygusal yeterlilik 10 aylıkken de yeterli olabilir 3 yaşında da..
Burada önemli olan çocuğu baskı altında bırakmamak, çocuğu gözlemlemek.
Yine de katılmadığım birşey bunun 2 yaşından sonra olması gerekliliği..
Erin şu anda 21 aylık. Uykusu hariç bezini takmıyoruz, büyük tuvalet konusu kesin çözüme ulaştı küçüğünde ise hala ben tuvalete götürüyorum. İlk başlarda 10 dakika da bir gitmek gerekiyordu ( bu 18 aylık civarında) şimdilerde içtiği sıvı miktarına göre yarım saat ile 1 saat arasında değişiyor. Zamanlada daha uzun süre tutmaya başladı. Bu tuvalete gitmeler sıradında başta ” çişin var mı ??” diye soruyordum o da “yok” diyordu sonra fark ettim ki sormak yerine bunu rutin olarak elinden tutup beraber tuvalete gitmek olarak değiştirmek daha çok işe yaradı.
Klozette/oturakta oturmasını sağlamak için ise çocuk dergiler işe yarıyor ya da beraber şarkı söylemek. ;
Bir de bir ritüel 🙂 :
Tuvalete girmeden önce pantolonu çıkartırken lavaboda ellerini yıkamasına izin vermek , pantolonu indirince klozete oturrmak ve dergi okumak beraber bittiğinde bir parça tuvalet kağıdını kendisine verip silmesini sağlamak sonra sifonu çekmesine ve oraya bıraktıklarına ell sallamasını “bay bay” demesini sağlamak hatta daha da ilerisi klozet fırçası ile temizliğini yaptırmak ve sonra elleri yıkayıp havlu ile kurulayıp ” bay bay banyo” diyerek oyuna dönmek..
Hepsini eğlenceli bir oyuna çevirmek bunu eğitim gibi başta kendimiz görmemek ve çocuğumuzla beraber eğlenmek..
En başta yazmam gereken ama sona bıraktığım en önemli şey ise :SABIR..
Bugüne kadar Erin’e anlattığım hayat tecrübelerim içerisinde en çok zaman alan ve sabır isteyen konu tuvalet oldu hala da devam ediyoruz bu konu başlığına..
Tüm konularda ve tuvalet konusunda bebeklere bebek gibi davranmazsak onların birer birey olduğunu düşünür ve o şekilde derdimizi anlatırsak anladıklarına inanıyorum. Tıpkı onlar da bizim gibi düzeni seviyorlar. Karmaşa içerisinde yaşamak kolay gelmiyor: karmaşık oyuncaklar, dağınık yemek düzenleri, pis kokulu bezler!!..
Peki neden bezden kurtarmak istedim: ben uğraşmak istemediğimden değil.
Birincisi benim de tenime 7/24 bir bez değse ve çişimi buraya yapıyor olsam cildim ve ruhum deli olurdu herhalde diye düşünmem ikincisi ise çevre!.. atık oluşturmamak.
Bir de erkek bebeklerin uzun süreli bez kullanmaları ile ilgili kısımlar..
Bezsiz bebek kitabında çok hoşuma giden bir cümle var ( evet hala okumadım 🙂 parça parça biryerlerden okuduklarım bunlar)
Biz bebekleri önce beze alıştırıp sonra bezden kurtarmaya çalışıyoruz!! 🙂
26. aydan sonra ekleme:
Bir erkek çocuğunuz varsa bezi çıkarttıktan sonra ( uykularda ve sokakta takmaya devam etseniz bile) cinsel kimliğini anlamaya başlıyor. Bu dönemde anneden çok babanın model olması daha faydalı oluyor.
Önceleri sadece evde bezsiz dolaşırken 2 yaşına yakın bir dönemde parka giderken elime bir kavanoz alıp bezsiz çıkartmaya başladım. Arada çişi gelip gelmediğini sorup geldiyse bir kenara çekip kavanoza yaptırtım. Sonraları tutma süresi arttıkça eve dönene kadar yapmamaya başladı. Öğlen uykularından da kuru kalkmaya başladığında uykuya bezsiz yatırdım. Bunu yapmadan önce kendisine anlattım. ” Sen artık uyurken çiş yapmıyorsun o yüzden bezini bağlamayacağız tamam mı??” diye.. arada kaçırabileceğini bunun önemli olmadığını rahat uyumasıgerektiğini de anlattım. Bir süre sonra gece bezini de istemedi. Bir akşam denedim ama baktım çişe kalkmıyor uyumaya devam ediyor o gece bezini bağlayarak çözdüm işi ve daha hazır olmadığını/mızı anladım. Ama Erin ısrarla gece yatarken bez istemediğini söyleyince ” o zaman gece seni uyandıracağım tuvalete gideceğiz” diye anlattım. O gece sorunsuz uyandı. 26. ayda artık gece bezini de kesmiş bulunuyoruz. Gecede 3 kere uyandırıp tuvalete götürüyorum zamanla bunun da sayısı azalacaktır. Zaten eğer çişi yoksa uyanmak istemiyor bunu da son günlerde gözlemledim bu durumda bir iki saat sonra tekrar deniyorum.
Son olarak bu zamana kadar yaptıklarımıza “eğitim” demek istemiyorum. Beraber bir tuvalet alışkanlığı edindik. Rahatlığı hisseden oğlum bezi terk etmek için elinden geleni kendisi yaptı. 2 yaş sonrasına yani inat zamanına bıraksaydım bu kadar kolay anlayamayabilirdi bence. En önemli iki kelime ” sabır” ve “gözlem” diye düşünüyorum.
Herkese bu süreçte kolaylıklar diliyorum. elbet bezden kurtuluyorlar sadece bu kurtulma döneminde onları üzmemek bizim görevimiz. Bir de bezi olmayan bir bebek gördüğümüzde ” bak ..’nın bezi yok gördün müüü?? ” cümlesini kurmamak .. bunu çok duyuyorum ve üzülüyorum. Onlara zaman vermek lazım.. kendi alışkanlıklarımızı düşünelim..ne zor terk ediyoruz değil mi ??
İşte kitaptan alıntı bir bölüm :
Bir bebeği tuvalete veya lazımlığa oturtmak aklınızın ucundan bile geçmez. Çünkü günümüzde “bir bebeğin tuvaletini beze yapmasından daha doğal ne olabilir ki” düşüncesi hâkimdir. Bebeklerin fıtratında doğdukları andan itibaren temiz olmak vardır. Bu yüzden küçük veya büyük tuvaletlerini beze yapmaya koşullanmamışlardır. Ama hazır bezler bağlana bağlana bebekler ve çocuklar bir süre sonra tuvalet ihtiyacının beze yapıldığını öğrenirler. Bu durumda ebeveynlerin karşısına iki süreç çıkar. Önce bebek, tuvaletini beze yapmaya alışır, daha sonra ise ondan bu alışkanlığı terk etmesi istenir. Bez yerine tuvaleti kullanması beklenir. Oysa bebekler, doğuştan sahip oldukları bedensel farkındalıklarını hiçbir zaman kaybetmek zorunda değiller. Bu farkındalık muhafaza edilerek bebek, tuvaletini beze değil, lazımlığa veya klozete yapabilir. Hayal edin. Ona eğitmeye ve alıştırmaya yönelik herhangi bir çaba sarf etmeden, zorlamadan, hoşgörü içinde tuvaleti kullanmayı öğretiyorsunuz. Bunu gerçekleştirmek hiç de zor değil. Tuvalet ihtiyacı, tıpkı yeme, içime ve uyuma gibi doğuştan gelir. Bebekler veya çocuklar konuşamasalar da ihtiyaçlarını belli ederler. Yemek, uyku, ilgi gibi taleplerini nasıl belli ediyorlarsa tuvalet ihtiyaçları için de bazı işaretler verirler. Önemli olan bu ihtiyaçları ve işaretleri anlayabilmektir.
YANLIŞ FİKİRLER VE YANILGILAR
Bazı insanlar, ufaklıklarımın çok küçük yaşta iç çamaşırı ile dolaştığını duyduklarında tepki gösterdiler. Çoğu insanın ilgisini çekmesine ve bu durum onları şaşırtmasına rağmen çoğu kez Tİ’nin kendi aileleri için uygulanabilir olup olmayacağı konusunda şüpheliydiler. Aşağıda, ebeveynlerin, Tİ yaşam tarzının kendileri için işe yaramayacağını düşünmelerine sebep olan en önemli nedenleri sıraladım.
1. “Bu yöntemin çocuğu değil, ebeveyni eğitmek olduğunu düşünüyorum.” Tİ uygulayıcıları bunu çok duyar. Eğer bebeğinizin ne zaman acıktığını veya uykusu geldiğini söyleyebilmeyi öğrenmeyi, “eğitilmek” olarak kastediyorsanız cevabımız “Evet” olacaktır. Bebeğinizin, tuvalete çıkma ihtiyacında verdiği işaretleri okuyabilmeyi öğrenmek, ebeveyn eğitimi olarak kabul edilebilir. Buna rağmen bunun tamamıyla eğitmek hakkında olmadığını vurgulamayı tercih ediyorum. Tİ, yaşça büyük bir çocuğa, tuvaleti kullandırmak üzere verdiğiniz, bir tuvalet eğitim şekli değildir. Basit bir ihtiyaca cevap vermek yoluyla, gözünüzden bile sakındığınız bebeğinizle iletişimi başlatıp dengeyi tutturmaktır. Bu yolda “eğitilmekte” olumsuz bir şey yoktur. Her şeyin ötesinde “eğitime” odaklanmanın bizi Tİ yönteminin, gerçekten bahsettiği şeyden uzaklaştırdığını fark edin. Tİ, sonuç (hiç kimseye ihtiyacı kalmayacak şekilde tuvaleti kullanmayı öğrenen bir çocuğa sahip olmak) ile çok fazla alâkalı değildir. O, iletişim süreciyle ilgilidir.
2. “Çocuğum büyüdüğünde buna kendiliğinden alışması daha kolay olmaz mı?” Elbette, tüm çocuklar yürüme çağı veya okul öncesi döneme geldikçe tuvalet yapmakta bağımsız hale gelirler. Bu dönemde kendi başlarına tuvalete gitmeyi başardıkları için hem memnun olduklarına hem de öz saygılarının geliştiğine şahit olursunuz. Bunu görmek mükemmel bir şeydir. Fakat Tİ yönteminin uygulandığı bebekler, bundan çok daha önce vücutlarını tanıyarak tamamıyla bağımsız olma fırsatına sahip olurlar ve sadece bez bağımlısı olmayan çocuklar için tuvalete geçiş, çoğu kez daha problemsizdir. Sekiz aylık bir bebeğin, tuvaleti kullanması gerektiğine dair verdiği işareti gördüğünüzde veya bir yaşındaki bir çocuğun lazımlığa doğru koşuşuna şahit olduğunuzda ve tüm bu süreç boyunca onu kendi iradesini kullanmaktan aldığı hazzı gözlemlediğinizde, Tİ yöntemi uygulanan çocukların, eşsiz bir duygu olan kendi kendine yetme becerisini ve kendini bilip anlama yetisini kazanacağına şüpheniz kalmayacaktır.
3. “Evimin her köşesinde pislik görmek istemiyorum. Batı toplumunda Tİ yöntemini uygulamak zor değil mi? Bazı ebeveynler, geçici olarak halıları çıkarmak, muhtemelen Tİ uygulamasını, tek bir odada bulundukları zaman uygulamak gibi evlerinde birtakım değişiklikler yapacaklar. İlk öğrenme dönemi fazla uzun sürmez. Bebeğiniz ve siz iletişim kurmayı öğrendikçe muhtemelen baş etmek zorunda kalacağınız çok daha az kaçırmanız olacaktır. Bunun yanında, bir çocuğa, geleneksel yöntemlerle tuvalet eğitimi verecek olursanız muhtemelen kaçırmalarınız olacaktır. Eğer daha rahat etmenize yardımcı olacaksa bezleri yedek olarak; hatta tam zamanlı kullanabileceğinizi unutmayın. Birçok ebeveyn Tİ yöntemini tamamen terk etmeden uyguluyor.
4. “Tİ yöntemi –sürekli çocuğunuzun etrafında dolanıp tuvalete çıkmasını (küçük veya büyük tuvaletini yapmasını) beklemek – garip değil mi?” Çocuğun etrafında dolaşmak konusunda şunu söyleyebilirim; çoğu ebeveyn yeni doğan bebekleriyle zaten yakın temas halindedir. Tİ yöntemini kullanan ebeveynlerin, tüm zamanlarını bir sonraki küçük veya büyük tuvaleti beklemekle geçirdiği düşüncesi bir yanlış anlamadır. Ebeveynler; tıpkı bebeklerinin yeme ve uyuma ihtiyaçlarını algıladıkları gibi tuvalete çıkma işaretlerini de çabucak kaparlar. Tüm zamanlarını bu konu hakkında düşünerek geçirmelerine gerek yoktur. Ayrıca ebeveynler Tİ yöntemli bebeklerini, küçük ve büyük tuvaletini aynı anda yapmaya başlayarak bezli bebeklerden daha az sıklıkta ihtiyaç giderdiklerine şahit olu¬yor¬lar. Muhakkak Tİ yöntemini hareketli bir bebek üzerinde uygulayabileceğiniz yeni yöntemler mevcuttur. Eğer emekleyen, etrafı araştıran, yaşça büyük bir bebeğiniz varsa ne kadar uğraşırsanız uğraşın, onu yakınınızda tutmak zor olabilir. Fakat bebekle iletişim içinde olmanın verdiği bir getiri, ben başka bir odada olsam bile –çoğu Tİ uygulayıcısı ebeveynde olduğu gibi– onun tuvalete çıkmak zorunda olduğunu bilebiliyorum. Tİ yolculuğu sırasında, böyle bir bilinç kazanacaksınız.
5. “Bebeğim tuvalet ihtiyacını niçin ifade etmek zorunda olsun ki? O sadece bir bebek! Onun bez kullanmasına ve rahat olmasına neden izin veremiyorum?” Bebeğinizin, kendi bezini kirletmemek bilincine sahip bir fıtratta doğduğunun farkına vardıkça onun kendi fıtrî kabiliyetlerinin dışında bir şeyi ifade etmeye veya yapmaya zorlanmadığını anlayacaksınız. Aslında bir bebeğin tuvaletini yapmak için verdiği işaretleri görmezden gelmekle ondan fıtrî kabiliyetini kullanmamasını ve bunun yerine muhtemelen hoş karşılamayacağı bir şeye katlanmasını istiyoruz. Tİ yöntemli bebekler, tuvalete gitmekte o kadar rahattırlar ki çoğu kez bunu başarırlar. Bu da bir bebeği Tİ uygulamasına başlatmakla ondan bir şey talep etmediğimizin açık bir göstergesidir. Bununla birlikte, bir bebek için bezsiz dolaşmaktan daha rahat ve kolay ne olabilir?
6. “Bakılacak büyük çocuklarım da var.” Büyük çocuklar ilginin azalmasına alışkındırlar. Siz bir bebeği beslerken ve altını değiştiriyorken bile yanlarında bulunabileceğinizi çabucak öğrenirler. Yaşça büyük erkek ve kız kardeşler, kendilerinden yaşça daha küçük kardeşleriyle ebeveynlerinden daha fazla iletişim kurabilirler. Daha sezgisel olabilmektedirler. Birçok kez, ben izleyemediğim zamanlarda, Benjamin’in, henüz bebek olan kardeşi Daniel’in tuvalete gitmesi gerektiğini bana haber verdiğini hatırlıyorum. Erkek kardeşler ve kız kardeşler dahi mükemmel modeldir; bebekler kendi kardeşlerinin tuvaleti kullanışını izlemek yoluyla çok şey öğrenirler. Siz ve Tİ uygulamalı bebeğiniz arasında sağlamış olduğunuz gelişmiş iletişim şekli nasılsa çocuklarınızın birbiri ile sağlayacağı iletişim de öyle olacaktır.
7. “Ev dışında çalışıyorum.” Tİ iletişim hakkındadır ve herkes bir çocuk ile iletişim kurmayı öğrenebilir. Eğer eşiniz, akrabalarınız veya bakıcınız, anlamadıkları için Tİ yöntemini denemekte isteksizlerse onlara biraz zaman verin. Bebeğiniz, büyüdükçe bakıcısı ile nasıl iletişim kuracağını çözebilir. Bebeğiniz, sadece sizin yanınızdayken Tİ yöntemli hale geliyorsa bu da iyi sayılır; tıpkı bebeklerin hem meme hem de biberonu birlikte kullanmayı öğrenebilmesi gibi bezlerden lazımlığa geçiş de çok kolay olabilir.
8. “Aşırı bunaldım.” Tİ yöntemi, yarı zamanlı uygulanabilir; tıpkı benim Daniel’e bebekliği döneminde yaptığım gibi. O zamanlar, amacım sadece uyanık olmaktı ve Daniel’e bedensel farkındalığını koruması amacı ile tuvaletini yaptığında altını değiştirmek, (zamanında lazımlığa oturtamasam bile) bilfiil her tuvalet ihtiyacının farkında olmak ve Tİ’nin önemini vurgulayamadığım zamanlarda da bu yöntemi uygulamaktı. En can alıcı nokta, iletişime odaklanmaktır; asıl iş olan çocuğunuzu zamanında “yakalamak” konusu, iletişim kurmak ve çocuğunuzun ne yaptığını fark etmekten daha az önemlidir. İnsanlara, genellikle bunu günde sadece yarım saat denemelerini tavsiye ederim; bebeğinizi alt açma pedinin veya kumaş bezin üzerinde altına bir şey bağlamadan, çıplak olarak durmasına izin verin. Veya bebeğinizi banyo yaptırmadan önce, lazımlığa oturtun ve bunu eğlenceli bir alışkanlık haline getirin. Tİ, yarı zamanlı olarak devam edilse bile kalıcı, güzel bir tecrübe haline gelir.
9. “Şehirde yaşıyoruz” veya “Devamlı hareket halindeyiz.” Elbette şehirde yaşayan bir Tİ uygulayıcısı olmanın zorlukları vardır; fakat kolaylıkları da bulunmaktadır. Sadece alışmanız gerekiyor. Bebek bezi çantanıza, son derece hafif plastik bir kâseyi koymak zor bir mesele değildir; her şeyden önce çok sayıda bez kullanmıyorsanız yeterli derecede yer vardır. Aynı zamanda, bir ebeveynin, bir günün beslenme ve uyku programlamasını serbestçe düzenleyebilmesi gibi, siz de bebeğinizin tuvalete çıkma işaretlerinin farkına vardığınız zaman, evin dışına çıkmak için en uygun anları tespit edebileceksiniz. Çoğu ebeveyn, hayat hareketlendikçe veya dışarı çıktığında, bezlere daha fazla güvendiğini ifade ediyor ve bu da tamamıyla iyi sayılır.
10. “Bu yöntemi denemeye karar vermiştim; fakat hâlen işe yaramıyor -birçok kez kaçırmamız oldu. Henüz bebeğimle iletişimde değilim.” Tuvalet iletişimi her toplum tarafından uygulanırdı ve herkes birbirine destek vererek birbirine rehberlik ederdi. Günümüzde olduğu kadar yaygın değildi. Şimdi ise başarılı olmak için, internet üzerinden, yerel Bezsiz Bebek destek hattından veya bu konuyla ilgili yazılan kitaplarla destek aramak gereklidir. Zaman zaman cesaretinizin ve hevesinizin kırılması durumu geleneksel tuvalet eğitimi sırasında da görülür. Bu, Tİ yöntemini uygulayan kişiler arasında da yaygındır. Kitap boyunca, her gelişimsel aşamada, çocuğunuzla iletişimin kesildiğini hissettiğiniz zamanlarda, ona nasıl yaklaşacağınızı anlatacağım.
Comments(7)
Nilgun says:
17 Aralık 2008 at 15:42kızımı büyütürken sütten kesme, tuvalet alışkanlığı, yemek düzeni gibi konularda kendi düzenimi oturtamıyorum, işte böyle zamanlarda çalışan anne olmanın sorgusunu çok yapıyorum.
bu güzel yazı için teşekkürler ayca ve tabiki olayın kahramanı erin.
zeynep says:
17 Aralık 2008 at 20:15merhaba ayça,
kızım olduğu zaman, bezini ne zaman açsak, tam da o sırada tuvaletini yaparken farkediyorduk, küçük büyük farketmiyordu ve bu tesadüf olamazdı. bu durum birkaç ay devam etti ve bitti. tüm anneler farketmiştir bunu. Ben de farketmiştim ama anlamlandıramamıştım. hani yazmışsın ya önce beze alıştırıyoruz sonra bezden kurtarmaya çalışıyoruz. durum, aynen budur bence. annem kızım daha 1 haftalıkken o bile temiz kalması gerektiğini biliyor derdi ve defalarca bak kaçırıyorsun zamanını, hadi çişe tutalım derdi :)) ben minnacık bir bebek ne anlayacak derdim ama annem hepimize doğumdan itibaren tuvalete tutmuş (şaka gibi değil mi)ve tam 1 yaşından sonra hiçbir şekilde bez kullanmamış biri. bu da tesadüf değil çünkü altı tane çocuğunun hepsi bu yöntemle tuvalet eğitimi almış. sanırım biraz sabırlı olmak gerekecek ama o sabır kaç kişide var?
sevgiler
aslıbudak says:
17 Aralık 2008 at 23:05şu part time ti işine bir iyice bakmak gerekiyor, o kadar yoğun ve gergin çalışıyoruzz ki bu aralar eşim ya sabah kakasını yapmak istemesze ve kabız olursa diyor tuvalete oturtma konusunda, belki ben öğleden sonraları daha dirayetli olabilirim. Bugün şu Hogg’un kitabını okumaya başladım özellikle tuvalet için ve aslında ne kadar geç kaldığımızı da anladım:))
Güneş says:
18 Aralık 2008 at 09:59Annemde bize hep der yaşına girince alıştırın diye ablamlarda hep yaşında alıştırdılar,begümü büyük ihtimal babanne ve annanede olacağı için alıştırırlar gibi geliyor.Geceleride benim tembellik yapmamam kaydıyla,tabi umarım kolay olur.
Sevgiler..
AyçA says:
18 Aralık 2008 at 15:39sorun sabır bence Zeynep’in dediği gibi.. genelde anneanne babaanne ile büyüyen çocuklar (günümüzde ) erkenden tuvalete alışıyorlar bezden kurtuluyorlar değil mi ?? ( genelde) :)) onlar daha sabırlı bu konuda..ve cidden sabır isteyen bir iş
elbet öğreniyor çocuk 3 yaşından sonra da 5 yaşından sonrada ama bence kişiliğin oluşumunda diğer öğrenilenler kadar önemli bir faktör bağımsız tuvaletini yapabilmek, farkındalık v.s..
bu olayı bir bebeğe çok küçükten beri anlatırsak 2 yaşından sonra hazır olduğu sinyallerini görmek için çabalamak gerekmeyecektir eminim.. çünkü zaten biliyor ne olduğunu..
her zaman dediğim gibi “her çocuk ayrı” ama “her anne baba da”.. bir doğru yok ama geleneksel yöntemlere baktığımda ya da ilkel toplumlara ya da köylerimize v.s bu tip yemek/uyku/tuvalet/emzirme gibi meseleler çok kolay çözülüyor 🙂
güneş gündüz farklı tutum gece farklı tutum çocuğun dengesini bozacaktır.. bence tembellik yapma ya da yapacaksan gündüzü de ona göre ayarla..
Hoggu ben okumadım sanki artık bize gerek yok gibi geldi ama 3 yaşa kadar olduğu için bir göz atmak istiyorum en azından neler yaptım ve nelere denk geliyor kitabında bilmek isterim ama düzenli saatlerde oturtmak umarım işe yarar kabızlık konusunda
sevgiler,