Kışa girmeden sonbahardan bir gün daha çaldık dün.. kızaran çitlembiklerin üzerine vuran sımsıcak güneş içimizi de ısıttı….bugün biraz yorgun ve de havanın karanlık olmasıyla içim de karanlık olsa bile dünün hafifliğini ağır bastırmaya çalışarak pazar günümüzü Alpay’a daha az zehir etmek için ciddi bir çaba harcıyorum..bu PMS in pre-si post-u falan yok..sendrom sendromdur!! yapacak onca ütü,yağmurdan kir içerisinde kalmış pencerelerin çerçeveleri-off Allah’ım ne zaman silebileceğim -banyo dolaplarının montesi-evet evet banyo dolapları aldık.. ne muhteşem olacak artık 🙂 -,yemek,nedense bugün uyku saatleri şaşarak uyumayan şimdi de gece uykusunu kimbilir kaçta yapacağını bilmediğim henüz uyanmadığı bir uykuda olan oğlum Erin-ruhumun en yüksek vatlı ışığı-.. nedense bunca kalabalık içerisinde kendimi oldukça yalnız hissetmem..suçlusu doğanın dengesi PMS diyorum başkada birşey değil.. hep hamile olsak ?? olmaz mıydı ??
Yemekte bir bardak şarap alır mıydınız??
İyi geliyor.. hele ki uzun süredir içmeyince arada azıcık damlatmak yumuşatıveriyor gözleri.. uyumak mı?? kafamı koysam minişim uyanır..
Alt kata yeni taşınan komşularımızın apartmanda yaşamayı son derece kuralları ile biliyor olmasına !! kafayı takmam da cabası….
Ne diyordum??
Dün güzel bir gündü..
Esas amaç Ethem Kocabaşın vereceği Zihnin Şifresi seminerine gitmekti.. bir güzel sabah kahvaltısını annemde yapıp sonra kendimizi caddeye attık..iki babanın ellerinde bebek arabasıyla dolaştığı ilginç görüntüler -yurdum babası için değişik sonuç itibari ile- içerisinde güneşi içimize çeke çeke dolandık öyle ki “seminere gitmesem mi ??”sorusu birden ağır bastı.. ama Erine’e sorumluluğum daha ağır..
Birer kahve içip gezimizi bu seferlik kısa tuttuk.. belki bir daha bu aralar pastırma yazı yaşarız…ben seminere gittim annem ve Erin eve..
Comments(7)
Açalya says:
19 Kasım 2007 at 07:05Ben merak ettim semineri şimdi, birgün otur yaz valla ben annnamam.
Erin’in tek kişilik dev orkestrasına bayıldım hahahahha. Nasıl da eğleniyor!
Kışa ruhen erken giriyorsun Ayça valla, daha bunun karı var kara kışı var ıyyyyy.
Annen çok genç maşallah! Resimdeki kızkardeşin mi? yoksa saçların mı uzadı? ay ne yapayım küçük resim yaaaaa
AyçA says:
19 Kasım 2007 at 10:49Ya yazim de biraz böyle kuantum fiziğine falan girdi olay :S
anlamak yeterince karışıktı :)) bir de yazmak !!! ama sitesine bakabilirsin ya da ben bir gücüm olduğunda azıcık yazarım ..once kitabını okuyayım o zaman daha da toparlanır kafamda sanırım
http://www.egitimatolyesi.net
aynı zamanda
http://bebekvecocuk.milliyet.com.tr/Bebek/Default.aspx?aType=AuthorDetail&ARTICLEID=1457&AUTHORID=28
bu adreste de yazıları var..
ya kar gelsin be nböyle iki arada bir derede havaları sevmiyorum bir gün güneş içim, ısıtıyor ertesi gün kapkara.. depresyona sürüklüyor insanı ya hep güneş ya hep kar olsun yaaa:)) ne olduğunu bilelim ..
fotoğrafın üzerine tıklayınca büyüyor ama yine de anlaşılmıyor belki.. o kardeşim henüz o kadar maalesef uzamadı saçlarım ..
pınar says:
19 Kasım 2007 at 11:46Hep hamile kalsak cümleni okuyunca tüylerim diken diken oldu birden. Sonunda o minnoşlara kavuşuyor olmasak, hamilelik hiç çekilmez bence. Dünyanın en sıkıcı şeyi olduğunu düşünüyorum. Doğuma koşarak gitmiştim, yaşasın artık bitiyor diyerek:))) Hele ameliyat masasına yattığımda ne kadar mutlu lduğumu anlatamam, aylar sonra ilk kez sırt üstü yattım:)))
AyçA says:
19 Kasım 2007 at 12:41:)) benim hamileliğm çok rahat ve eğlenceli geçti tabii ki sonunda Erin’e kavuşmak en güzeliydi ama hani regl olmadığın için çok rahat ediyorsun ya 🙂 kadınsal durumlar yani.. tamam hadi olacağız da şöyle 6 ay değilde temizinden bir iki sene olmasak ?? insanın kollarında derman ruhunda güç kalmıyor bebecikle oynarken ..sinirler tepede.. o bakımdan demiştim :))
ama yine de ben bilsem ki bakabileceğim 10 kere hamilelik yaşardım :))
köşenin delisi says:
19 Kasım 2007 at 14:16olmaaaaaz hep hamile kalamayız sonra nasıl mıncıklarız bu kuzuları :)) Ama yeme-içme kısmı güzeldi cidden yaw
pastacirapunsel says:
19 Kasım 2007 at 22:33erin’in reçel’e bakışı ve teması çok hoş:)
dengesiz havalara gelince sana hak vermemek mümkün değil, insanı yaşamdan soğutuyor bir güneş bir yağmur. o güzel havada ban de caddedeydim ama demek ki aynı zamanlarda değilmiş. bir kahve keyfi de ben yaptım:))
sevgiler………..
pastirma says:
22 Nisan 2013 at 21:33Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş sizi tebrik ederim.