Geçen gün facebook sayfamda “elinde fazla, oynamadığı, kutusunda duran legosu olan varsa bizimle paylaşır mı?” diye bir soru sordum. Soruma gelen yanıtlar çok keyif verici oldu ve bu keyifle bir çağrı yapmak istedim. İşin açıkçası uzun süredir biz doğum günlerine pek gitmiyoruz, sadece korkunç besleme masaları değil sebep aynı zamanda alma zorunluluğu olan hediye kısmı da beni çok rahatsız ediyor. Şimdi senenin sonu yaklaşırken aynı durum yeni yıl kutlamalarında gerçekleşecek. Bu sene arkadaşlarıma her zamankinden değişik olarak şu öneriyle gittim ” tamam birlikte olup eski yılı uğurlayalım ama çocuklarımız kendi oyuncak ya da kitaplarında seçerek paketlesin ve paylaşsın”. Aynı öneriyi doğum günleri için de getiriyorum çoğunlukla ama ilerleyemiyoruz 🙁
Ama yanlış anlama sayın okur ben de ilerleyemiyorum çoğu zaman. Dikkat ettiğim çok konu olsa da kaçıyor arada. Büyük şehirlerde yaşıyoruz, büyük koşuşturmaların içerisinde, ağır sorumlulukları sırtlamış yol alıyoruz. Koşarken mutsuz olduğumuz kısımları yönetemiyoruz. Alkol, sigara, yemek, televizyon, bilgisayar v.b unsurlarla kendimizi uyuşturuyor yönetmeye çalışıyoruz ancak bunların içinde saymadığım bir bunlar kadar başka tehlikeli bir eylem var yaşamlarımızda: ALIŞVERİŞ!
Geçen sene TÜKETMEYELİM diye bir yazı yazmıştım. Yazının üzerinden geçen zaman içerisinde hiç geri dönüp okumamışım. Biraz önce okudum! Yazdığım bazı maddeleri bizzat gerçekleştirmişim! Mesela bir ipad almışım geçen sene içerisinde çünkü sürekli dışarıda geçen iş yaşantım boyunca telefon ile yetişmeye çalışmak zorlamış beni bu hıza. Aynı hıza yetişemediğim için eve yardımcı birini almışım! Hani daha küçük bir eve geçince gerek kalmayacaktı? ama hayır dışarıdaki iş hayatına yetişmeye çalışırken ev yarım kalıyor, çamaşır, ütü, toz! evet toz şehrin göbeğinde yaşayınca her gün toz almazsak şantiyede yaşar gibi oluyoruz değil mi ? Sonuçta evde ailemle vakit geçirecek zamanı yaratmak için eve ve ofise gelecek bir yardımcıya mecbur kalmışım bende ve bu yardımcı için biraz daha fazla çalışma zorunluluğu doğmuş. Yazınca sinirlerim bozuluyor ama gerçeğim bu. Değiştirmek ise elimde biliyorum.
Bu hayatta bana keyif veren en büyük şey kahve. İyi bir kahve ve keyfini bir çok şeye değişmem. Frenchpress ya da moka cezve ne işime yaramadıysa gönlüm hep bir kahve makinesi almaktan yana geldi gitti ve her seferinde ” BUNA GERÇEKTEN İHTİYACIM VAR MI?” diye sorarak kendimi durdurdum ancak geçenlerde bu sorunun cevabını duymamı engelleyen bir dalga ile gittim aldım! Aldığım gün tam da köpüklü espressomu yapmış “ohh mis gibi” diye yudumlarken aşağıda birazdan lütfen hepsini seyretmeni rica ettiğim videoyu seyretmeye başladım. Gitti geldi içim. Neden aldım ki ? Videoyu seyredene kadar aklıma takılan tek soru kahve kapsüllerini nasıl değerlendireceğimdi! Üşenmeden her kahveden sonra içini boşaltıp yıkayıp her parçasını saklıyorum elbet geri dönüştürürüm ben onları ama ya o kapsüller bana gelene kadar ki atıklar? O kahve makinesinin bu kadar uygun fiyatlı olabilmesi için çalıştırılan ucuz insan gücü hatta belki çocuk işçiler ? Beynimin bana oynadığı bu oyun için içim içimi yiyor itiraf etmem gerekirse. Bu itirafımı da okuduktan sonra ( ki yazmak içimi rahatlatmıyor! ) aşağıdaki videoyu da izle sevgili okuyucu ve sonra yeni yılda alacağın hediyeyi düşün.
Şimdilerde bir kitap paylaşımı / dönüşümü grubu kurmayı düşünüyorum. Bizim ailemizde Erin’inden büyük bir erkek çocuk olmadığı için maalesef aile içinde dönüşüme ben katılamıyorum ama bendekileri küçük kardeşlerimizle paylaşıyoruz. Bu sebeple ben de paylaşanlardan “ödünç” almayı çok hayal ediyorum.
Sadece kitap değil, kıyafet, oyuncak.. Bunları eskiden aile içinde dönüştürürdük. Hala yapanlar olduğunu bliyorum ama çoğunluka çekirdek ailelere dönüştük ve eskisi gibi olmuyor. Komşularımız yok var ama yok! Daha güzel bir şey söyliyeyim mi? Ben arkadaşlarımın sıkıldığı birilerine vermek için ayırdığı kıyafetleri alıp giymekten çok büyük keyif alıyorum. Seniniçin eski olan benim için yeni demektir. Benim artık kullanmaktan sıkıldığım bir bardak senin masana yepyeni bir enerji getirecektir. Mesela birine yemeğe giderken mutlaka kendi evimdeki tabaklardan birnin içine kendi yaptığım bir yiyeceği götürmeyi çok seviyorum. Yıkayıp geri vermek istediğinde ise ” hayır o bu güzel davet için bir teşekkür” diyerek armağan ediyorum! Bazen çizim yaptığım bir kağıdı oturduğum kafenin masasında küçük bir notla bırakıyorum ya da boyadığım bir taşı. Bu kadar küçük mutluluklar aslında büyük tüketimleri engelliyor olabilir mi ?
(bir itiraf daha : geçen gün arkadaşımın davetine giderken iki tane yeni tabak satın aldım üstelik kafamda bir önceki cümle varken! Dedim ya teori ayrı pratik ayrı:( Yaptım çünkü giderken eve uğrayacak ve içine koymak için yapılacak bir yiyecek için vaktim yoktu ! İşte kocaman şehir koşturması; bu kadar bu konuda konuşan beni dahi yiyor! )
Lego duyurumdan sonra bir arkadaşımın eşi çocukluğundan kalma kocaman bir lego kutusunu bize ödünç verdi. Üstelik içinde kılavuzu da olmadığı için kutunun başında uzun uzun kendi yarattığı oyunlar ile vakit geçirmekten çok keyif alıyor Erin ve ben de ona eşlik etmekten!
Alma kendin yap !
Alma kendin üret!
Alma paylaş!
Videoya bir türlü sıra gelmiyor ama şu linklere göz atmayı dene lütfen.
Freecycle türkiye –> Burada tüm linklerini yazmıştım
Yeni yılda ikinci el eşya almak isterseniz : Garaj Satışı 13-14 Aralık Gümüşsuyu, İstanbul
El yapımı hediyeyi kendin yapamıyorsan belki yapılmışına yönelebilirsin: El emeği ürünler pazarı 14 Aralık Pazar
Yorumlar (6)
esin :
10 Aralık 2014 | 13:19Ayca hanim yine muthis bir yazi. bende son donemlerde tuketmemeye, akilli alisveris yapmaya calisiyorum. becerebiliyor muyum bilmem ama becerdigim seyler mutlaka var.
kizimin okudugu kitaplari mutlaka ihtiyaci olan koy okullarina yolluyorum. bir kitabi belki 1 belki 2 defa okuyorsun sonra bir kosede kapali kaliyor ama elden ele gecmesi super birsey bence.aman vermeyeyim hepsi bende kalsin gibi bir olayim yok sadece adimiza imzali olanlari saklamaya ozen gosteriyorum.
kizimin kiyafetlerini bir arkadasimin kizina veriyorum ki cok sevinerek giydiriyor. bu da benim hosuma gidiyor tabi ki.
ve en son olarak kitapokumakistermisin grubuna uye oldum. buradan kitap alip okuyorum.elimdeki artik okumadigim kitaplari da onlara gonderip paylasima sokuyorum. boylece dolabimda bekleyen kitaplar baskalarinin elinde hayat buluyor.
degisim donusum paylasim adina ne yapilacaksa bende varim demek isterim.
Ayça Oğuş :
10 Aralık 2014 | 14:28Harikaın :=) ilk vaktimolduğunda kitap / oyuncak paylaşımı ile ilgili bir grup kuracağım :)kitapokumakistermisin grubuna bakıcam .. teşekkürler :=)
Ayça Oğuş (@AycaOgus) :
10 Aralık 2014 | 14:36Oyuncakları Paylaşalım http://t.co/SvECLnjGWA
dilek :
10 Aralık 2014 | 17:212010 yilinda kizim dunyaya geldiginden beri tuketim konusuna daha cok dikkat eder oldum, sanirim anneligin bana kattigi en guzel seylerden biri de bu oldu.Bazen icimdeki canavar kadin uyanip “ne bicim annesin, milletin eskileriyle mi oynasin cocuk” dedigi anlarda yeni oyuncaklar aldim, ara ara o canavar hortlayinca almaya da devam ediyorum.Kitap konusunda hele cok cektim.Tabiki kizimin mevcut kutuphaanesinin %80 i sifir alinmis kitaplardan olusuyor.Cunku sahaflarda 4 yas icin kitap bulabilmek cok zor.Hatta ilk zamanlarda kizimla beraber gittigimde o yas icin kitap aradigimi goren sahaf bile bana ruhaf bakardi, “cocuguna mikroplu kitap almasana” diyen aahaf bile gordum :))
Durum boyle olunca kendi capimda kermesleri takip etmeye basladim, cunku bwnim de cevremde ne yazik ki degisim yapabilecegim kimsem yok.
Oyuncak ya da kitap , kiyaft vs. Degisimine seve seve katilirim.Benim acimdan olabilecek tek handikap kizimin daha paylasima xok axik olmamasi nedeniyle odunc aldigimiz birseyigeri verirken mizmizlamasi olabilir.Ikinci el kitaba o kadar alisik ki “bak anne benden onceki cocuk cizmis kitabi” diyor :))
Bu gurupla beraber ne degisecek aslinda biliyor musun?Bizler malesef birbirimize cok guvenemeyen insanlar toplulugu olduk.Paylasilan bir seyin belki alindigi gibi verilmemesi, yani hor kullanilmasi sanirim zaman zaman b3nim de aklima takilan kisim.Ama bunu paylastikca cozecegimi, tipki icimdeki o canavar anne gibi, bu ciliz sesin de bir sure sonra cikmaz olacagini biliyorum.
O zaman hadi parti baslasin:)
Sevgiler,
dilek :
10 Aralık 2014 | 17:212010 yilinda kizim dunyaya geldiginden beri tuketim konusuna daha cok dikkat eder oldum, sanirim anneligin bana kattigi en guzel seylerden biri de bu oldu.Bazen icimdeki canavar kadin uyanip “ne bicim annesin, milletin eskileriyle mi oynasin cocuk” dedigi anlarda yeni oyuncaklar aldim, ara ara o canavar hortlayinca almaya da devam ediyorum.Kitap konusunda hele cok cektim.Tabiki kizimin mevcut kutuphaanesinin %80 i sifir alinmis kitaplardan olusuyor.Cunku sahaflarda 4 yas icin kitap bulabilmek cok zor.Hatta ilk zamanlarda kizimla beraber gittigimde o yas icin kitap aradigimi goren sahaf bile bana ruhaf bakardi, “cocuguna mikroplu kitap almasana” diyen aahaf bile gordum :))
Durum boyle olunca kendi capimda kermesleri takip etmeye basladim, cunku bwnim de cevremde ne yazik ki degisim yapabilecegim kimsem yok.
Oyuncak ya da kitap , kiyaft vs. Degisimine seve seve katilirim.Benim acimdan olabilecek tek handikap kizimin daha paylasima xok axik olmamasi nedeniyle odunc aldigimiz birseyigeri verirken mizmizlamasi olabilir.Ikinci el kitaba o kadar alisik ki “bak anne benden onceki cocuk cizmis kitabi” diyor :))
Bu gurupla beraber ne degisecek aslinda biliyor musun?Bizler malesef birbirimize cok guvenemeyen insanlar toplulugu olduk.Paylasilan bir seyin belki alindigi gibi verilmemesi, yani hor kullanilmasi sanirim zaman zaman b3nim de aklima takilan kisim.Ama bunu paylastikca cozecegimi, tipki icimdeki o canavar anne gibi, bu ciliz sesin de bir sure sonra cikmaz olacagini biliyorum.
O zaman hadi parti baslasin:)
Sevgiler,
belebeli :
11 Şubat 2015 | 16:45sevgili dilek bende iki gundur bebek kiyafet ve esya takip siteleri arastiriyorum yakin zamanda sizin yazmis olugunuz mesaji gordum benim6 aylik ve 3 yasinda iki kizim var paylasimlarda bulunabiliriz 🙂