Büyümek bir boşlukta üşümektir..
Eskisi gibi değil her şey..Erin büyüyor ve her geçen gün zorlaşıyor..Önce O’nun hastalığı sonra benim önce fiziksel sonra ruhsal bozuşmalarım..ancak toparlandım..7.ayı geride bıraktık ancak hala arada vurabiliyor bu depresif haller..hee bu Erin ile alakalı mı?? bence hayır ben zaten böyle bir tipim;eğer önümdeki yolda ışık göremiyorsam tıpkı gece araba kullanırken zorlandığım gibi hayatta da zorlanıyorum..
7 ay içerisinde Erin ile çok ilerledik.Bu hafta doktor kontrolümüz de vardı..her şey yolunda ama boğazı hala biraz kırmızıydı ki öksürüğü azıcık devam ediyor..bu da geçecektir eminim en kısa sürede..
Biz doktorumuzdan her zaman çok memnunduk ancak benim aklımda hep bir karanlık köşe kalıyordu;bu doktorumuzla alakalı değil bence hastane doktor işleyişi ile alakalıydı.Ancak doğumdan sonra ilk 6 ay için hastane doktoruna görünmenin daha doğru olacağına karar vermiş ve bu konuda başka bir arayışa girmemiştik..Gülsemin hanım oldukça sevecen,bilgili,çocuklara sevgi dolu yaklaşan,istediğim her an ulaşabildiğim,beni son derece rahatlatan bir doktor oldu hep ancak kafamda hep daha önce duyduğum Hülya hanım ile tanışmak vardı.Bunu aslında hamilelik döneminde yapmayı düşünmüştüm ama hastane doktoru seçeceğimiz için vazgeçmiştim:şimdi acaba yapmış olsaydım neler daha değişik olurdu diye düşünüyorum dünden beri..Üniversitedeki sevgili Nimet hocamın tavsiyesi üzerine ki kendi kızının uzun yıllardır doktoru, Hülya Sonugür’den bir randevu alarak dün gittik..Saat 13:30 da randevumuz vardı saat 16:00’da oradan çıktık!!..Bu değişik geldi bana.. çünkü hastanede bir kontrol en fazla yarım saat sürüyor ve ne soracağımı yazmadıysam zaten unutup eve gelince”aaa şunu da soracaktım” diye hayıflanır halde buluyorum kendimi.Burada ise 7 ayı bu kadar sürede beraber geçtik ve de ben uygulamaktan korktuğum birçok noktayı uygulama konusunda cesaret yani o karanlık tünelime bir ışık bulmuş olarak doktorun yanından ayrıldım.
Ara not: Ben bu yazıya sabah başlamıştım..saat 19:44 hangi gün bitecek merak içerisindeyim..
Şimdi bu yazıya sabah devam etseydim her şey güllük gülistanlık olacaktı ancak şimdi biraz karışık.. teoride her şey çok kolay görünürken bugün pratikte zorlandım.
Hangi konudan başlayacağımı ve de nasıl toparlayacağımı bilmiyorum birkaç konu karışacak.. önce doktoru yazmam ve de kafamda dönen kuralları yazıya dökmek daha doğru galiba..
Dr.Hülya Sonugür..
Muayenehanesine girdiğimizde Erin bizim kucağımızda doktorun masasına uzanarak ve de vurarak bizim konuşmamızı engeller bir durumda olduğundan daha ilk dakikada karşımıza şu diyalog çıktı:
DR – “Çocuğu yere bırakın orada oyuncaklar var..”
Alpay -” Biraz önce ben oraya bastım”
DR-“Olabilir…bırakın bir şey olmaz..”
Daha detaylı bir tartışma başladı.. sonunda ikna olduk.. lağıma basmadığımız sürece sorun yok bebek her yerde dolanabilir. Gözümün önüne IKEA’da gördüğüm, yeni alınmış halının üzerinde üstelik de halı bizim bastığımız yerde dururken 6 aylık bebeğini üzerine debelensin diye bırakan yabancı bir aile geldi.. durum anlaşıldı.. rahat olunacak.. yok öpmesin yok ellemesin olmayacak.. bu kadar serbest olmayı becerebilecek miyim?? şehir yaşantısını içerisinde belki hayır sonuçta doğada biz Erin’i her yere bırakıyoruz, ağzına her şeyi götürmesine izin veriyoruz ama Dolapdere caddesinde yürüdüğüm ayakkabımla bastığım zeminde oynamasına izin verebilir miyim?? biraz düşünürüm bunu..Tamam buradan genel sorulara geçtik en sonunda en önemli gündemimiz olan konu beslenme geldi.. tüm kurallar altüst oldu..
–Tüm kavanoz mamaları,sütlü pirinçli hazır mamalar,aptamiller çöpe..labne çöpe.. kapalı kutu ya da poşet içerisindeki tüm hazır gıdalar çöpe.. reklamı yapılan hiçbir gıda eve girmeyecek..bu gıdalar önce Amerika’da başladı sonra Avrupa sonra bu taraflar aynı şekilde obezite, diyabet vb hastalıklar önce Amerika sonra Avrupa daha sonra buralarda baş göstermeye başladı.. bunları engellemenin en baş yolu bunları çöpe atmak her an taze gıda hazırlamak..OK.. mantıklı.. uygulanmalı..
– pirinç unu, kendisi, makarna gibi beyaz un ihtiva eden gıdalar yok.. peki .
Ben: – pirinç unu neden yok doktor hanım..
Dr:- siz pirinç unu yiyiyor musunuz?
Ben: – Tabii bayıla bayıla muhallebi yerim ben
DR:- Onlar ıvır zıvır gıdadır ve de 1 yaşından önce buna ihtiyacımız yoktur.. ana yemekler ve de ara yemekler yenilecek..
hmm peki…anlaşıldı zaten biz de yemesek yeridir..
Bizim için en önemli ve de uyguladığımız ancak bu görüşmede eksik uyguladığımızı fark ettiğimiz bir kural: Sofrada beraber yemek yemek!!..
Biz akşam yemeklerini sofra kurup Erin’in yemeğini de hazırlayıp hem biz yiyip hem O’na yediriyorduk.. peki ya sabah kahvaltısı ?? öğlen yemeği?? Ben sabah kahvaltısını önce Erin’ e yedirip sonra o uyursa kendim yapıyor duruma geldiğimi bir anda fark ettim hele ki öğlen yemeği neredeee??.. Peki o zaman bu çocuk nasıl bir sofra kültürüne alışacak??bu kuralı eksik uyguladığımızı fark ettik.. bundan sonra her öğün için sofra kurulacak ve de hep beraber AYNI YEMEK yenilecek…bebek için ayrı yemek yapılmayacak.. her gün evde taze yemek yapılacak !!
Sabah kahvaltısında bisküvi labne vs yok..
bildiğimiz halk ekmek tam buğday ekmeği meyve püresi tuzu alınmış beyaz peynir ve mutlaka IHLAMUR ister papara yap yedir ister ayrı ayrı..
ama kahvaltı bitti mi sofra kalkar çocuk yer yemez kendi problemi.. bu konuda da hem fikiriz.. zaten böyle yapılıyordu..
sabah kahvaltısını yaptıysa arkasından anne sütü verilebilir yapmadıysa anne sütü yok.. öğlene kadar bekleyecek.. ikindide anne sütü var bir de gece 00:00’a kadar anne sütü bir kere daha verilebilir.. daha sonra sabah 05:00’e kadar yok.. sabah 5 te kahvaltıya çok zaman olduğundan anne sütü verilebilir.. ve bütün bunlar çocuğa anlatılacak.. tek tek izah edilecek.. bunların altında yatan tek neden artık bebek 6 ayını geçirmiş yani artık bebek olmaktan çıkmış küçük insan olmuştur yani herhangi bir fark gözetmeksizin bizimle aynı standartlarda yaşayacaktır..
Az tuz verilebilir şeker ASLA yok bal ya da pekmez tatlandırıcı olarak kullanılacak.
Dana eti, inek sütü yok, koyun ya da kuzu eti var çünkü danalar biyolojik yemle besleniyor ama koyun ve keçi için bu beslenme söz konusu değil, dananın yağı bizim damarlarımızda erimiyor koyun yağlı olsa da bizim damarlarımızda bu yağ eriyor, keçi ya da koyun peyniri yenilecek, yoğurt bildiğimiz kapı sütünden yapılacak pastörizasyon işleminde süt birçok faydasını kaybediyor..
yemekler SIZMA zeytinyağı ve de ev salçası ile yapılacak.Salça diğer kutu ürünleri gibi yok. Tereyağı kullanılabilir az miktarda.Çorba ana yemek değildir tarhana hiç yemek değildir.. tarhana yokluktan çıkmış bir gıdadır aynı diğer beyaz un mamülleri ile aynı kategoride mümkünse verilmemelidir.Yani yemek dediği şey bildiğimiz taze sebze yemeği etli ya da sade.
Meyve ve sebzeler taze olarak pazardan temin edilmelidir.İstanbul için Feriköy organik pazar yada Kasımpaşa’da Kastamonu pazarı önerilmektedir.
Çocuğun kıyafetleri toz beyaz sabun ile ( hacışakir kullanıyorum ben) yıkanmalı,çocuk bildiğimiz saf beyaz zeytinyağı sabunu ile yıkanmalıdır, kozmetikler kullanılmamalıdır.Alt değiştirmede sadece su ile yıkamak yeterlidir.
O’nun hak hukuku olduğu gibi bizim de olduğunu bilmesi, kendi sınırlarını öğrenmesi, olmaması gereken yerde olmaması gerektiğini öğrenmesi v.b kuralları tanıması gerekmektedir.. eğer sofrada yemek yemiyorsa aç uyumalı çünkü en iyi açlık terbiye eder.. dememiş mi zaten atalarımız “Allah insanı açlıkla terbiye etmesin..”vardır elbet bir sebebi..bütün bunlar erken gibi görünse de bir insanın en çok bilgiyi öğrendiği yaş aralığı 6 ay-1 yaş arasıymış..
6 aydan sonra çocuğun anne bağımlılığı azalabilirmiş.. 2 yaşına kadar emzirmeyi önerip ancak bu emzirme seanslarını azaltmak yani ağızla tatmin etmemek gerekirmiş çünkü bu tatmin ileride sigara, uyuşturucu, alkol gibi diğer ağızdan tatminin alt zeminini oluştururmuş.. 6 aydan sonra normal beslenmeye geçen çocuk günde 3-4 kere anne sütü alsa yeterliymiş.. gece emmek için uyanan bebeğin uykusu bölündüğünden dinlenmesi söz konusu değilmiş.. bu da gece deliksiz uyuması için gündüz uykularının sabah 1 saat öğleden sonra 1 saat olarak- en fazla- sınırlandırılması gerekirmiş.. gündüz yorulup uyumayan çocuk gece uykusunu deliksiz yaparmış.. ben günde 3 öğün uyuyor/du hastalıktan önce dediğimde -amann haa çok uyandır dedi doktor..
Çocuk 6 aydan sonra tüm gününü kreşte geçirebilirmiş hatta çocuk büyürken en önemli eğitici etken diğer çocuklar ve de hayvanlarmış..çocuklar kısmını yapıyorduk ama annemin evindeki kedi ve köpekten biraz uzakta tutuyorduk.. hiçbir şey olmaz yaklaştırın dedi.. deneyeceğiz..
Yazdıkça despot kurallarmış gibi gelse de aslında eskiden bizlerin böyle yetiştiğini düşünüyorum. Biz bebekken hiç emmek için uyanmazmışız, akşam yemeğimizi yer uyur sabah kalkarmışız.. evde ne pişerse yenirmiş..biz sokaklarda arkadaşlarımızla kedi köpekle büyüdük,hastalandığımızda ıhlamur içtik hemen antibiyotikler dayanmadı bize..bu doktorun bir başka hatta en önemli özelliği de ilaç kullanmaması.. ancak elzem durumlarda ilaca başvuruyor.. ilaç sanayi silah sanayinin yavaş öldürenidir cümlesinin arkasından ilaçlar 100 yıldır var insanoğlu milyonlarca yıldır cümlesi ile bu yaklaşımı pekiştiriyor..
Benim bir doktordan beklediklerimin yarısı ilk doktorumuzda vardı tamamı ise bu doktorda var..ben hem çocuğumun sağlığını hem pedagojik eğitimini bana anlatacak bir doktora ihtiyaç duyuyordum.. sanırım buldum.. kendisinden kafaya balyoz yemiş ve de afallamış olarak çıktım.
Peki ilk gecemiz nasıl geçti?? Akşam eve geç gelince Erin geç uyudu dolayısıyla sanki bizi dinlemiş gibi tam 5 te uyandı yani meme verdim.. sonra tekrar uyudu uyanınca kahvaltıya kadar vakit var diye bir kere daha verdim.Giyinip ofise gittik kahvaltıya beraber oturduk ben papara yapmadan kendi tabağıma koyduğum meyve püresini ekmeğini peynirini yedirdim üstüne ıhlamurunu içirdim.Gerçekten yarım saat uyudu sonra uyandı.
Biraz parka gidip gün ışığı aldık çünkü demir ve de devit kesildi.Demir yerine haftada iki gün kırmızı et bir kere mercimek devit için ise her gün yarım saat gün ışığı verildi. Parka gitmeden önce kendimize yaptığım az tuzlu zeytinyağlı etli fasulye yemeğinden 6-7 kaşık yedi sonra istemedi, bende yemeğimi bitirince hazırlanıp çıktık.. yolda uyuyakalınca çoraplarını çıkartıp pantolonu sıyırıp yüzünü de hafif güneşte bırakıp yarım saat bende bankta dinlendim.. daha sonra biraz kuşlarla konuştuk köpeklere “uaoo uaoo” dedik kaydıraktan kayıp salıncakta sallanıp ofise geri döndük.Akşam üzeri taze meyvesini yedirip üzerine anne sütü verip yarım saat 40 dk daha sızmasına izin verdim.. uyanınca eve geldik akşam yemeği için sofrayı kurduk- biz yemeyeceğimiz halde tabaklarımızı koyup sofraya oturduk ancak Erin karnabaharı sevmedi 3-4 kaşık yedi.. saat 21:00 olduğundan emzirmeye izin verdim ancak sütüm yoktu.Bu durumda hemen mama verirdim bu sefer vermedim. Aç olabilir o zaman yarın akşam yemeğini 6 kaşık yemeği öğrenir diye kalbimin sesini susturup yatağa bıraktım kendi kendine debelenerek uyudu.. en önemli bir başka kural memede uyumayacak.. 9 ayını doldurmuş bir çocuk artık kendi kendine uyumayı becerebilmeliymiş..
Bunu dışında gün içerisinde yalnız başına kalmayı öğrenmesi, anneden ayrılması, anne ve babanın kendi hayatları ile ilgili diğer şeyleri gerçekleştirmesi, hayatın çocuktan ibaret olmadığını anlaması gerekiyormuş.. artık çocuğun her ağlamasının duyulmaması yoksa her şeyi ağlayarak yaptıracağını bizim kabul etmemiz gerekiyormuş..bu biraz zor oldu.. Erin sanırım artık aylardır canını sıkan dişlerini çıkartmak üzere ve de hiç keyfi yok. Uykularından gülerek neşe ile uyanan oğlum son zamanlarda acı acı ağlayarak uyanıyor.Bunu ben diş sıkıntısına bağlıyorum.Huyu çok değişti.Yarım saat tek başına oynayabilirken artık yanında biri yokken mızmız bağırınmaya ve birilerinin yanında olmak için kollarını havaya kaldırmaya başlıyor.. ben tanıyamıyorum Erin’i son zamanlarda.. bu tavır değişimi zamanlaması belki biraz yanlış oldu ama %70’ini bildiğimiz %30’unu yeni öğrendiğimiz %50’sini uyguladığımız bu kuralların biraz daha fazlasını hayatımıza entegre etmemiz gerektiğini fark ettik..
Bu arada tuvalet eğitimi içinde “bebek yürümeye başladıktan sonra tuvalete götürülebilir sadece zorlama olmamalıdır.. eskiden bez derdinden kurtulmak için zorlanırmış ama zorlamadan yürüyen her insan evladı tuvalete alıştırılabilirmiş bunun hiçbir sakıncası yokmuş“…free diaper olayına kafamda bir ışık yaktım bununla da..
ilk günümüz çok kanlı geçmedi.. hepimiz uyum sağlayacağız %50’nin üzerinde yapacaklarımıza..gerekiyorsa geceleri uykusuz oturacağız. Alpay bana çok destek , beraber yapmamız gerektiğinin farkındayız..
Bu geceyi saat 22:00’de kapattık .. bakalım 05:00’ten önce uyanırsa ne yapacağız..öncelikle sürekli çocuğa “bak artık sen bizim gibi besleniyordun ve biz gece kalkıp yemek yemiyoruz” cümlesini sakince söylemek gerekiyor/muş.. söylüyoruz ama anlıyor mu?? doktora göre evet “anne karnındayken bile anlıyor şimdi neden anlamasın, her yaptığını z O’na anlatın çünkü o sizi sizin sandığınızdan çok daha iyi anlıyor”
Büyümek sonsuz bir karanlıkta üşümek gibidir.. ( Bunu bir kitapta okumuştum sanırım Cezmi Ersöz’ün bir kitabıydı..)
Sanırım anne olmak o karanlıkta ikinci kere üşümek…
Batı biliminden,yaşam tarzından köşe bucak kaşan bir aile olamamız bize normali olan ancak alternatif olarak addedilen bu yaklaşıma kısa sürede uyum sağlayacağımızı düşündürüyor bana.. sadece ben Alpay’a göre daha çabuk pes eden bir tip olduğum için benim direncimi arttırmam gerekecek :)) anne yüreği dayanmaz ya hani .. dayansa iyi olacak..
Bu yazdıklarım benim bu görüşmeden sonra aklımda kalanlar, pusula olsun istemem.. herkesin görüşmesi eminim farklı olur ancak hem kendim için not almak hem de bilginin paylaşılması fikrimi kendi adıma desteklemek istedim…
Şimdi artık az kalan 3. sezon Lostlarıma dönmeliyim..
Belki daha sonra Alpay ekler ve de düzeltmeler yapar…:)
Ek: Biberon artık bu aylardan sonra bırakılmalı bebek bardağına geçilmeliymiş hani şu ucunda üç deliği olan elle tutulan bardaklar..aklıma geldikçe eklerim..
Comments(42)
esra says:
20 Ekim 2007 at 00:16kafam karıştı -yok yok balyoz bana düştü bunları okuyunca…
daha sonra detaylı olarak konuşabiliriz bunları inşallah..
köşenin delisi says:
20 Ekim 2007 at 09:51Amanin, allak bullak oldum sabah sabah… bi yandan iyi oldu, bi yandan da kayınvalidem tarhanayı vermemeye nasıl ikna ederim diye düşündüm. İki gün önceki dört ay kontrolünde mamaya başlamayı önerdi dokturumuz ama ben emzirmelerimi daha özenli ve uzun hale getirmeye çalışıyorum ve henüz balatmadım. Çok karışık kafam… annem çocuk doktoru olmasına rağmen her doktorun farklı şeyler söylemesi çok yoruyor beni…herkesin doğrusu başkaysa, doğru ne o zaman? Püfff…dur ben şu yazını bi daha okuyayım, Barış’a da okuyayım hatta…sağol paylaştığın için 🙂
AyçA says:
20 Ekim 2007 at 10:32Esra aklıma kalanları yazdım aslında sormak istediğin olursa sor tabii..
Elif bir detayı atladım bu yazdıklarım 6 aydan büyük bebekler için geçerli ancak yine 6 aya kadar saece anne sütü diyor ve de her idtediğine değil iki emzirme arasına 2 saat koyulmalı diyor.. anne sütü bitmez en açlık çeken afrika ülkelerinde bile anneler 2 sene meme verirler diyor.. hiç bu açıdan bakmamıştım..önemli olan kafayı birşeylere bozup üzülmemek yoksa anne sütü vardır ve yeter..
herkesin dogrusu evet farklı ama galiba bu öğrendiklerim eski metodlar ve de nasıl ki ben hayatımda 5000 yıllık çin tıbbını batı tıbbından önce değerleniriyorsam 100 yıllık modern beslenmeyi de ikinci plana atmalıyım diye bir doğru çıkarttım.. bu benim doğrum..
Annene de bir okut bakalım o ne diyecek..
🙂
Sevgiler…
seda says:
20 Ekim 2007 at 14:27Ayça, doktorun baya radikal biri. bebeği bu kadar radikal bir şekelikde büyütmek ne derece doğru bilmiyorum. bence her annenin bebeğiyle olan ilişkisi ona özel . temel bir takım kurallar var ama onun dışında yaşanacak herşey bebeğin ihtiyaçlarına göre değişken, üstelik bir gıda müh olarak diyebilirim ki asla çocuklara kapıdan alınan sütü verilmemeli. süt çok çabuk mikroorganizma üreten bir besindir. işin içine uygun olmayan sağım koşulları ve taşıma şartları eklenince durum daha da vahim oluyor.senelerce bu konuda halkın bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapıldı bir dr.un böyle bir şeyi önermesi bana biraz tuhaf geldi. yinede sen bilirisin . bu arada çocuğu var diye de merak etmedim değil.not://hazır gıdaya ve paketlenmiş olarak satılan her gıdaya bende karşıyım. koruyucu katkı maddesi adı altında konulan aslında bir çeşit zehirdir.
AyçA says:
20 Ekim 2007 at 15:23Seda selam.. bence işte raikal değilde olması gereknleri söylüyor gibi geldi.. kapı sütü hakkında katılıyorum.. ama pastörize sütler de maalesef yeterince sağlıklı değil.. sonuç olarak hiçbir zaman çocuk ile anne arasına kimse giremez doktorları rehber olarak seçiyoruz zaten.. bu doktorunda rehberimiz olmasına karar verdik çünkü bizim yaşam tarzımıza yeme yaşama tarzımıza yakın ..ama her dediğini %100 uygulayacağız diye bir tutkumuz yok tabii ki de.. ilgine teşekkürler…
bir de ben doktorun çocuğu var mı yok mu pek önemsemem.. ilk doktorum evli bile değil ancak bilgili ve de bir anne gibi sevecen.. ben pek bir bağlantı kuramıyorum çocuğu olması ile mesleği arasında..dolayısı ile sormadım bile.. ama odasında bir çocuğun bolca fotoğrafı vardı..:))
sevgiler…
Süki says:
20 Ekim 2007 at 16:25paylasim icin tesekkürler, umarim devami gelir, bizde bebis bekliyoruz, tecrübelerinizden faydalanmak bizim cok isimize yarayacak diye düsünüyorum, tekrardan tesekkür ederim
migi says:
20 Ekim 2007 at 17:36Allak bullak oldum ve tek nefeste okdum bu yazıyı,kendi kendime şimdi ben ne yapacağım nerden başlayacağım dedim:)
bebeklere 1yaşından önce salça ve bal verilmemesi gerekiyor sanıyordum,bunun dışında herşey şüphesiz yattı kafama..sıkkullanılanlara ekledim arada okuyacağım tekrar tekrar:))
bebeğim memede uyuyordu fakat yaklaşık 1aydır kendi kendine uyumayı öğrettik,en zor bebek 1haftada pes edermiş bizimki 10günden fazla sürdü,kulağımı tıkadım yüreğime taş bastım ve kazandım.şimdi yatağına koyup müziğini açıyorum,saçını yüzünü okşayarak iyi uykular bebeğim diyerek öpüyorum, gülerek yüzüme bakıyor ve uyuyor.(bebeği uyku moduna sokmakta çok önemli imiş,bizimki babayı gördüğü zaman asla uyumuyor,Aslında 3.aydan sonra başlanmalıymış bu alışkanlığa.ah birde şu amziği bırakabilse.neyse ki sadece uyurken yada dışarda çok huysuzlandığı zaman alıyor.
benim kızımda gecede 3defa uyanıyor herkes hatta doktorumuz her bebek bir olmaz diş yüzündende olabilir dedi.hatta dr fitil verdi,gece uykusundan önce fitili versemde bişey değişmedi
doymuyormu acaba diye düşünüp uyandırıp mama vermeye çalıştığım çok oldu,(benim kızım mamayı ve biberonu hiç sevmedi)
bu yazdıklarını uygulayacağım,ama en çok uyku konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.kızım(Nisa) 2saat ayakta duruyor enfazla 3saat gündüzleri,dışarıda çıkarsam,uyutmamayada çalışsam bi şekilde uyuyor çok huysuzlaşıyor.bu konuda ne yapacağım bilmiyorum,geceleri 3defa uyanması beni çok yoruyor.
Sofra alışkanlığına gelince;pütürlü yiyecekleri hiç sevmiyor hatta diretince kusuyor,doktorumuz da aynı şeyi söyledi kaşıkla ez ama kesinlikle robottan geçirme yoksa 2yaşına kadar böyle yemek ister diye,Erin fasulyeyi nasıl yedi merak ettim:=)
saf zeytin yağı kullanıyorum bende ama çok az çünkü kokusu çok ağır,tereyağını kahvaltasında sadece…
bebe kozmetiğine gelince,z.yağı sabunu çok kötü kokuyor amaaa….))
EMINE-RANA ESLEM says:
20 Ekim 2007 at 18:40ilk once aycacim tatli oglusundan vakit calip bize bu uzun guzel yaZiyi yazdigin icin tesekkur ederim.doktorun soyledikleri cok dogru benim burdaki (newyork)taki doktorumda ayni seyleri soyluyor .yalniz tarhanayi niye vermeyin dedi onu anlamadim.benim kayinvalidemin yaptigi tarhananin icinde yok yok resmen.muz biber nane aklina gelen hersey var yani .o yuzden ben vermeye devam edecem.basaramadigim tek sey benim emzirerek uyutuyorum gecede 3 kere emziriyorum ve bizimle yatiyor((her cocuk buyurken muhakkak bir zorlukla buyur diyip cokta zorlamiyorum ))cunku gucum yok bende senin gibi erken pes ediyorum ve aglatmayi sevmiyorum.ama agladigi zamanda duymamazliktan geldim simdi aglar gibi yuzunu burusturuyor.dogustan tuiyatrocu bunlar yahu))rabbim her isine kolaylik versin sevgiler…
AyçA says:
20 Ekim 2007 at 21:00Şüki rica ederim.. sağlıkla inşallah kavuşursunuz bebeğinize.. ve umarım kendinize uyan ve yarayacak bilgiler bulabilirsin buralardan:))
Migi.. salça yok zaten ama ev salçası olursa verebilirsin dedi.. pekmez ile başlanıp daha sonra bal verilecek.yemeklere taze domates koyabilirsin ama ben koyuyorum yazın 20 kg tarladan alıp dipfrize atmıştım böylece mevsim domatesi yiyor oluyoruz.
Erin gün içerisinde kucakta uyumak istiyor ancak gece uykularını tek başına yatakta yapmaya başladı.. nasıl oldu bu bilemedim belki de bebekliğinden beri hep değişik şekillerde uyuttum ondandır.
Bu yemek sistemiyle Erin iki gecedir uyanmıyor.. ilk gece 11de uyudu 5 te uyandı dün gece 9 da uyudu 2 de uynadı emzirmeen uyuttuk dabah 6,5 ta uyandı .. bu gece 8 de uyudu bakalım ne olacak ama bütün gün uyumadı.. doktor zaten gün içerisinde az uyuması gerektiğini böylece gece uyuyacağını söylemişti.. sanırım oluyor..yemek konusunda ise biz en başından beri pütürde hiç zorlanmadık..fasulyeyi azıcık blendırdan geçirdim o kadar.. ama biraz sulu bıraktım. Bu akşam semizotu yedi yine ezdim yoğurt karıştırdım yedi..bence alıştır ufak ufak meyvalardan başlayıp yoksa hep püre ister. ben arada kendi tabağımdan yemek veriyorum ağzında eziyor minik minik ama.. ekmeği papara yapmıyorum direkt ağzına koyuyorum eritiyor.. yani nasıl oldu bunlar bilmiyorum…belki açlık terbiye eder ne kadar zor da olsa uygulaması.. ben beyaz sabun kullanıyorum zeytinyağı sabununu kendimiz için kullanırız zaman zaman daha erine hiç başlamadım yarın kastamonu pazarına gideceğim belki bulurum orada..
Emine teşekkürler ,tarhanada beyaz un var dedi ama bende aynı senin gibi kayınvalidemin torunları için yaptığını söyledim o zaman arada verebilirsin ancak baharatları olmayansa dedi.. ama çok nadir. tiyatro konusunda hiçbir tiyatrocu ellerine su dökemez!’!!:)))bir de taa oralarda da böyle bir doktorun varlığı içimi rahatlattı teşekkürler..
Sevgiler..
annevebebisi says:
20 Ekim 2007 at 21:16Aycacim, hayirli olsun yeni doktorunuz. Cok cok begenip yurekten alkisladigim tavsiyeleri de oldu, hmmm diye yaklastiklarim da:))
Anne sutu-mama konusunda Turkiye’de hemmmen mama tavsiye ediyor doktorlar?? Ben orda olsaydim acaba su ana kadar kac kere mama tavsiyesi alirdim doktorlardan cok merak ediyorum?? Buradaki arkadasimin bebegi ilk haftalar fazla kilo alamadi, (ufak bir sebepten pek beslenemedi) ancak hic kimse mama tavsiye etmedi! Simdi cok guzel emiyor ve kilosaliyor duzenli masallah. Neden bizde hemen isin kolayina kaciliyor anlamiyorum.
MK ilk dogdugu gun emmemisti fazla, once kan alip kan sekerini olctuler, normal degerler icinde cikinca anne sutune devam dediler. Turkiye’de doktorlar mama diyor ama neye gore mama diyorlar? Kan sekerine bakiyorlar mi bebegin? Yoksa o hafta 100 degil de 70gr alinca mi karar veriyorlar mamaya? Ya mama olmasa ne tavsiye edecekler cok merak ediyorum! Cok kiziyorum bu konuya. Antibiyotik meselesi de bunun diger bir esi!
Bizim 6. ayimiz yaklasiyor, ek gidalar konusunda degisik bir yontem izleyecegim. Bir ara bloga yazacagim.
Bence ek gidalar konusunda birden fazla DOGRU yaklasim var. Herkes kendisine uyani alip uygulayabilir. Kimisi dogrudan kendi yemeginden baslayabilir, kimisi cok sade seylerden. Sonucta dunyada cok farkli beslenme sekilleri olan kulturler var, bir Japon ile bir Turk farkli mutfaklara sahip olduklari icin bebeklerini de farkli sekillerde besliyorlar.
Ornegin vegetarian, vegan olanlar bebeklerini de kendi yemek yeme sistemleri ile besliyorlar ve et, sut, yumurta yiyenlerden farkli besliyorlar. Sonucta hepsi de saglikli cocuklar oluyor mu, oluyor:) Onemli olan bu bence:))
Neyse diyecegim o ki, bu ek gida konusunda herkes kendisine uyan sistemi uygulayabilir. Burada tanidigim Konya’li bir ailenin babaannesi 3 torununa da daha 40’lari cikmadan sofraya oturtup yedikleri herseyden tattirarak beslemis:) Tursu suyundan tut da corbaya, ete kadar. Cocuklarin ucu de canavar gibi:) Sonucta o teyze de oyle beslenmis, cocuklarini da oyle beslemis, torunlarini da:) Hic birinde bir ariza yok:)
Bence, hazir mama vermek tursu suyu vermekten daha kotu:)
Ben ver kardesim,annemin sutu olmadigi icin kapidan alinan inek sutunun suyla karistirilip verilmesi ile beslenmisiz mesela:)
Artik kime ne uyarsa:)) Ama yeter ki hazir mama olmasin isin icinde.. Bence;)
Emme konusunda ise.. Ben, bebegin ilk 1 yil ana gidasi anne sutu diye inaniyorum. 2. 6 ayda yiyecekler sadece tanitim amacli verilmeli, bebek karnini diger yiyecekklerle doldurunca emmiyor, emmeyince de annenin sutu azaliyor. Tabi istisnai durumlar vardir ama benim izleyecegim yol bu olacak, bir aksilik olmazsa. Ama dedigim gibi herkesin kendisine uyan yontemi secmeye hakki var.
Erin’i daha erken saatte uyutmayi dusundun mu Ayca? Yani Ingiltere’de cocuklar 6.30-7 deyince yatarlar. Bebeklikten itibaren. Emenler ara ara uyansa da sabaha kadar rahat 12-13 saat uyuyorlar. Hem Erin, ara ara uyanip emerek geri dalsa da uzun uyur, hem sana cok genis bir zaman dilimi kalir.
Elizabeth Pantley’in kitabini tavsiye ederim. Amazon’dan ismarlayabilirsin.
hmm simdilik aklima gelenler bunlar:)) Cok cok opuyorum sizi:))
AyçA says:
20 Ekim 2007 at 21:32Esra yazdıkların konusunda haklısın herkes kendi gelenek görenek yaşam tarzı neyse ona göre besliyor ama nedense bilim ve teknoloji ilerledikçe mamalar dayanır olmuş.. bize mama aslında vermedi doktor erin geceleri uyumuyordu sütün doyurmadığını tahmin ederek gece yatarken 60 cc ver demişti onun dışında mama vermemişti.. am ao mamalar erini aşırı enerjik yaptı sanırım.. ama genelde hemen az kilo alınca mama veriyorlar ki biz hiç az kilo almadık :)) hep ulerde oldu Erin’in kilosu ona rağmen bu yeni doktorumuz kilosunu boyuna göre biraz fazla buldu!!neyse uyku konusuna gelince. erin gün içerisinde 3 uyku yapıp sabah 1 öğlen 2 akşam üzeri 1 saat gece uykusuna 8 de ya da 9 da en geç geçiyordu.. yani hiç bir problem yoktu bu ek ıdalardan sonra 8,5 ta uyumaya başladı eğer uykusu yoksa asla uyumaz aslaaa.. am amesela bugün bütün gün hiiiçç ıuyumadı akşam yemeğini yerken mama sandalyesinde 7,5 ta gözleri kapandı:)) aldım yatağına koydum . bu böyle bir çocuk müdahele edilmiyor birde artık erin ayakta olduğu için sonsuz bir keşfetme arzusu içerisinde gözleri düşüyor ama hayır o kalkacak inceleyecek .. ama 9 dan geçe kalmıyor.. bu yeni sistemimize geçmeden önce gece 2 den itibaren 2 saate bir sabaha kadar uyanıyordu iki gecedişr uyanmıyor.. bakalım bu gece nasıl olacak.. emzirmek gece 12den sonra sabah 5e kadar yok dedi dr ve bu bana amantıklı geldi çünkü karnı dolu olan bir insanın vücudu dinlenemez.. dolayısı ile sürekli uyanır.. evet aynen böyle oldu dün gece uyandı biraz su verdim sonra alpayın kucagında daldı ve sabaha kadar uyudu.. yani gece 12den sonra emzirmemek onu rahatlattı bu her bebekte aynı mı olur onu bilemem bizde galiba işe yaradı bunun üzerinde çalışmaya devam edeceğim..
emzirme konusunda ise günde 4-5 kere emzirmenin yeterli olduğunu söylüyor dr. iki gündür çok şükür sorun yok.. bakalım göreceğiz..
kitaba bakacağım ..teşekkürler..
bahar says:
20 Ekim 2007 at 22:18aycacim umarim duzenininizi kurma konusunda hersey istediginiz sekilde tikir tikir iisler size kolay gelsin:)
her bebek her anne her evin kosullari soyledigin gibi farkli, o yuzden bu bitmez tukenmez duzen tutturma islerinde doktordan da once en iyisini biz icgudusel olarak ayarlayabiliyoruz ben buna inaniyorum:) tabii iyi doktorlarin isik tutmasina da ihtiyac duyuyor insan . gidalrla ilgili yazdiklarinda bizim dikkat etmedigimiz cok guzel notlar var cok makbule gecti tesekkurler
biz alple uyku konusunda bayagi zorlu bir yol katetmek zorunda kaldik, o yuzden bayagi kitap kurcalayip netten arastirmak zorunda kaldim sonunda farkli gorusleri yine annelik icgudusuyle suzgecten gecirip kendimizce bize gore bizim icin dogru olan yol belirledik. alp gece uykusus konusunda muthisyol katetmedi – ama alerjisi de var ve o da sIk uyanmaya sebep oluyormus- ama biz – alp dahil hepimiz- o yolu belirledikten sonra huzura erdik:)
sadece senin yaziyi okuyunca not diye yazayim istedim: o ara uzun uzun okudugum butun kitaplar + bu isi birebir yasayip cozen ya da surunup bi sekilde atlatan insanlarin forumlari hepsi ayni seyde uyariyor. Bebeklerin gunduz aldigi uyku kalitesi ve gece yatma saatleri gece uykularinin kalitesini belirliyor
gunduz cok uyumak kadar yeterince uyumamak da zararli :bir sure sonra kronik yorgunluga sebep olup gece sIk uyanmalari tetikliyormus, ve gunduz surekli huzursuzlanan, dikkatini yeterince toparlayamayan o yuzden ogrenme kalitesininde olumsuz etkilendigi minik canavarlar oluyorlarmis bir sure sonra
uyku konusunda duzenleme yapmadan once ben de vaktin varsa elizabeth pantley gentle sleeping methods ( amazondan e-book olarak da alip hemen okuyabilirsin ben gozumden yaslar aka aka okumustum) ve turkceye de cevrilen Saglikli uyku aliskanliklari mutlu cocuklar ( healthy sleeping habits happy children , yazar weissbluth gibi biseydi) bu ikisini mutlaka tavsiye ederim. Ikincisinde onerdigi metodlar yada bebekleri kategorize etmesi beni ikna etmedi ama o kitap bebeklerin yas dilimlerine gore uyku ihtiyaclarini ( istatistiklere gore vermis ve harfi harfine her dedigi alp icin kendiliginden dogru cikti gunduz uykulari icin) gostermesi icin super bir referans
gunde 2 saat 6 aylik bir bebek icin biraz az gibi geldi , bir yazayim istedim elciye zeval olmaz:)))
AyçA says:
20 Ekim 2007 at 22:30Bahar teşekkürler uzun açıklama için.. kitaplara bakacağım esra da yazmış..
Bu arada erin bugün gündüz sadece 40 dakika uyudu .. son haftalarda maalesef bu şekilde.. nedeni belki de diştir.. hastalıktan sonra bu düzeni bozuldu.. bende uyuması için çaba sarf etmekten yoruldum ama gece şimdilik eskiye göre daha uzun uyuyor yazdığını bende kabul ediyorum gündüz en azından 3 -4 saat uyumalı .. ama Erin uyku saatlerini yiyecek miktarlarını kesin şekilde belirliyor doğduğundan beri ihtiyacı varsa bir bakıyorum 3 -4 saat deliksiz uyuyor dolayısı ile uyuyan bir bebeği uyandırmam tabii ki.. daha önce yazdığım gibi her söylediğini 0 uygulayamam.. bebeğimi gözlemlemek her zaman anahtarım oldu ama söyledikleri ışık tuttu bu gözlemlerime..
hemen kitaplara bakıyorum..
sevgiler…
alerji konusunda ıhlamur içirmeyi öeneriyor bu doktor.. sabahları kahvaltıda.. aklında olsun..:)
istersen de bir araştır.
sabahnur says:
21 Ekim 2007 at 00:01gözlerim acık okudum, ne kadar da mantıklı dedim durdum. Ben bir yere kaydedeyim bunları…
sofra adabının oturtulması gerektiğini ben de tvde konusan bir doktordan dinlemiştim,kendisi bir beslenme uzmanı onun da sitesine bir bak derim.. http://istahsizcocuk.com/
bir de yeni doktorunun ofisi nerde?
Archi*Sugar says:
21 Ekim 2007 at 00:42Aycacigim, inan basim dondu yazdiklarini okurken. Doktorunun soyledigi bircok sey dogru ama bazilari da gereginden fazla abarti. Ben bebekleri cok fazla kuralci buyutmekten yana degilim. “Sofra kalkar, yerse yer, yemezse yemez” kavrami bana gore degil. Herseyden once bebek “beslenmeli”. Hepimiz eninde sonunda sofra adabini ogrenmisiz, degil mi? Yani ben cevremde eliyle yemek yiyen, etrafa yemegi tukuren ya da masada yemek yemek yerine oyuncaklarla oynayan yetiskin gormedim. Varsin 7 aylik bebis sofra adabini bilmesin ama vucuduna da faydali yiyecekler girsin.
Defne kendi kendine yemeyi 2 yasinda ogrendi. eee? Yani 7 aylik – 2 yas arasinda sofra adabini ogrenmedi, eli catal tutmadi. eee? Ayip mi? Ne olacak ki 1,5 yasinda cocuk sofra adabini bilmiyorsa?
Pirinc unu, inek sutu, bal, salca… evet ben de vermedim… Pirinc unu sismanlatmaktan baska bir ise yaramaz.
Hazir mamalari tavsiye etmemelerinin nedeni, bence artik bazi annelerin SADECE hazir mama veriyor olmasi. Ornegin evde olmadigin, disarida beslemek zorunda oldugun bir zaman hazir kavanoz mamasi vermede ne gibi bir sakinca olabilir ki? Bu, haftada 1-2 kereyi asla gecmezse.
6 aydan sonra tum gununu kreste gecirmek… 🙂 Bana tamamen ters.
Toz beyaz sabun, zeytinyagi sabunu… 🙂 Bunlar da bana gore abarti. Tamam 3 aya kadar ok de, artik 7 aylik olmus bebek icin abarti.
Ben, abartiyi sevmem. Cocuklari cok rahat ya da cok sIkI yetistirmekten yana degilim. Ortayi bulmayi severim.
Inan Avrupa’da o kadar rahat buyuyor ki cocuklar. Kurallar cok az onlar icin. Hepsi de buyudugunde kendine guveni olan, basarili insanlar oluyorlar. Ben onlar kadar rahat olamam ama olmaya calisiyorum bazi konularda. Bu kadar “kasmaya” gerek de olmadigini dusunuyorum. Bebek bunlar iste… adi ustunde…
Yok… Senin doktorun pek bana gore degil. 🙂
Açalya says:
21 Ekim 2007 at 07:34Bir yandan doktorunuza, bir yandan Archi*Sugar’a ve Esra’ya hak verdim.
Doktor dogal ve organik beslenmeye, eskilerin yontemlerine ‘sirf binlerce senedir denenegelmisliginden’ oturu sadik kalmaya olan tutukusu bir bakima kulak oksayici ama bir taraftan sorgulamaya acik bence. Binlerce yıl önceki yöntemler öyleydi ama yaşam süresi de 45 yıldı. İnsanlar hastalıktan kırılıyordu…
Dogal ve organik meyve sebze bulabiliyorsaniz elbette yiyin (ben mumkun oldugunca organik tuketmeye calisiyorum, ama organik degil diye de ayni tat ve lezzete sahip domates veya salataliga da burun kivirmiyorum. Zaten elimde Baby 411 adli kitapta da organik sebze meyve konusunda kasmamak gerektigi yaziyor. Cunku kasildiginda gercekten organik cilgini falan oluyorsun ki hic pratik olmayabiliyor bazen.( neyse harika bir kitap, basliklar altinda soru cevap uzerine genel olarak ve hem yazarlarinin blogu da var, mutlaka bakmani tavsiye ederim. Cocuk bakimi ve sagligi ile ilgili aklina gelebilecek her konuyu bulmak mumkun kitapta. Kitabi Amazon’dan falan ismarlayamazsan, sana alir ben gonderirim, İngilizcenin yeterli oldugunu saniyorum okumak icin. Bloglari da bu http://baby411.typepad.com/
Neyse ne diyordum, reklama gecmisim bir an. Ha evet dogallik manyagi olmak bir yandan iyi de, Archi Sugar’in dedigi gibi ya disarida isen, ya dogal zimbirtilari alacak ve pisirecek zamanin ve mekanin yoksa ne yapacaksin? elbette kutu besinlere yoneleceksin ama tabi biliyorum ben seni icin rahat etmeyecek (benim de etmezdi ama zirlaya zirlaya verirdim) Turkiye’yi bilmem ama burada ornegin minicik 50- 70 gr’lik kaplarda organik, hicbir katki maddesi bulunmayan, mesela sadece havuc puresi ve su barindiran bebek mamalarini goruyorum marketlerde, heryerde. Bir de ucuzlar yani oyle oranik diye aman aman pahali yiyecekler degil. Hicbir katki maddesi yok, oyle paketlenmis ki, taze iste yahu! gonul rahatligiyla yedir. Ama illa ben kendim buharda yapicam, cam rendede yapicam vidi vidi dersen o baska (hmm mesela cam rende haric, ben oyle diyenlerdenim hahahaha, ama .ötüm sıkışınca da, almam o kapalı yemeklerden diyecek kadar çılgın degilim hala neyse ki hehehe. Dur sana linklerini vereyim de incele…ama bir kez daha Türkiye’de yaşadığına lanet okuyabilirsin, uyarayım)
http://www.earthsbest.com/products/index_infant.php
http://www.gerber.com/prodcat?catid=6317
Linkleri gezerken ürünlerin üzerlerini tek tek tıkla ki ta detayına kadar yazılanları oku.
Neyse baska ne vardı, ne vardı? hmmm doktorunuz bence genel olarak benim de mutlu olacağım bir doktormuş. Yiğidi öldür hakkını yeme diyeyim kendime ve buralarda da onun gibi doktor bulabilmeyi ümit edeyim. Mesela yine o tarafı bilmem de, bu tarafta ‘Free’ etiketli deterjanlar var. Hem yetişkinler iiçin hem bebekler için (bebek deterjanı da var ayrıca deli gibi pahalı, ben onu kullanıyorum ama artık eşşek kadar oldu, bizim katkısız deterjana terfi edebilir) boyasız, kokusuz, bilmemnesiz deterjanlar bunlarve süper temizliyor. Bizim için de onlardan kullanıyorum. O Baby 411’da mesela bebeğin çamaşırlarnı ayrıca yıkamanıza gerek yok, atın sizinkilerin içine ve o ‘free’ deterjanlarla yıkayın diyor. Vücut için ise, bebeği Dove ile pekala yıkayabilirsiniz diyor. Burada Dove Sensitive var orada da vardır herhalde, diğer Dove’lardan kat kat gentle, işte bunu kullanabilirsiniz diyor. Doğal zeytinyağı sabunu da sodyum hidroksit içeriyor, bir diğer adıyla kostik. Yani çok da masum değil. Ucuz ve sabunun ana maddelerinden, köylü bile zeytinyağlı sabununu bunu kullanarak yapıyor ve denetimsiz oranda kullanarak… aman belki de Tariş artık organik manyakları için yapmıştır bir güzellik…Yine allahım burada demekten yoruldum, burada bunsuz sabunlar var falan fıstık.
‘6 aydan sonra zamanını kreşte tam gün geçirebilir’ e ben de karşıyım. Tamam, bebeklerimiz birer sosyal kelebek olsunlar da, bunun için kreşten daha iyi yöntemler var, doktorun kalbimi kırdı böyle diyerek 🙂
Bir de ne o öyle? koyun yere, debelensin falan aaaa. Doktorunuz, insanların ayaklarının araba yüzünden yere değmediği, iyi altyapı yüzünden çamur olmayan, sokak köpeği diye bir kavramın olmadığı, insanların haaak tuu diye yere tükürmediği,hıınrkkk diye sümkürmediği, köpeklerini gezdirirken onların yaptığı kakaları özel yapılmış torbalara koyduğu ve çöpe attığı vs. mesela Amerika’nın gğzel bir şehrinde yaşamış olabilir mi acaba? hani burada sal bebeği debelensin sokakta, yerde gökte gönül rahatlığıyla daaaa (yine yok mu mikrop, elbette var ama tüberkülozlu bir sümüğe yada tükürüğe basmış olma ihtimalin pek yok… oradaki şehir pisliğini düşününce insanın kusası geliyor ki bebeğimi niye koyayım yere. Hani ne bileyim çayıra, bayıra koy debelensin diye canım alla alllllaaa.
Kapı sütü konusunda haklı da, bildik iyi bir köylü bulmak mümkün. Her köylünün sütü de iyi değil anacım. Onların da inekleri hastalanıyor ama hastalanınca ineklere ıhlamur içirmiyorlar, onlar da antibiyotik veriyorlar ve bazıları salak cahil ya, antibiyotikli ineği sağıp sağıp ‘organik manyaaa’ kapı sütü hastalarına satıyor, onlar da lık lık oh oh diye içiyorlar…o inekler sağılacak ama sütleri atılacak bir süre…nerede mi biliyorum? benim köyümün insanları (akrabalarım) antibiyotikli ineğin sütünü sağıp dereye atıyor da ondan…
Buradaki sütler pastörizenin de pastörizesinin de pastörizesi…içinde bir bok kalmayana kadar pastörize ediyorlar. Bembeyaz bir içecek oluyor. İçine A ve D Vitamini ve Kalsiyum katıyorlar illa, üzerinde de yazıyor utanmadan. En yararsız, gereksiz sütler bu ülkede. Bazı iyi marketlerde çiğ süt satıyorlar şişede. Hele bizim sıpa başlasın katılara, ben yapacağımı biliyorum onlarla. Hatta çiğ süt içiricem ona 1 yaşından sonra falan. Yoksa bizim köye tatile gittiiğinde pastörize sütü nereden bulacak? alışsın burada (bizim doktor duymasın kalp krizi geçirir)
Efendim uzun lafın kısası,
Yoksa doktorunuz iyiymiş ben tuttum, çok kasmasın ama, bir tane de burada bulsam keşke öyle…burdaki salaklar rice cereal ile başlayın diyorlar, yoğurda 9.aydan itibaren başlayın diyor) bir tane de benim başımda işte, ama araştırmalarıma devam, bulacağım…ümitliyim.
Ceren Güler says:
21 Ekim 2007 at 09:59Ayça cım yazdıklarının çoğunu not aldım. Annem bana neler yedirdiğini anlatmıştı. Ne yazık ki anne sütü şansım olmamış benim. Birkaç süt anne denemesi dışında. Evdeki bir meyve sebze sıkacağı ile beslenmişim.Kapıdan alınan sütlerle sebze meyve püreleri ile doymuşum. Kilom hep yerindeymiş ama anne sütü eksikliğinden dolayı ilk akciğer hastalıkları görülüyormuş:( Allerjik astım:( Alınan bu ders ve gaz ile bebeğimi iki yıl emziririm ben herhalde:) İnşallah.
Bir de ; birazcık depresif bir hal hissettim yazında bu kez. Moral bozukluğu var sanki? Güzel insan , kafana takma bu kadar.
Bizim anne babalarımız kırk yılda bir doktora götürebilmiş, kimse şunu yedir bunu ver, şu zamanda tuvaleti öğret dememiş. Gayette güzel yetişmiş, büyümüşüz. Hele ki anneanneler babaannler!! Babam 5 kardeş. Köyde büyümüşler,hem de ne yokluklarla. Babam 10 yaşına kadar doktor yüzü görmemiş. Sonuç nedir? 5 kardeş te birbirinden sağlıklı maşallah. Biz galiba çok fazla arştırıyor, her yerden değişik ses gelince de akıllar allak bullak oluyoruz. Bir arkadaşıma doktor;bu kadar çok okuma demişti.Mikroptan da bu kadar koruma..bak çingene çocuklarına,sokaklarda yerlerde büyüyorlar. Çocuk vücudu zamanında ne kadar mikrop alırsa bağışıklığı o kadar artar. Analarımız ninelerimiz ne okumuş ki??
Biraz haklı aslında. Biraz da keskin bir açıklama bu ama olsun. Bana mantıklı gelmişti o zamanlar.
Sıkma kendini. Sen sıkıldıkça Erin’de senden etkilenebilir.Çok iyi gözlemleyip çok kolay etkileniyorlar.
Konuşması kolayda senin çocuğun olduğunda göreceğim ben seni diyorsundur içinden tabi:)… Valla haklısın. Ben de o zaman göreceğim kendimi 🙂 Huzurlu mutlu ferah ferah büyüsün inşallah. Öpüyorum ikinizi de güzel yanacıklarıızdan.
http://cerenumut.blogspot.com/
zeynep says:
21 Ekim 2007 at 12:10ayçacım annem bütün bu yazdıklarını bana söylemişti. annem bana o kadar çok yardımcı oldu ki ne hamileliğim sırasında ne de doğum sonrasında sık sık doktora gitmeme gerek kaldı. bizimki çok hareketli ve öyle tombul sayılmaz. ama ben yine de mama vermedim. biz ne yiyosak o da onu yiyor. hatta suyu çay bardağından içiyor. ne emzik ne biberon hiç kullanmadık.ama tarhanayı ben de çözemedim.annemin yaptığı mis gibi tarhanayı yemesini isterim ben.
günlük süt diasa market de var. markasını şimdi hatırlayamadım ama gayet iyi. ben hala kapıdan süt alamıyorum nedense..
şimdi çişe tutuyoruz ahmedi. umarım en kısa zamanda bezden kurtulur da popişi rahatlar..
benim tek problem yaptığım durum üşür diye biraz kat kat giydirmem. lahana gibi oluyo bazen:)) ama ne yapayım. ben çok üşüyorum o da üşür diye düşünüoyrum..
nacizane bir öneri:mümkünse her gün yarım saat Kuran-ı Kerim dinlet. aslında daha fazla dinletirsen çok daha iyi olur..
seni ve erini çok öptüm:) hadi kolay gelsin…..
AyçA says:
21 Ekim 2007 at 16:58Sabahnur Etilerde Hülya Hanımın muayenehanesi..
Archi.. sanırım ben bir noktada yanlış anlattım, sofra adabı derken yemeklerin tv karşısında reklam ya da baby tv seyrederek değil de masada yenildiğini öğretmek demek istedim.. yoksa tabii ki 6 aylık bir bebekten çatal kaşıkla görgü kurallarıyla yemek yemesi beklenemez.. kaldı ki erin kaşığı eline alıp ağzına götürmekte çok hevesli :)) ben elinde kaşıkla erinin peşinen koşan bir anne olmak istemiyorum ya da biz sofrada yerken onu tv karşısında beslemek de o yüzden en hızlı öğrendikleri bu dönemde bunu anlamasını sağlamak kuralcı olmak değil gibi bence.. yoksa inan bana ben çok kuralsız bir anneyim ve de babamız ise benden daha rahat.. ama ağaç yaşken eğilir.. sonra ancak kırılarak canı acıtılır.. bunu amerikan hastanesinin bir eğitiminde bir pedagogdan dinlemiştik bir tek türkler ve çinliler bebeklerinin peşinden yemek yedirmek için koşarlar.. sadece yemek konusu değil sen yurt dışında yaşıyorsun orada hiç çocuğunun peşinden yemek için koşan ya da annesi dur dediği zaman durmayan ya da annneee annnee anee diye annesi biriyle konuşurken bağırınıp annesine nefes aldırmayan bir aile gördün mü? ya da sokaktan avazı çıktığı kadar anne diye bağırıp para isteyen bir çocuk ?? ben genel olarak görmedim ama burada o kadar çok var ki..ben bunun olmaması için bazı ev kurallarının olması taraftarıyım…çünkü büyüğüdüğünde değil ama çocuk yaşta dediğin gibi olan bir sürü çocuk ben gördüm ve de bu ileriki yaşamlarında neyin bozuk olmasına yol açıyor bilmiyoruz tabii ki de sofrada tükürerek yemek yemelerine değildir :))
kozmetikleri de abartı bulmuyorum bir madde ne kadar güzel kokuyorsa o kadar cilde zararlı madde içeriyordur ben kendim için de saf sabun kullanmaya özen gösteririm…
çocukların rahat büyümesi taraftarıyım.. benim çocuğum öyle büyüyor kendimi de hiç kasmıyorum ancak dediğim gibi ev kuralları olmalı.. ve de bunun bir yolu var mutlaka ki avrupada şımarık olmayan kendine güvenli çocuklardan bahsedilebiliyor.. yani ortanın bulunması taraftarıyım senin gibi.. bu doktorunda uç noktaları var tabii ki bence bunu herkes kendine göre yorumlamalı .. bir de bende 6 aylık bir bebeğin kreşte olmasını doğru bulmuyorum ama anne çalışıyor ve de başka imkanı yoksa olabilir.. ancak bir çocuğu geliştiren en büyük şey çocuklar ve hayvanlardır dedi ki buna katılıyorum belki çocuk daha küçük yaşlarda anneden gün içerisinde ayrı kalmayı becerebilirse daha iyi olur.. hee ben erini kreşe verir miyim ?? hayır ama çocukları olan arkadaşlar edinip evde parkta bir araa gelip çocuğumu bu yaşlardan sosyalleştirebilirim diye düşünüyorum .. ama 1 yaşından sonra haftada bir gün belki yarım gün bırakılabilinir ben bunu 3 yaştan önce olamaz diye düşünürdüm şimdi olabilir diye bir fikir belirdi.. göreceğiz :))
Açalya.. sen her yazdığında vallaha da nelet okuyorum:) yok burada öle şeyler yazıp tahrik etme adamı.. şaka bir yana..eğer gezmeye gidiyorsam artık benim yediklerimi yiyorsa neden kavanoz mamalarına başvurayım eskiden annelerimiz ne yapıyordu?? köfte falan yiyebilen bir çocuk sokakta yemek yiyebilir.. kaliteli gğvendiğim bir yere girip yedirebilirim olmadı yanıma ufak bir kutuda ki zaten ne kadarcık yiyor alırım.. ben kavanoz mamalarını verirken içim hiç rahat değildi o yüzden bu konuda uğraşabilirim bir de tadına bak dedi doktor bir meyva ya da sebzenin taze olduğunun tek kanıtı lezzetidir o kavanozlardan çıkanların hiç biri kendi lezzetinde değil ben tattım .. hiç şeftali gibi değil mesela şeftali püresi ..
zeyetinyağı sabununda kostik olduğunu bilmiyordum araştıracağım bunu da.. ben şimdilik saf beyaz sabun kullanıyorum erin doğduğundan beri hacışakir..
sen o bakımdan orada olanları yazıp beni şeeeettmme :)) ( şaka sen yaz öğrenmek güzel belki bir gün gelirim oralara da ne alacağım konusunda fikrim olur :))
Ceren.. aslında yanlış hissettin ben bu doktor hayatımıza girdi gireli içimde çiçekler açıyor sonunda benim yaşam tarzıma uygun birini buldum diye.. yani karamsar olduğum için değil bilgileri paylaşmak adına yazdım ki okuyanlar kendilerine uygun olan kısımlarını alsın olmayanları yazsın ve de bir tartışm aplatformu çıksın ortaya ki bilgi çoğalsın türesin üresin …:) yani süperim tam tersi ..
ben artık çok fazla araştırmıyorum artık değil uzun zamandır.. ne kadar çok okursam o kadar karışıyor daha limitli okuyorum artık.. bir de ben mikrop konusunda hem fikirim fazla hijyen kesinlikle zararlı çocuk her mikrobu tanımalı.. en çok hasta olan ve de alerjisi türeyen çocuklar özellikle bebekken sokağa çıkartılmayanları oluyor büyüdüğünde sokağa çıktıklarında vücut bilmediği mikropları alınca ınınnıınnn oluyor.. o yüzden ben hiç kasmadım en başından beri ..
Zeynep aslında yazdım bir yerlerde içinde ne olduğunu bildiğiniz tarhanaysa çok sık olmamakla içirebilirsiniz demişti.. ancak içinde beyaz un olması ve de beyaz unun zararlı olması bakımından çok sık içirilmesi taraftarı değil yani bende mesela her akşam içmem tarhanayı :)) bir de aman kat kat yapma.. sonra hep üşüyen bir çocuk olur nasıl alışırsa öyle gider..
Sevgiler ve de hepinize teşekkürler :))
sinem says:
21 Ekim 2007 at 19:07burayi yeni buldum ve zevkle hergun girip okuyorum,bugunki yaziyi gorunce ne yapicam bilemedim kafam karisti ,bi offf cektim.bebeklerimiz hemen hemen ayni yastalar sanirim yazdiklarindan anladim benim bebegim 3 nisan dogumlu Erin sanirim iki ,uc hafta buyuk .Bebegim 6 ay anne sutu emdi halada emmiyor yavas yavas kasik mamasina basladim baslarda guzel yedi ama simdi mümkünü yok yemiyor,agzini öle bi kapatisi varki imkansiz bisey sokmaya ee zorlamada olmuyor tabiki su anda gece cok sik kalktigi icin ki bi ac kaldigina isaret yani 40-60 dak bi kalkiyordu bende biberon mamasi verdim 4 saat uyudu aaa acmis bebegim dedim ve iki gecedir yatmadan once sekiz gibi 70-100 cc veriyorum uzunca uyuyor,simdi sasirdim ne yaptim ben diye.gunduz memeye devam tabi.sevgiyle kal,bebegim uyandi yanina gidip öpeyim bi…bebegine sagliklar diliyorum.
Açalya says:
21 Ekim 2007 at 20:01dogru bak…senin yediklerini yiyen cocuga da disarida hazir mama verilmez. kendin de yapip kaba koyabilirsin…ben daha minik bebelerden bahsetmistim aslinda eksik yazmisim.
köşenin delisi says:
21 Ekim 2007 at 22:27arkadaşlar ben bakacak kimse olmadığı için 7 aylıkken yuvaya gitmişim mecburen :)) Tamam bviraz çatlağım ama bununla ilgisi yoktur herhalde 🙂 Hem 1 yaşında da annemlerin elinden kaşığı alıp kendim yemeğe başlamışım. O kadar da kötü bir şey olmasa gerek, en azından macbur kalınırsa yani 🙂
pınar says:
22 Ekim 2007 at 09:13Valla kafam karıştı sabah sabah. Zaten günlerdir eve,işe, Duru’ya, babasına ve tabii kendime yetişmeye çalışmaktan helak olmuşken şimdi de yenibir sistem var önümde. Organik beslenmeye ve masada yemek kısmına katılıyorum. Sebzeler pazardan alınıyor. Ne kadar organik bilmiyorum ama en azından mevsim sebzesi meyvesi yemiş oluyoruz hep beraber.Kapıya güvenilir sür getiren birini bulsam saniye düşünmem ama nerdeee? mamayı çok az vermeye çalışıyorum. Saat 7 gibi muhallebiyi yedikten sonra (pirinç unuyla tabii ki) dokuza doğru uyuturken mecburen mama veriyorum. Bazen emzireyim diyorum, süt çıkmıyor, bu sefer de sinirleniyor, uykusu kaçıyor. En geç 9’da uyuyup 4-4,5 gibi uyanıyor. Bu arada beyaz un gerçekten o kadar kötü mü bilmiyorum. kararında yedikten sonra neden zararlı olsun ki? Bizim zamanımızda var mıydı böyle şeyler? Obez falan olmadık çok şükür…
Didem says:
22 Ekim 2007 at 09:16Bu doktor işi ayçacığım ancak çocuğun gerçekten hasta olduğunda anlaşılabiliyor. Sağlıklı çocuğun muayenesi klasik boy ölçme, baş ölçme, bıngıldaka bakma, yok karın bölgesi gibi ölçümlerle geçiyor. Ve doktorun söylediği çoğu sen zaten internetten biliyor oluyorsun. O yüzden için için acaba doğru doktor mu sancıları çekiyorsun. Hele başka arkadaşlarını dinleyince ve senin tarzına daha uygun tavsiyeler verince acabalar dahada artıyor. Benim bir arkadaşımın doktoru bebeği saf zeytinyağıyla yağlayın poposunada krem sürmeyin demişti.İlk başta mantıklı gelmişti. Ama şimdi en ufak bir şeyde poposu pişmeye başladı çocuğun. Benim oğluma chicconun kremini sürdüm , hiç pişik yok. Bora ne zaman hastalandı, sürekli kusma , durdurulamaz ishal oldu doktor defterini açtı ve notlarını okudu, x tarihinde şu olmuş 2 gün sonra beni aramışınız yok şöyle demişiniz dedi kadın 1 sene için sayfalarca not tutmuş sonunda ben alerji diyorum dedi. Test yapıldı alerjik çıktı. Bana yapacaklarımı anlattı ve şu anda hiç sorunumuz yok.
Benim fikrime göre doğru doktor pek yok gibi hepimiz bir modaya göre yetiştiriyoruz çocuklarımızı, doktorlar annemlerin zamanında süt vermeyin demişler bizim dönemimizde 2 sene meme almış çocuk çok azdır . Şimdi de bir mama çılgınlığı var , doktorlar hemen mama verin diye fikir verebiliyorlar.
Yine yakın bir arkadaşım doğumda yaşadığı sorunlar sonunda kısa bir süre süt veremedi doktoru x mamayı verin bunun tadı anne sütünden kötüdür bebek bırakmaz dedi ve gerçektende 1,5 yaşına kadar meme emdi.
Organik tarımda aslında zor bir olaymış ve tam bilmiyorum ama bilmem kaç kilometre uzaklığa kadar arındırılmış olması lazımmış toprağın, babam Anadoluya gittiğinde köylüler söylemiş. Yani ben toprağıma kimsayal koymadım ben yetiştirdimlede organik olmuyormuş( diye duydum ve okudum)
Son bir şey söylemek istiyorum çok uzun yazdım bunu kısaca söleyeim sen ne kadar kuralcı yetiştirsende çevre faktörü etkiliyor. Bora asla ağlayıp bir şey istemez , ya da bağırmayı bilmez diii ama şimdi bağırabiliyor çünkü parkta ya da gideceği okuldaki çocuklarıda yetiştiremeyeceğimiz için ve çocuklarda taklit yeteneği iyi olduğu için onları taklit edebiliyor. Ben kısıtlama değil mantıklı konuşma anlatma yoluyla çözdüm sorunumu, yani illa 2 saatte bir yemek ya da tamam yemek bitti deyip önünden alma taraftarı değilim. Sıkı kurallar ancak bozulmak içindir 🙂
bahar says:
22 Ekim 2007 at 10:13ihlamur tavsiyesi icin cok tesekkurler 🙂
simdi yorumlari da okuyunca guldum sabah sabah. hepimizin eteginde birer minik canavar, cooook bilinmeyenli denklemlerini oyle ya da boyle cozmeye calisiyoruz
bazen ne tarafindan tutsak baska tarafindan biseyler pirtliyor …
Anadolu yakasinda organik pazar varmidir acep :Z
AyçA says:
22 Ekim 2007 at 10:18aslında tek tek cevap yazmak istiyorum ama yine aynı şeyleri söyleyeceğim gibi geldi :)) bahar haklı.. hepimiz bir denklemi doğru çözmeye çalışıyoruz çözüm yollarımız farklı ..sadece denklemin temelini doğru kurarsak dış etmenler ne olursa olsun sonuç yine doğru çıkacaktır bence..
Anadolu yakasında organik pazar kurulacaktı bir zamanlar ama galiba kurulmadı .. ama genelde semt pazarlarına taze sebze meyva var 🙂 illa ki organik pazar adı olmalı mı ?? bilmiyorum ..
günlerdir ilk defa erin sabah uykusu yapıyor ama çatı tamiratımız var umarım uykusu bölünmez…:S ben işlerime döneyim en iyisi ..
Hayal says:
22 Ekim 2007 at 23:50Merhaba Ayca..
Ne yalan soyleyeyim benim de kafam karisti bu kez.. Ki ben oyle pek kitap okumam, bir seye de pek takilmam, dogru bildigim – hissettigim sekilde buyutmeye calisiyorum bebegimi. Her ne kadar bugunlerde dengemiz ters yuz olsa da (babamiz kizim iki aglayinca kizip, benim kizim degil mi 12 yasina kadar sallarim deyip ayaginda salliyor ya da gece uyaninca ben de uyanmadiysam kosup 120 cc mama dayiyor agzina, ya da bir haftaligina gelen babaannemiz kizimi kucagindan indirmeyip agzina peynir, tavuk budu vs sıkıstırmaya calisiyor) ben haftada uc gece nobette olmak zorundayim ve pek de istedigim gibi kontrol edemiyorum kızımın buyumesini. E simdi aglamak istiyorum, ben de isterim yatagina koyayim kendi uyusun, ya da butun gece uyanmasin, ama zaten tum gun kole isaura gibi yorulup, aksam da onu uyutmaya calismak cok ama cok zor.. ya da gece uyanmalari daha da zor.
Peki ne yapayim simdi, gercekten de aglayayim mi?
Gucum yettigince dusunmemeye calisip, bahsettigin, tabiri caizse simarik, anne babasini deli eden bebeklerden olmamasi icin dua etmekten baska yapacak yok. ne demisler, “su akar yolunu bulur”… bunlari da sanirim sizin yeni doktorun ogutlerini cok benimsedigimden, ama uygulayamayacagimi bildigimden, kendimi teselli etmek icin yazdim.
sevgiler,
hayal
Açalya says:
23 Ekim 2007 at 07:19Yahu ben zirt diye yaziyorum sonra da yanlis anlasiliyorum…Kosenin Delisi hakli, mecbursan vericen tabi ki de krese naapcan baska? hakli.
AyçA says:
23 Ekim 2007 at 10:20Hayal çalışınca böyle oluyor galiba.. olsun bu da bir düzen diyelim.. üzme kendini.. üzersen kızında üzülür sonra 🙂
Açalya yazınca insan yanlış anlaşılıyor bazen …konuşma gibi değil sonuçta :)) o yüzden bazen yazarken teirgin oluyorum ben..
Bezen says:
23 Ekim 2007 at 18:15cok sevdim ben bu doktoru. ozellikle ilac konusunda soylediklerini, bana cok uyuyor. ben de burada oyle bir doktor bulabilirim umarim. bu yazini basip Adil’e de okutayim, daha dogmadan kizim neyi ne zaman isterse oyle olacak demeye basladi, olmayacagi fikrine alissin yavastan:))
optum
Ceren Güler says:
23 Ekim 2007 at 19:28Tekrar okudum da:):) Cidden de yanlış hissetmişim. Karamsarlık modu benimdi galiba okurken. Eyvah eyvah ne kadar çok ayrıntı ve ne çok farklı kafadan farklı ses diye düşünüp bozmuş olabilirim psikolojiyi:):) Anlamadım vallahi:)
Bu arada ; az önce gördüğüm birşeyi yazmadan geçmeyeyim. Yan bahçedeki bıcırdık veletcik deliler gibi toprak yiyordu . Avuç avuç götürdü. Üstünde yarım kollu body altında şort oturmuş buz gibi yerde. Anne geldi yanına sonra. Muhabbet ettik biraz. Ben salıyorum bahçeye ne bulursa oynuyor kedi köpek(bahçedeki evcillerle sadece tabiki) Çim yiyor toprak yiyor,böceklerle oynuyor, ellemiyorum. Ben de böyle yetişmişim ve bir kez grip olup da yataklara düşmedim diyor. Çocuğun da halinden belli zaten, gözler cin, bebek de olsa vücut çok diri ve dimdik duruyor. Bebek gibi değil. Çok hoşuma gitti vallahi. Ben yapabilir miyim bilmiyorum..İnşallah.
aslı says:
23 Ekim 2007 at 23:21Bu doktor meselesi çığrından çıkmış görünüyor:) Yazdıklarını okuyunca gözlerim yerinden pörtledi. ben kızıma hiç hazır mama vs vermedim. 6. ayımız bitti, iyiyiz valla. ik aylarda bir iki kez doktora gittik, sağlıllı bir bebeği doktor kontrolünde yetiştirmenin pek sağlıklı olmadığına karar verdim, ağlayınca üzerinde durmamak, yardımsız uyumasını beklemek-ki bebeğim çoğunlukla yardımsız uyur-ki gerekirse yardımcı olmakta hiç sakınca görmüyorum, gece uyanmalarında meme vermemek çok mantıklı şeyler değil aslında. zira bebekler sadece beslenmek için emmezler ve istedikleri oranda meme vermemek oral dönem sorunları yaratabilir. bunu içim çok rahat söylüyorum çünkü bu konu üzerinde yıllarca eğitim aldım. bebeklere bizim yediklerimizden ya da ona yakın gıdalar vermenin bazı sakıncaları var. bir damla tuz katılmış, ya da ev salçası dahi olsa-içinde tuz var- salça eklenmiş yemekler bebeklerin günlük tuz ihtiyacının yaklaşık 10 katı kadar tuz içerir. gelecekte kalp-damar gibi sorunların önünü açabilir yani…hazır paket mamalar hakkında söylenewcek bir şey yok, hepimiz biliyoruz ki -katkısız- sadece bir iddiadır, organik ürünlerinde çoğunlukla idaadan ibaret olduğu gibi. elbette katıldığım, fikre hürmet gösterdiğim konularda mevcut doktorunuzun söylediklerinde; bebekler iki yaşınak kadar televizyon izlememeli-baby tv’de olsa-, zira dil gelişiminin en önemli temelleri bu çağlarda atılır ve birebir iletişim çok önemlidir. tv ise bebişlerimizin çok ilgisini çeker, çünkü karşılarında durmadan konuşan kimseler, renkli cezbedici görüntüler vardır, bbeişler televizyona bağırıp çağırır, sonra da susar… istedikleri cevap gelmez. evet bebeişler de sofrada yemek yemeli, aile sofrasına ortak olmalıdır, ailenin bireyi değiller mi en nihayetinde, en azından sosyal gelişme için önemlidir diye düşünüyorum. yemek uygunsa verilir elbette, ama her yediğimiz??? sanmıyorum. tuvalet ise emmeyi bırakmasına en yakın zaman en son zamandır diyorum. bu zamanlar birbiriyle çakışmazsa sağlıklı psiko-sosyal gelişim birbirini izler. önceden öğrenmesinde sorun yoktur ama daha geç kalırsa dönemler arası geçiş aksar.
esra b. says:
24 Ekim 2007 at 00:16Çocuk doktoruyum..6.5 aylık kızım var..
Yazmadan önce çok düşündüm..Ve ben de birşeyler söylemek istedim..yazdıklarını 2-3 kez okudum..
Kavanoz mamaları, hazır mamalar konusunda doktorunla aynı fikirdeyim..evde yapabileceğimiz bir şeyi gerçek fiyatının 2-3 katına almanın hiç bir mantığı yok diye düşünüyorum..katkı maddesi olmadığını yazsalar-organik deseler bile 1-2 yıl raf ömürlerinin olması beni şüpheye düşürüyor..Ama takıldığım bir nokta kızım muhallebiyi seviyor-milupanın sütlü pirinçlisine muz katınca bayıla bayıla yiyor-onu bu zevkten mahrum etmek istemiyorum..nasıl benim kakaolu tatlı keyfim varsa onun da böyle bir keyfi olabilir.
Labne peynir bize asistanlığımızda hiç anlatılmadı kahvaltı için-ben de mümkünse beyaz peynirden yanayım..
Ek gıdaya başladığımızdan beri hep birlikte yediğimiz saatlere uydurmaya çalışıyorum-öğünü olmasa da onun eline parmak gıdalardan veriyorum.
Sabah kahvaltısında bisküvi? Benim aklımda soru işaretiydi-ben de vermeme kararı aldım.. tam buğday ekmeği vermek bence de daha uygun..
Anne sütü verme saatleri konusundaki kısıtlamalara pek katılamıyorum-her anne bunu kişiselleştirmeli bence..
Çocuğa herşeyin anlatılması konusuna tamamen katılıyorum-kesinlikle anlıyorlar:)
Tuza,şekere ve bala hayır diyip,pekmeze evet diyorum ben de..
Yıllarca hep dana eti diye öğretildi bize-şimdi bunu araştırıyorum..gıda mühendisi arkadaşlar varsa yardımcı olabilirler..
Yoğurdu kapı sütünden yapmaya cesaretim yok ama belki de olmalı-bilmiyorum..
Yemekler zeytinyağı ile yapılmalı ama kızım zeytinyağının tadını beğenmedi:(alternatif tereyağı olabilir diye düşünüyorum..
Tarhana da verilebilir diye düşünüyorum-sonuçta farklı bir lezzettir..
Çocuğun kıyafetleri toz beyaz sabun ile yıkanmalı kısmına da katılıyorum..mümkün olduğunca az kozmetik tercih edilmeli..zaten kendim için de buna dikkat ediyorum.
Uyku konusunu ben çözemedim-ne desem boş-çünkü biz de bir düzen tutturamadık..küçük hanımın dediği oluyor bu konuda..çok doğru olmadığı kesin ama böyle işte..uyuyan çocuk nasıl uyandırılır onu da bilmiyorum..
Kendi kendine uyumayı belki ben de uygulayabilirdim ama eşim müsade etmedi-ağlamasına hiç müsade etmedi..
Ben de ilaçsever bir dr değilim-ama asıl ilacı seven ve isteyen hep hastalardır-yani şimdiye kadar benim karşılaştığım hasta populasyonunda hep böyleydi en azından..
Devit 3 veriyorum ama demir kullanmıyorum henüz.. katılmamak mümkün değil doktorunun fikirlerine..
Her çocuğun doktoru önce kendi annesidir-mutlaka doktorlarınızı dinleyin ama hep kendinize uyarlayın okuyan anneler..çünkü ne kadar dr varsa o kadar çok fikir var:)
AyçA says:
24 Ekim 2007 at 16:21Şİmdi ben artık uzun uzun yorum yazmayacağım ancak eklemek istediğim bir nokta var ki önemli gibi geliyor.. evde ne yerseniz onu yesin biraz tehlikle içeren bir öneri oldu galiba çünkü sizin ne yediğiniz de önemli. bizim evde bazıları aman tanrım ne biçim yaşıyorlar diyebilir ama yemekler tuzsuz ve de az z.yağı ve de salçasız doğal domates ile pişer o yüzden ben oğluma bunları yedirmete sakınca görmüyorum.. yemekllere tuz koymam babamın hastalığı dolayısıyla evimizde pişen yemeklerden kalma bir alışkanlık.. her yemek kndi tuzuyla pişer ve de isteyen ek yapar .. her öğün tek yemek ve salata olmasına özen göstermeye çalışırım .. 7 den önce yemek işi kapanır sonrasında meyva o da az olmak şartıyla yenir ya da kuruyemiş cevi badem fındık.. yani sağlıklı yaşam kol gezer bizim evde.. kavanoz mamaları ya da besleyeci olmayan pirin unu ile akşam yemeyi yiyeceğine bunları yemesi daha sağlıklı görünüyor gözüme üstelik 7,5 aylık olmuş bir bebek artık yiyebilir.. ben 7 aylık köfte yermişim …
tuvalet eğitimi için ise bence şu anda anlatılmaya başlanmalı çiş kaka tuvalete yapılır diye ve de yürümeye başladığında her derdini anlatmaya başladığında bunu da anlatması gerekir.. biz böyle büyüdük ..
Devite bende devam ediyorum çünkü her gün gün ışığına çıkartmam mümkün olmuyor :)) ama demiri kestim 🙂
artık devam etmeyeceğim yorumlarda çok güzel yazılar var umarım herkes kendine düşeni alır uygular işine yarar:))
ayça says:
17 Ocak 2008 at 10:04merhaba
benim de adım ayça ve feriköy de oturuyorum 🙂 bir arkadaşın sitesinde tanıdım sizi. bu geçmiş yazı da olmamın sebebi bir soru. Dr. hanıma hala gidiyor musunuz ? hala memnun musunuz ve varsa eğer adres telefonu ya da web sitesini alabilir miyim?
zahmet verdiğim için kusura bakmayın lütfen ilgniz için de şimdiden teşekkürler 🙂
emel says:
10 Mayıs 2008 at 22:11Merhaba,
Hulya hanımın adını cok duymustum. Oglum dogdugunda kendisine gitmeye karar verdik fakat yurtdısına cıkmıstı.Mecburen baska bir doktora basvurduk. Fakat benim de hala aklımda.
Merak ettim acaba Hulya hanımla mı devam ettiniz yoksa eski doktorunuza mı dondunuz?
Tek bir randevu bir cok konuda bilgi edinmek icin yeterli mi yoksa?
Sevgiler,
özlem says:
13 Ekim 2008 at 15:52Hülya hanım ‘a 10 ay gitik ve artık sanırım gitmeyeceğim.Anne olup olmadıgını merak eenler icin söylüyorum, kendisi anne değil. Bu nedenle kouydugu katı kuralların tarafımca uygulanması oldukca zor oldu. Verem asısı yapılmamasından yana ve bu konuda risk alıp,aşıyı yapmıyor ki saglık bakanlıgınca hazırlanan resmi aşı takviminin içinde bulunmasına rağmen, aşının koruyuculugu olmadıgını ileri sürerek, zararıdaha fazla diye kızıma aşı yapmadı. Ama ülkemizde verem salgını varken bunu yapmamaıs olamak beni cok rahatsız ediyor ve kafamadan hic cıkmıyor. Hülya h’dan cıktıktan sonra kafam hep karmakarısık ve balyoz yemiş gibi oluyorum, Kızım saglıklı ve mutlu oldugu halde ben hep mutsuz oluyorum nedense ve pes ettim artık.Normal hayatın icinde sööylediği seyler %100 uymam mümkün değil, annelkik insiyatifimi kullanmam gerekne yerlerde dahi dahlinin olması beni rahatsız etti. Yok o kadar da değil artık dedim.Süt yok, kapı sütünden değilse yogurt yok, o yom bu yok. Bu cocuk ne zamana kadar böyle beslenecek, arkadasları yerken canı istemeyecek mi, biz dondurma yemedik mi. O alerjin bu alerjik, paranoya derecesine varmadan kızımı büyütmek istiyorum. Her annenin de bebeğini büyütürken kendi insiyatifini kullanması gerektiği düşüncesindeyim o nedenle bu kuralları fazla da kafanıza takmayın bildğinizi yapın…
AyçA says:
13 Ekim 2008 at 16:23özlem.. aynı duygular ile kendisinden çıktım.. öncelikle çok sert bir kadın .. onunla anlaşmak bence çok mümkün değil giden herkes (benim tanıdığım) aynı fikirde.. bende anlaşamayacağımı düşünüp gitmedim ama hakkını yememem lazım beslenme konusunda bizi çok yönlendirdi..
eğer tarzına katlanabiliyor ve dediklerini kendi insiyatifinde değerlendirebliyorsa aile bence Türkiye için idealist bir doktor: ihtiyacımız olan.. ancak belirtiyorum standart doktorlar ne kadar bir uçtaysa bu kadın da tam ters uçta.. uçlarda olan hiçbir doktor beni tatmin etmiyor açıkçası..
Bizim şu anda gittiğimiz doktor da anne değil ancak bunun bir kriter olduğunu düşünmüyorum ben: çocukları nasıl sevdiğini gözlerinde görmek yeterli. Hülya hanım işini seviyor ancak BENCE çocukları sevmiyor. Kişisel olarak çıkarttığım sonuç bu .. bu yüzden de bizim gibi duygusal bir millete mensup anneler için biraz fazla ağır geliyor( ben dahil)
Yine Bu doktora giden annelerin genel olarak anlaşamasalar da mutlu olduklarını gördüm.. ben dahil:)
Emel bu arada ben yorumunu görmemiştim kusura bakma biz Hülya hanımla devam etmiyoruz Amerikan hastanesi GülseminGül oğlu ile devam ediyoruz Hülya hanım’a bir kere gittim düşüncelerimi de biraz önce yukarıda yazdım 🙂
Gittiğimiz tek randevudan 2,5 saatte çıktık.. yani saatlerce anlatabilir.. kesinlikle paragöz biri olmadığınmı düşünüyorum dediğim gibi idealist bir doktor bence..
özlem says:
14 Ekim 2008 at 10:49Ayca, dediklerine katılıyorum, biz de ilk randevudan 3 saatte cıkmıstık,diğerlerinde de.Cok ilgileniyor ve her türlü soruya ayrıntılı, tartısmalara dönüsen cevaplar veriyor.. Beslenme konusunda ondan cok sey ögrendim ben de sagolsun.Halen sabahları aynı kahvaltı düzeniyle-ihlamuru lıkır lıkır iciyor kızım hala- , sebze ve eti 6.aydan itibaren sadece catalla ezerek yeme alıskanlığı edindik, pütürlü mütürlü farketmiyor, tabiki bunları ona borçluyum..ama 9.aydan sonra pirinc unu, tarhana, vs.de verdim, hic de kısıtlamadım,10.ayda bebegimi sütten kesmem gerekti,cünkü ikinci bebegime hamileydim, bunun bircok tıbbi nedeni var.Yoksa ben de hic istemezdim. Ama kendisi kesmemi dogru bulmadı,tartıstık vs.Cocukları sevmediği de dogru, muayenelerinde hep anneleri azarlar durur, öyle tutulur mu, öyle denir mi gibi. Sürekli bir müdahale, bazı anneler ki bunlar takıntılı olanlar daha cok, kendisinden haz alıyorlar ama ben pek değil.Cocukları seven bir doktor daha önemli bir kriter dediğin gibi.Gülsemin Hanım yeni dogdudunda ilk kontrollerini yapmıstı Defnemin, alerji konusunda özellikle cok iyi bir doktor, cok da sevecen, doktorunuzda değişiklik yapmanız cok iyi olmus..
AyçA says:
14 Ekim 2008 at 11:08Evet muayne ederken çok kaba gerçekten.. Erinin ilk doktoru Gülsemin hanım ancak arada ben Hülya hanımı denemek istedim o kadar çok duydum ki.. ama Gülsemin hanım iki bacağına iğne yaptığı zaman bile ağlamayan oğlum Hülya hanımın muayene odasına girdiği an ağlamaya başladı..
hamileyken emzirmeyi kesmemek bana çok anlamlı gelmedi bildiğim kadarıyla vücud yeni bebek için ayarlıyor artık kendini..
bende arada pirinç unu verdim tarhanayı da bal gibi yiyor arada ama dediğin gibi bende hiç ezmeden yedirdim, herşeyi yedi ve şimdi de artık kendisi yiyor yemeğini hemde yeterli miktarda sadece sulu yemekleri daha tam yiyemiyor.. bunu da Hülya hanıma gitmiş olmaya borçluyum 🙂
Dediğim gibi çok uç noktada bir doktor bence kendisi ve tahammül edilebilir ve kendi insiyatifini kullabilirse anne bence iyi de bir doktor.. ama ben gülsemin hanımın güler yüzünü kendisine değişemeyeceğim.. 🙂
fulden says:
5 Kasım 2012 at 08:18simdi okudukca dedim ki, allah razi olsun, iyi ki doktorlugu birakmis.
Ayça Oğuş says:
5 Kasım 2012 at 13:41bense çok üzgünüm .. büyük bir kayıp oldu