Henüz yorum yapılmamış

HOŞÇA KAL

2016’nın Kasım ayı.
Evi kapattığımız, okulu 1 sene dondurduğumuz, İstanbul’dan ayrılma kararı aldığımız o yıl.

Permakamp’ta kestane ağacı altındaki yoga platformunda oturup o çok sevdiğim kitabı bitirdiğimi hatırlatan bu fotoğraflara bakarken, yol boyu kaç kere “tamam hadi buradan devam edelim, bakalım nereye çıkacak” dedik onu düşünüyorum bu sabah.
Çıkmaz olma ihtimali olan yollara girmenin cesareti korkutucu.

8 sene geçmiş ve bir göz kırpma süresi kadar hissi.

Permakamp Beykoz yerleşkesine hoşça kal dediğimiz bu Kasım ayında içimiz yere dökülen ve aşktan yanan sonbahar yaprakları gibi.
Çünkü girdiğimiz sokak çıkmaz mı yoksa bir yere çıkar mı girmeden bilemediğimiz bir yol hayat.
İstanbul’da evin kapısını kapatırken deli gibi korkuyordum.
Hoşçakal çoğu zaman kocaman bir merhaba, yolda öğrendim.

Ve
“Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklara esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler”
diyen Neruda’ya selam olsun.
.
Bir #tbt gününde zihnimden ve kalbimden dökülenler.
O zaman ise bunları alıntılamışım bu fotoğrafların altına

⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛
Ve delilik beni özgürleştirdi.
⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛
İnsanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca.
⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛ ⛛
“Çünkü toprak kokusu yaşadığını duyuruyordu ona.”
— Veronika Ölmek İstiyor

Paylaş :=)

Yorum bırak