yazacağım..
yine bir ikea günü, öğlen yemek sonrası şu ortadaki oyun alanında biraz direksiyon çevirmece..arada seviyorum gidip gezmeyi hiç birşey almasam da. Yoğun geçen bir aralık ayından sonra boş kalmış, soğuk bir pazar günü için fena fikir değil 🙂 özellikle mutfak eşyalarını gezmeyi seviyorum arkadaş! kendimi tutmasam alacağım bir sürü şey ama ne gerek var! üstelik çok da kaliteli değiller bile! :)) hatta ve hatta evde koyacak yerim de yok..
Konu bu değil elbet. Şu oyun alanı! Her seferinde kalbim sıkışıyor ve artık Alpay” tek kelime bile etme sakın” diyerek oraya geliyor benimle. Kalbimi sıkıştıran şey oyun oynayan çocuklar değil elbet ama onlar oyun oynarken ellerinde çatal, çatalın ucunda köfte, oyun alanının etrafında hatta içinde o köfteyi çocuğun ağzına sokmaya çalışan anneler! Hatta dolaşmaya üşendikleri için bir uçtan bir uca çocuğun adını BAĞIRMAK suretiyle belki 10 defa söyleyen ve artık kulakları bu sese alışmış ve oralı olmayan çocuklar. Daha da ilginci elini havada tutan, ucunda köfteli çatalı da tabiii bir yandan yanındakiyle konuşup bir yandan artık refleks haline getirdiği çocuğun adını bağırma işlemi ile o köfteyi yedirme çabası! Ne çocuk anneyi duyuyor ne o köfte yeniliyor olan benim sinirlerime oluyor.Kimseyi yargılamıyorum, haddime değil zaman içerisinde bu davranış modeli doğal akışa tekabül ediyor ve refleks oluyor anladığım kadarıyla ama benim gördüğüm biz Türk annelerinin çocukların aç kalması ile ilgili ciddi bir problemi var (bir de üşümesi ile ilgili ama bu ayrı bir konu). Burada şimdi Türk olmak ya da olmamak ile ilgili yorumları duyar gibiyim ama dikkat edin: hiç bir Türk olmayan anneyi göremezsiniz çocuğunun peşinde gezerken. Zaten yapılan araştırmalarda bir Türkler bir de Çinliler bu davranış modeline sahipmiş, katıldığım bir seminerde öğrenmiştim bu bilgiyi de..
Yahu bırakın çocukları! YEMESİNLER! ÖLMEZLER! oyun oynayan çocuğun ağzına yemek tıkılır mı? Önce yemeğini yesin sonra oynasın ya da önce oynasın bitince yemeğini yesin. Bu kadar basit bir denklem! Hiç mi yemiyor AÇ KALSIN!!! acıkınca bakın nasıl da yiyecek !
Bu tabii sadece ikeada değil dışarıda yemek yediğim heryerde dişlerimi sıkmamı sağlayan bir manzara.
Ha diyeceksiniz senin çocuğun ? yiyemez efenim: oyun oynarken yiyemez. Yemeğini sofrada yer. Ha yer yemez bu onun sorunu! Yemezse aç kalır yerse doyar. Yemezse aç aç oynar yerse karnı tok oynar. Bu kural ara öğünler için geçerli değil bizde. Bazen odasındaki masasında çay saati yapıyoruz elbet 🙂
Ben yedirmek için bir şey yapmıyor muyum ? Hayır! Yerse ödülü doymaktır yemezse cezası aç kalmak. Bunu böyle sertçe yazdığıma da bakmayın. Geçen hafta balık ve makarna vardı. Balık yemek istemedi. Benim de tuttu işte aldım bir parça balığı makarnanın altına saklamak suretiyle ağzına kakaladım! Çiğnedi ve döndü bana
“annee bu yaptığın hiç hoş değil biliyor musun? “
dedi
Evet haklı bu yaptığımız hiç hoş değil! Bazen canımız yemek istemeyebilir, bazen canımız yemeği seçmek isteyebilir, bazen canımı oyun oynamak isteyebilir.. bazen bazen bazen.. biz insansak bu haklarımız varsa onlar da insan!
Düşünün mesela sizin canınız spor yapmak istiyor ve biri peşinizde çatalla” aa yok yok sen doymadın bilmiyorsun” diyerek yemek yedirmeye çalışıyor!
Eğer böyle bir durumdaysanız okuyabileceğiniz ve yüreğinize sular serpen en önemli kitap ÇOCUĞUM YEMEK YEMİYOR olacaktır. Yukarıda bahsettiğim durum için de açıklamaları mevcut, özellikle yemek saatinde yapılmaması gerekenler bölümü yadığım konuyu net bir şekilde açıklıyor.
Bu konuya ilk kafayı takışım değil elbet.. burada da bazı öneriler toplamışım.
Daha ek gıdalara geçişte yemek yemeyi bir zorunluluk haline getirdiğimizde yukarıdaki senaryoların ileriki yaşlarda oluşması gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Aynı tuvalet iletişimi gibi bir de yemek iletişi olmalı. Bu çok doğal bir süreç.. yaşamak için yememiz gerek ve bunu olay haline döüştürdüğümüzde sıkıntılar baş gösteriyor. Doğal bir süreçi yaşamımızın içinde var olan, rutin saatlerde rutin şekilde yapılan bir eylem.. keyif alarak yapılmalı ve kabusa dönüştürülmemeli bence.. Carlos Gonzalesin dediği gibi
Israr etmeyin.. birlikte eğlenin !
Comments(13)
Deli Anne says:
25 Ocak 2011 at 12:35Ayça’m aynı senin gibi düşünüyorum ve öyle olmasını istiyorum /dum. Ancak öyle çocuklar oluyor ki ol-mu-yor! Selim için 10 çocuk bakmış kadar oldun derdi etraftakiler, dillere destan bir yememe huyu vardı. Doktor en son sporcular için falan verilen toz karışımlardan vermişti. Anlattıklarını dinlediğim zaman o tiksinç manzara gözümün önüne geldi lakin ben de yaptım Ayça’m:(
Şimdi Selim’e karışmıyorum, en azından dışardayken.. peşinden koşmuyorum ama tehdit ediyorum:)
Çocuk anlayamayacağı bir yaşta ise 1,5-2 aç kalsın denemesi yapamıyorsunuz. Napıyor biliyor musun suyla karnını doyuruyor. Bunu bana sadece kendi doktorumuz değil Moskova’daki doktor da dedi. Bu yaştaki çocuğa yemezsen yeme diyeemzsiniz dedi. Ben her öğünde adrenalin salgıladığımı bilirim, kalbim küt kt atardı acaba bu kez yiyecek mi diye..
Şimdi Kerim de epeyce savruk davranıyorum. Daha iyi yiyor mu, kısmen ama kısmen de Selim’den çok daha zor yemesi..
Ayça Oğuş says:
25 Ocak 2011 at 15:29Bence sorun zaten biz annelerde 🙂 yüreğimizin küt küt atmasını onlar o kadar iyi anlıyor ki .. rahat olunca onlar da rahat oluyor.. anne küt kütlenince bence kendini güvende hissetmiyor herhangi birşeyde sadece yemek değil ve güvensizlik korkuyu getiriyor: ben bunu yaparsam bir şey olacak endişesini taşıyor..
benim demem şu ki : neden böyle yapıyorsunuz değil de neden rahat olmuyorsunuz.. bak ikincide sen de fark etmişsin 🙂 savruk değil de rahat davranmak sallamadan davranmak ya da deyim yerindeyse.. bence işe yarıyor.. benim umurum olmadı yemek yemediğinde inan .. hala da değil.. acıkınca yer haa bu demek değil ki her istediğinde yer: bir sonraki öğününü bekler öyle yer ama idare etsin diye küçük bir şey veririrm ara öğün bakımından.. biraz almanlık var bende galiba ..:) yüreğim kaldırıyor.. 🙂 hoytt! 😀
Ayça Oğuş says:
25 Ocak 2011 at 16:36tıpkı benim yuva da yaşadığım gibi hatta.. benim endişelerim Onu huzursuz ediyor ve böylece sorun çıkıyor sorun çıkınca kendimi başarısız hissediyorum ve neden diye çocuğa yükleniyorum! (kafamda yani) ama aslında kendimi tedavi ettiğimde ortalık süt liman oluyor ( olacak henüz ben tamtedavi olmuş durumda değilim ama daha iyiyim ve Erin de daha iyi )
Didem says:
26 Ocak 2011 at 11:44Ayça aynı taktiği bende uyguladım. Hatta oğlum eve gelen tüm arkadaşlarına bizim evde yemek sevmek zorunda değilsin ama yemek zorundasın, Aç kalırsın derdi. Evet bende aç aç uyuttuğumu çok bilirim.
Aynı taktiği annemde uygulardı. Bende pek tutmazdı.Çünkü çok inatçıydım. Zavallı annem her yolu denedi. önce yemek bitmeden kalkmak yok dedi. Çaktırmadan tüm yemeği elimle alıp biriktirdim tuvalete atıp sifon çektim. İlgilenmedi yeme o zaman açsın dedi. Günlerce aç aç takıldım sonunda serum bağlandı.
Burada kesinlikle anneler peşinden koşsunu savunmuyorum ama kendimden biliyorum.Çocuğun yatakta ağlayıp bir yandan serum alırken o kadar da tutarlı olamuyorsun.
Şimdi o günlerce kendimi aç bırakmamın cezasını çekiyorum hipoglisemi oldum. İstesemde aç kalamıyorum 🙂
Ayça Oğuş says:
26 Ocak 2011 at 11:55Didem bence anlattığın gibi bir durumda başka birşey olmalı çocukta.. yemek yememek olarak sonuç veren .. gözlemlemek gerek elbette..peşinden koşarak yemek yedirmek ile bu anlattığın arasında fark olduğunu düşünüyorum .. aç uyutmak değil savunduğum ki aç uyumak vücut için en sağlıklısı .. yatmadan 2-3 saat önce yemek yemeği bitirmek gerekli ki vücut uyurken gerçekten dinlensin. biz de en büyük hatalardan biri yatmadan bir şeyler yemek .. yatmadan 2 saat önce yenem bir yoğurt ya da içiliyorsa bir bardak süt.. sen de bilirsin hipoglisemiden dolayı .. akşam yemeğini yemediyse bir sonraki öğünü var elbet çocuğun . .ama sürekli yemekle ilgili bir problem varsa bence aile önce kendini sonra çocuğu gözlemlemeli..savunduğum şey bu ..
songül says:
27 Ocak 2011 at 09:12ohhh, içime su serptin. millet manyak gibi oynayan çocuğun peşinde elinde tabakla, çocuk bi an boş bulunup gulerken o yemek ağza tıkılıyor… kusacağım bu görüntüde.
ne düşmanca bi hareket, ne sevmesi. çocuğunu seven bunu yapmaz. ama yazık, yemiyor midesi küçülüyor doktor öyle dedi diyenlere bişi demiyorum. banane ya. millet kendine eziyet ediyor. o çocukla doğru dürüst iletişim kurmak yerine bu yöntemi seçen ömür boyu da çekecek. hiç bir zaman o çocuğu anlama yeteneğini geliştirmediği için özellikle ergenlik döneminde çekecekler…
herkes kendine yapıyor.
gulcan says:
28 Ocak 2011 at 06:51hımm evet sızınle aynı gun aynı saatte bızde ordaydık yan masada..valla bız degıldık oyle yemek yedıren aynen katılıyorum yazdıklarınıza ve evet sadece turklere mahsus bu durum..
Seren van de Weerd says:
30 Ocak 2011 at 10:22Yazdigin yaziya katiliyorum Ayca’cigim. Daha onceki yazilarindan birinde de yorumumda yazmistim. Cocugun pesinden kosup yedirme, yazik ki Turk halkinda cok gorulen bir davranis. Hollanda’da boyle yiyen bir cocuga hic rastlamadim diyebilirim. Herkes masada oturup yemegini yiyor. Biz de Boris’i boyle alistirdik. Bir de bizde yapilan bir hata (benim gorusum) yemekte televizyonu acmak, cocuk tv’ye dalinca, agzina yemek tikmak. Diyeceksin “Senin hatan yok mu?” , var tabi ki, benim oglum da kitap okumayi cok sevdigi icin, yemekte kitap okumak istiyor. Biraz kisitlamaya calisiyoruz, ama yine de okuyor kitabini…Cok nadir kitapsiz yemek yedigimiz.
Bizde de yemedi mi, bir sonraki ogunde yer mantigi var. Senin yaptigin gibi, az bir ara ogun veriyoruz. O da yasi daha kucuk oldugu icin.
neslihan says:
1 Şubat 2011 at 21:04Merhaba,
Kızımın iştah sorunları ek gıdalardan sonra başladı. İştahsızlığı dillere destandı, kilosu hep alt sınırlarda gitti. Ama ben tüm sıkıntılara rağmen taviz vermedim ne mama sandalyesinden ne de mutfakta yedirmekten, TV ye de asla yönelmedim. Nerdeyse 2 yıl olacak hala aynı iştahsızlık devam ediyor, ancak ne zaman kendimi rahatlatmaya karar verdim ve konuyu takmamaya başladım, iştahı belli bir düzene girdi:) Birgün, çok erken ve düzgün konuştuğundan “anne kendim yemek istiyorum” dedi, o günden sonra az da olsa, çok da olsa (aç ise) bir şeyler yedi, elbette sadece kendi kendine. Dökme saçma konusuna girmiyorum:) Diyeceğim o ki, anneler olarak şu yeme konusunda rahat olmamız gerekiyor ve elbette empati yapmamız gerekiyor, benim de ağzıma zorla yemek sokulsa itiraz ederim bu sebeple peşinden koşmaya hayır…
Ayça Oğuş says:
1 Şubat 2011 at 21:12NEslihan ağzına sağlık !.. Hep bana senin çocuğun yiyor da ondan konuşuyorsun diyorlar ya.. bu güzel bir cevap oldu .. benim çocuğumda iştahsız olsaydı aynı şekilde davranırdım.. Erin midesi delik gib! korkuyorum ileride kilolu olacak elimden geldiğince az vermeye özen gösteriyorum ancak bazen öyle oluyor ki ağzına lokma koyması na-mümkün! aç değil çünkü.. ama hep böyle olsa yine de aynen senin gibi taviz vermezdim diye düşünüyorum ..belki de az yiyen bir insan olacak ( ah bende öyleolabilseydim küçükken şimdi bu sıkıntıların hiç birni çekmezdim! )
minik ruhlar bedenlerini daha iyi tanıyorlar..
tebrik ederim 🙂
Asli says:
8 Şubat 2012 at 18:20Sevgili ayca, bizim de yemek yemek ile pek problemimiz yok. Gerci ben ideal yemek yedirme durumlarini uygulayamiyorum bazen. Hep beraber masada yemek gibi. 2 yasini 3 ay gecti eger kendisi kasiklamiyorsa yemegini sarki , turku ya da ilgisini cekecek bir hikaye ile hooop ativeriyorum agzina:) ancak yaman’ in inadi tuttugunda yemek istemiyorsa hemen birakiyorum. Bu zamana kadar asla trajik sahneler yasamadik bu yuzden. Benim sorum su olacak; eger erin’in ac oldugunu biliyorsan ve erim o anda onundeki yemegi yemiyorsa ona alternatif, her zaman sevdigi baska bi yemegi veriyor musun? Zira bizim artik evdeki menumuz yaman neyi seviyosa o oldu seklinde sekillenmeye basladi. Elbette farkli yemekler yapiyorum ve yemesi icin sunuyorum ancak istemez ise sevdigi bir sey mutlaka oluyor ve onu yiyor. Sevdigi seyler de kofte, makarna, tavuk gogsu, pilav, bazen corba, pizza( genelde ev yapimi) sarimsakli yogurt:) sulu yemekler sebzeler pek ilgisini cekmiyor maalesef…usenmeden yapiyorum, yemeyince uzuluyorum dolayisiyla mutlaka yiyebilecegi seyler de yapiyorum. Sence dogru mu?
Ayça Oğuş says:
8 Şubat 2012 at 18:26🙂 doğru ya da yanlış diyemem elbetteki 🙂 haddime değil .. herkesin kendi doğrusu ama Erin evde ne yemek varsa onu yer.. beğenmiyorsa ayrıca yemek yapmadım özel durumlar hariç hastalık gibi .. o zaman da evde onun yiyebileceği yemek pişiyor zaten .. eğer beğenmezse sofradan kalkabilir ki beğenmezse kalkıyor artık 🙂 eskiden yerdi 😛 kalkarsa aç kalıyor ama ara öğün saati gibi bir şey var biraz meyva gibi . o kadar despot değilim:)
Asli says:
8 Şubat 2012 at 21:54Tesekkur ederim yanitin icin:) daha cok ceside alisabilmesi icin sanirim alternatif olarak sevdigi yemekleri ekstradan yapmayi birakmaliyim:) neyse kendisi bugun de yirtti gerci corba kofte makarna var:)