Ayça’yla doğumgünü kutlamama sebeplerimizi aşağı yukarı bizi tanıyanlar tahmin ederler. Fakat bu sebepler gerçekten ve içten, ordöv tabağı tadında olmayan birşeyler yapıldığında geçerli değillerdir.
Kartepe yürüyüşü planımızı çok öncelerden yapmıştık. Aksiliklerden 2 kez ertelendi ve 4 ocak tarihine kilitlendi. Böyle olunca faaliyetin içinde Ayça’nın doğum gününü kutlayabileceğimiz aklıma geldi ve hemen çalışmaları organize ettik.
Sabahın 5:00 inde kalkan ama uyku isteyen bedenler 6:00 da haydarpaşa’da buluştu. Planımız doğanın içinde tam karların ortasında birden pastayı çıkarmaktı. Gerekli tüm aksesuarlar çantaların içine özenle saklandı.
Bizim Kartepe de gittiğimiz yer Kartepe’deki otel değil. Otele gelmeden 4 km önce belli belirsiz ana yoldan ayrılan Derbent’e inen ormanın içindeki toprak yoldur. Mevsimine göre, kar durumuna göre 30cm ile 2m arası kar olan bir yol. Bu sefer yer yer 60-70 cm kar vardı. Yürüyüşe başladıktan sonra ilk 30 dk dan sonra artık karda yürümenin zorluklarını bedenlerin anlamaya başladığı bir etkinlikti.
Fakat Ayça hasta olduğundan gelemeyeceği sabah belli oldu..Ayça gelemeyince planımızı bozmamızın ona rahatsızlık vereceğini düşünerek, onsuz bile olsa gitmeye karar verdik. Atladık trene ve ilk iş pastayı çıkarıp süslemelerini yaparak kutlamak oldu. Pastadan herkesin haberi olduğundan geçiktirmek istemedik ve trende sabah vekaleten pastayı üfledim. Ayçanın payını da ayırdık tabii.
Geri kalanı mideye indirdikten sonra konduktöre Maşukiyede ineceğimizi söyledik. 2 durak sonra olduğunu söyledi. Biz iki durak sonra indik. Ama Maşukiyeden 4 km uzaktadaki durakta. Maşukiyede istasyon yokmuş. Kendisini burdan saygı ile anıyoruz.
Tren rayları üzerinde 1,5 saatlik yürüyüşten sonra Maşukiyeye vardık. Bir kahvede çaydan sonra araç kiralayarak yukarı çıktık.
Kartepe yolu derbent kesişmesinde indik araçtan. Ve kendimizi karlar içine attık. Akşam saat 16:30 yorgun bedenlerle Derbentte sıcak çorba başındaydık.
Hayatımın en değerli insanlarından biri için, sevgilim için elimden geldiğinde bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Özel bir insan olduğunu düşünüyorum. Bunu da yaşamaya çalışıyorum. Aksilikler için özür diliyorum. Hep en iyisini yapmaya
çalışıyorum. Hep en iyi kararı almaya çalışıyorum. Kimi zaman dışarıdan öyle gözükmesede.
Hayallerin hayallerimdir.
pi’me
Comments(2)
AyçA says:
9 Ocak 2009 at 19:09Şimdi sen bir yazı yazınca benim yorum yazmam komik geliyor sanki yüzyüze konuşmuyormuşuz gibi..
aksilikler oldu
en çok ben gitmek istiyordum buraya
en çok ben gidelim diye tutturup da her seferinde bazılarının katılmaması sonucu ciddi üzülüp sonrada katılmasını arzu ettiğim birçoğunun katıldığı bir faaliyette gerçekten elimde olmayan acil çıkan bir sorun yüzünden orada bulunanmamktan duyduğum derin üzüntüyü biraz yanlış yollarla anlattım galiba
derin üzüldüm..hemde çok derin..
buna hepiniz inanmalısınız..
hayal ettiğin güzel süprizi bozduğum için özür dilerim
her zaman kendine göre özel şeyler bulmakta sen çok başarılısın bunları bozmakta da ben ..
yine de hepsi için teşekkür ederim
hepinize başta pi’me..
bu fotoğrafların içinde olmamak sanki bir daha hiç olamayacakmışım hissiyatımı pekiştirdi.. ama öyle değil gerçek..
kar kokusunu özledim
karın içinde uyanmayı.. üşümeyi.. senin yaptığın sıcak tarhanayı beni ısıtmak için..
pasta güzeldi.. 2 saat kestane ayıklayan ellerinize sağlık.. sırtınızda taşıyan gücünüze sağlık..
ve iki gün sonra hala bana süpriz yapma çabalarınıza sağlık..
çiçeklere..ikinci pastaya..mozaik fotoğraflara.. kaan’ın sil mesajına 😀
hepinizi seviyorum.. beni huysuz bulsanız da..:D
biliyorum ki siz de beni seviyorsunuz 😛
ay yaşayın var olun birazdan ağlayacağım bunları yazarken..
yeter
gittim
Blogcu Dayı says:
12 Ocak 2009 at 15:23Ayça sen ağlamadın ama benim gözlerim doldu valla. Biraz daha yazmaya devam etseydin hüngür şakır ağlayacaktım… Tam zamanında bitirmişsin yazıyı.