Assos..”pi” tarihçesinin önemli merkezlerinden biri olan bu suyu, havası hareketli, ruhu dingin antik, romantik köşeden bahsetmemiş olmam buraya en son Erin’in bizimle olduğunu bilmediğimiz bir tarihe denk gelmiş olmasındandır. 5 sene önce zeytin ağaçlarına kurduğumuz hamakta canım sadece kavun ve yoğurt yemek isterken aslında Erin’e buranın bol oksijenini soluyormuşum. Erin fiziksel olarak aramıza katıldıktan sonra da hiç gelmedik buraya.
Kalabilecek bir çok yer var burada. Behramkale’nin altında kalan antik liman harici Kadırga Koyu ve ondan öncesi Küçükkuyu da var ama biz yıllardır limanda kalırız. Sahili taştır denizi de ancak demir gibi, berrak, mavi aynı zamanda bol tuzludur denizi:) Limanda her tarz uygun konaklama var ama biz her zaman kamp yaşamını sevdiğimiz için kamp atarak kalmışızdır. İlk yıllarda limana çok yakın bir yerde atıyorduk kampımızı ancak bir gün yürüyüş sırasında yolun sonunda bambaşka bir yer keşfettik tabii yıllar önce diyeceğim :S Öz camping adı. Salaş hatta yer yer pis bile diyebiliriz! Bu yazıyı okuyan bir çok kişinin kalmayı tercih etmeyeceği bir yer olduğunu düşünüyorum yani bir öneri niteliği taşımıyor bu yazdıklarım ya da çocukla kalınabileceğini düşünmüyorum. (Bir öneri yapmak gerekirse dışarıdan gördüğümüz kadarıyla Taş Ev Pansiyon var). Biz çadırda kaldığımız ve kendi yemek işimizi kendi mutfağımızda halletiğimiz için geriye sadece dingin bir havayı solumak kalıyor ama Erin’in ısrarları sonucunda iki sabah kahvaltısını burada yaptık çünkü oturma alanı gerçekten çok keyifli;) Bahçesinde horozu tavuğu, kedisi, köpeği eksik olmayan, zeytin ağaçlarının olduğu bu kamp alanında sessizliği dinlemek en büyük keyif. Akşamın zifiri karanlığında Lesbos yani Midilli adasından görülen iki avuç ışığa samanyolunu takiben dalıp gitmek, Rum radyosundan çıkan cızırtılı bir müzik eşliğinde uzosunu tahta masasına vurarak bu antik şehre doğru baktığını düşündüğün bilmediğin birine göz kırpmak belki de.. hamakta uzanıp, yolun sonu olmasından dolayı araba, insan geçmediği için sadece rüzgarın ve dalgaların sesi ile kitap okuyabilmek, dalmak belki de arada..zeytinyağı, kekik, balık, şarap .. aşk….Aristo ve Platonun burada boşuna vakit geçirmedikleri kesin.. ve insan burada filozof olur.. olamaz mı? Akşam gün batarken ya da sabahın erken saatlerinde denize dalmış gidiyorsa aklınız faturayı Aristoya kesebilirsiniz.. keza her sene temmuz ayında (sanırım) “Assos ‘ta Felsefe ‘ etkinliği kapsamında yurt dışı ve yurt içindeki üniversitelerden öğretim üyeleri , üniversite öğrencileri ve felsefe meraklılarını ağırlıyor bu liman..
Ancak üzücü tabii tarihi bu kadar önemli olmasına rağmen kimsenin buna aldırmadığı, korumadığı bir yer burası. Akşam güneş batışının en güzel göründüğü yer kale saat 19:00 da kapanıyor!! Güneş 20:30 da batıyor şu günlerde 🙂 Taşlar öylesine üst üste duruyor ve korunma adına bence sadece tel örgü var. Düşündük de bu ören yerleri taş taş duracağına yaşatılsa? O zamanlara ait mizansenler ile orijinaline uygun yapılansa ? ya da bunun gibi öneriler..
Limanın girişindeki restoranlarda yemek yiyerek çok güzel paralar ödeyebilirsiniz ancak zaten yemek için başka şansınız yok. Limanı takiben yol üzerindeki yerlerde de balık yiyebilirsiniz biraz daha makul. Son yıllarda damla sakızlı türk kahvesi moda olmuş bir de damla sakızlı dondurma.. yıllar önce bunların hiç biri yoktu 🙂
Yine de tahtadan yapılmış iskeleler, dar virajlı bir yol, bir iki otel haricinde bungalov, çadır turizmin ağırlıklı olduğu bu bölgede fiyatlarda aslında galiba biraz yüksek olunca aile için uygun bir tatil alanı olmuyor ki Erin buradaki tek çocuk!
Buna rağmen sıkılmıyor (uz). 5 yıldır buraya gelme isteğimin olmama sebeplerini sıraladım yukarıda ve gerçekten de bu seneden önce gelsek çok sıkıntılı olurmuş ama şimdi öyle değil. Ben bu yazıyı yazarken Erin tahta kılıcı ile etrafta dolanıyor, herkesle oynuyor, denize giriyor, şnorkel bile kullanmayı öğrendi ancak buranın denizinin dibi görülesi. Renk renk balıklar sahilin dibinde bile, deniz kestaneleri, kocaman taşlar.
Bugün buradan ayrılıyoruz.. ciğerlerimiz bol oksijen, hafızamız tatlı esintiler ile dolu.. istikamet Adatepe Kaz Dağları Dedetepe Çiftliği Çocuk Sanat Kampı.. heyecanla önümüzdeki 5 günü yaşamayı bekliyorum.
Comments(3)
elifazizoglu says:
22 Ağustos 2011 at 02:02Pek güzel …çok güzel bir yermiş!!!!
Berceste says:
31 Ağustos 2011 at 22:59Bizim 1 ay once gectigimiz yerlerden geciyorsunuz 🙂 Ayazmaya, Bayramic Yenikoy’e ugramayi unutmayin. Biz Dedetepe’yi cok sevdik. Oradaki bocuklere bizim bocukten selam soyleyin 🙂
Sütüme Sarelleme Karışma!!! says:
4 Eylül 2011 at 19:17ben de 7 sene ara ile ziyaret ettim ayça, behramkale erimiş gitmiş bence… korunmamış hiç! pazar yerleri artmış, dükkanlar sıralanmış ama eserler eksik geldi gözüme nedense. Ama o deniz, insanın aklı başından gidiyor girdikçe, yüzerken balıklar yanından geçince. Ne zaman kalıyor orada, ne dert… Hayatın durduğu bir yer assos bence.