Eskisi gibi sık yazı yazamıyorum. Öncelikle merak edip mesaj atan sevgili dostlarıma teşekkür ediyorum: evet iyiyiz :=)
İlk günler haftada 2 diye başlayan iş hayatı dört güne çıkınca değil siteye yazı yazmak notlarımı bile düzenli tutamaz hale geldim Bundan şikayetçi değilim, müthiş bir hayat dinamiği oldu bana ancak evde oturmak ritmimi oldukça düşürmüş. Bu evde oturmak basitti anlamına gelmemeli sadece evdeyken insan tek bir konuya konsantre oluyor : Ev ve çocuk bakımı/eğitimi ancak iş hayatı buna dahil olunca ve de alışık olmayınca bir bocalama dönemi başlıyor. Evdeyken sadece ev yönetimi varken kafada bir de işlerin yönetimi ekleniyor ve hız artıyor. Hala bırakıp buraları gitmekten yanayım, bir gün bunu becereceğiz inanıyorum da ama burada kaldığımız sürece birşeyler yapmak gerekiyor; yapmaya çalışıyorum. Sadece her çalışan anne gibi Erin’ yeterli vakit ayıramadığım endişesine kapılmaya başladım. Bir yandan haftada dört günü bensiz geçirmesini onaylıyorum bir yandan ruhum yanında kalıyor. Beraber geçirdiğimiz diğer üç günde ise eskisi gibi performans gösteremediğimi düşünüp üzülüyorum. Aşılacak biliyorum. 2 yaşın bitmesine yaklaşırken Erin’de de değişiklikler söz konusu. Artık ben ya da babası ya da evde olmak kendisine yetmiyor, oyunlar bulmak zorlaşıyor belki de Erin artık bir yuvaya gitme ihtiyacı talep ediyor. Bir yuvaya göndermekten yana değilim en azından araştırmalarım sonucu gönderebileceğim bir yuva henüz bulamadım: mükemmeliyetçilik mi ?? hayır sadece işini iyi yapan evime yakın bir yer yok. Bu benim bir oyun okulu açmam için sinyaller veriyor..neden olmasın ??:=)
Bütün bu karmaşanın içerisinde yani kafa karmaşasının ve alışma döneminin ufak ufak iş yapmaya başlamak, kendime ait üretimlerimin olması bir özgüven patlamasına sebep oluyor ve hayat dinamiklerimi güçlendiriyor. En güzeli ve en ellerimi titreten özgüven patlamam ise işimle ilgili attığım en yeni adım olan bir yatırım oldu. Bu yatırımla en kısa sürede ellerim harici kalbimi titreten projeler de yapacağım biliyorum.İstediğin şeyleri liste yapmak, biryerlere fotoğraflarını koymak en önemlisi kalpten istemek başlamak için bir adım oluyormuş. Doğum günümde yaptığım listeden bir maddeyi gerçekleştirmiş olmanın verdiği güç diğerlerini de yapabileceğim konusunda ışıklar saçıyor bu aralar.
Hangisi mi ??
İşte bu :=)
Bu kadar lezzettli bir kahve uzun zamandır içmemiştim..
Ve işte yeni makinanın mahsulleri..
Benim kendi kendime büyümeye çalışmam gibi oğlum da artık iyice büyüdü. Cümleler kuruyor hem de uzun uzun neredeyse sohbet ediyoruz. Kendine özgü bir sözlüğü bile var ve ben bunları not almayı unutuyorum bundan sonra bir kenara yazacağım. En sevdiğim bu aralar bir yerlerden ses geldiği zaman “aa noluyo yaaa” demesi.. ama çok komik söylüyor bunu.. İngilizce şarkıları görüntüleri ile dinleye dinleye ingilizce öğrendi. Dün akşam sokakta bir köpeği severken “dog” dedi köpeğin sahibi bizi yabancı sandı ve Erin’ ingilizce birşeyler söyledi Erin ” ı-ıhh” dedi yani hayır Türkçe konuş kardeşim demek istedi :=) videoya çekmem lazım bunları çünkü twinkle twinkle little star diye şarkı söylüyor: ezberlemiş hepsini..Yeni dönem çocuklara yaklaşmak sanki mümkün değil, öğrenme hızları beni aşıyor gibi. Artık onu yapıyor bu söylüyor diye not almak istemediğim halde unutmak istemediğim için not almam gerekiyor çünkü insan gerçekten UNUTUYOR!!..
Unutmak istemediğim kelimeleri:
Kelebek = KEBELEK ( dön dön kebelekkk diye söylüyor şarkıyı :D)
Dinazor= DİNAROZ
Araba= ABARA
Abra Cadabra= Abakabara
İki tane = İki nane
Kumanda= Tumanda
Televizyon: Çöavizyon
Süpürge : Sükürbe
Kanovoz : Kavanoz
S’leri T’leri ve K’leri henüz söyleyemiyor .. Sema yerine ” Nema” diyor ancak Su yerine hala PA diyor ve köpük/oyun hamuru hala ÖNÜN.
İşte yazmadığım için aklıma gelmiyor: not tutulaaaa!! video kayıt yapıla!!
Yorumlar (23)
kiraz :
19 Ocak 2009 | 23:03yeni makinen hayırlı olsun Ayça’cım 🙂
bayıldımmm bayıldımmm oyun okulu açma fikrine 🙂 bize yetişir umarim 🙂
Sevgiler.
Sermin :
19 Ocak 2009 | 23:08Fotoğraflar süper çıkmış Ayça. ellerine sağlık. Güle güle kullan cicini. Mahsuru yoksa marka ve modelini yazabilir misin?
Dil gelişimş yönünden en şirin dönemleri bu dönemler. Tadını çıkar. sevgiler. öptük Erin’i.
ilkay :
20 Ocak 2009 | 00:27Evet dinamiklerini almış gidiyorsun, yazından enerjini hissedebiliyorum. Yolun açık olsun arkadaşım. Bizim bu ufaklıklar dillenince tadından yenmez oldular…:)
Nalan :
20 Ocak 2009 | 00:50Merhaba Ayça,
Hayırlı işlere vesile olsun diyelim, fotoğraflar harika,
ERİN’in çok güzel pozlarını yakalamışsın. Maşallah!!
Çalıştığın, birşeyler üretmeye çabaladığın için suçluluk duyma sakın, zamanla herşey yerine oturacak. Sadece abartma, mümkünse Erin eğer yuva yada okula giderse o gelmeden evde olup ona kapıyı açman bile yeterli. Tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim çocuklar eve geldiklerinde günü paylaşmak istiyorlar bu
zaman da zaten kısa bir süre inan çabuk büyüyorlar.
Kendin için birşeyler yapmaksa sana huzur verecektir.
Erin’in Repertuarını bizde dinleyebilirmiyiz? Oğlanlar ne kadar erken konuştuysa, kızım o kadar geç konuştu hoş şimdi susturmak mümkün değilde. Zamanında K’ları söyleyemiyordu mesela kapıyı kapat diyecek “tapıyı tapat” diyordu.
Kolay gelsin herşey gönlünce olsun.
Acalya :
20 Ocak 2009 | 01:15Hem cool bir anne oldugun, hem cool bir bebeye sahip oldugun, hem de bu isi sevdigin icin, en guzel ve en cool bebek fotograflarini cekeceginden hic suphem yok…eski bir reklam stari 😉 olarak bebek ve cocuk reklam fotograflari isine yogunlas derim ben nacizane.
AyçA :
20 Ocak 2009 | 09:19Yok yok okul açacağım demedim :=) bu gidişle o bile olacak herhalde dedim .. önce bunu düzelteyim..
Sonra teşekkürler ..umarım herşey yolunda gider
Fotoğraf makinesi Canon 5D mark II
Açalya bilmiyordum senin eski bir reklam yıldızı olduğunu 😀 vayy vayy diyeyim …
BU arada sabah aklıma geldi ofise yürürken gidip şimdi senin son postuna yazacağım 😀
BETÜL KÖROĞLU :
20 Ocak 2009 | 09:49ben Kağan 3,5 Aylıkken çalışmaya başladım hala daha alışamadım hergün işe gelirken pişmanlıklar içinde geliyorum. Gün içinde onunla birlikte olamamak beni acayip derecede agresif yapıyo. nasıl aşıcam bu hallerimi bilmiyorum. Sen en azından ki haftanın 3 gününü onunla geçirebiliyorsun..
Okul aç biran önce de ama fiyatıda öyle çookk uçuk olmasın :)) hemen gözüm kapalı veririm vallahi..
sevgiler
nesteren :
20 Ocak 2009 | 10:24amanıın makineye bak.
kazasız belasız kullanasınız, süper düper resimler çekesiniz,
ekşi sözlükte hakkınızda entryler girile,
bu arada hiç bir anaokulunu beğenmeyip, yoga dersi ritm dersi olan bir oyun okulu kurasınız işalla 🙂
aysegul :
20 Ocak 2009 | 10:31Selam,
Sanırım yakın oturuyoruz. O yüzden haber vereyim dedim. Kızım Nişantaşı Kemer’s Kids Garden okuluna gidiyor. Pek çok kriterle değerlendirdik en başta uygun mu değil mi diye. Okul öncesi eğitim ile ilgili olarak Boğaziçi Ünv. ders veren halamız da geldi gezdi okulu ve onay verdi beğendi. Sonuc olarak, olumlu, planlı programlı ve sevgi dolu öğretmenleri ile kızım okulunu çok sevdi. tavsiye ederim.
Sevgiler
AyçA :
20 Ocak 2009 | 12:01Evet Ayşegül yakınız sanırım .. biliyorum sizin okulu da..
teşekkürler bilgi için
aslında ben anaokuluna gönderip göndermemk konusunda çok kararsızım.. ah hatta okula da göndermeme şansım olsa!! ama yasal olarak maalesef yok ..
neyse uzun ve derin bir konu.
teşekkürler tekrar
hülya cinsçiçekçi :
20 Ocak 2009 | 10:51o makinenin mahsullerini hasat eder yerim ben
AyçA :
20 Ocak 2009 | 11:25kolay olabilse keşke de hemen açsam .. böylece değil 3 gün hergün beraber olurduk ..
Nesteren hala gülüyorum ve hatta merak ettim acaba ekşi sözlükte bir entry varmıdır diye gidip bir bakayım 😀
AyçA :
30 Ocak 2009 | 19:07Nesteren ekşi sözlük entrysi sana mı ait ??:=))
Seren :
20 Ocak 2009 | 12:24Ayca’cigim makinan hayirli olsun! Fotograflarin herzamanki gibi harika. Erin de cok fotojenik. Maasallah , her fotografi cok dogal ve guzel cikiyor.
Okul acsan , eminim epey insan memnuniyetle cocugunu senin okula verir.
AyçA :
20 Ocak 2009 | 16:38Teşekkürler Serencim.. aslında okul demek istemiyorum hayalimdeki şeye bakalım.. hayalleri yüksek tutmak lazım değil mi :=)
Öpüyorum sizi
Şule :
20 Ocak 2009 | 13:21Merhaba ayça hanım,
Sitenizde yapmış oldugunuz sling i gördüm.
Çok güzel.
Ancak kumaşını merak ettim.
Cinsi nedir ve nereden aldınız?
Sevgiler..
AyçA :
20 Ocak 2009 | 16:36Kumaşın cinsi pantolonluk likralı jarse.. annem dikiş diktiği için elinde her türlü kumaş bulunuyordu bu da tesadüfen vardı daha sonra yapmak istedik ve aynı kumaştan bulamadık gerçekten sling için çok başarılı bir kumaş ben ve Erin çok rahat ettik ..
nesteren :
20 Ocak 2009 | 15:54ekşide henüz birşey yok
çaylak ım henüz ama sabrediyorum
ilk entrin benden olacak umarım 🙂
AyçA :
20 Ocak 2009 | 16:33ekşi bugün bir türlü açılmadı bakamadım :=) bekliyorum o zaman bende :=))
Nilgun :
20 Ocak 2009 | 17:22ayca benim kafamdaki tilkiler de tee ne zamandır “yavru için uygun bir yuva bulamiyon, açsana bi tane” deyip deyip duruyo, hadi sen orda ben burda (ankara), bak daha açılmadan şubeleri bile oldu:)
bu arada erin yavrum nasıl tatlı büyüyo
AyçA :
20 Ocak 2009 | 17:35:=) harika neden olmasın..
yavaş yavaş gaza geliyorum dikkaaattt!!:D
Yasemin :
21 Ocak 2009 | 12:15Merhaba Ayça,
sana ve Erin’e hayranım.Hep özeniyorum bende fotograf kursuna gitsem diye ama olamiyor işte.Ama senin çekimlerine bayılıyorum.Tabi çekilende yakışılı,şirin mi şirin olunca daha da güzel oluyor resimler.
selamlar
Yasemin
pinarbk :
21 Ocak 2009 | 21:44Alttan ortadaki resmin bir benzeri, bizim yatak odasında yaşanıyor şu an. Hiç dokunmuyorum. Birbirlerini sarılıp sarmalanıp uyutmuşlar…
Harika kareler yakalamışsın. Birgün gelelim, bizi de çek:)))