Bunların pırasa tohumları olduğunu söylemesem birazdan bir düğün hikayesi okuyacağını düşünebilirdin .. ama değil.. bu minik güzel çiçekler pırasa tohumlarıymış.. yazın pastel tonlarında iki günlük yazlık kaçamağımda dönüş yolunda içimdeki hüzün böyle bir şeydi..
Yuvanın son günüydü, ilkokula başlayacağı okulun sınıf listelerini öğrenmek üzere okula gittik. Çocukları da çağırmışlardı ama Erin bunun vakit kaybı olduğunu düşündüğünden toplantının yarısında biz Ahtapoti’ye doğru yol aldık yol boyu ” işte kaçırdım bugün son günümdü işte kaçırdım anne bitti anne” diye söylene söylene.. koşar adım girdik içeri.. birden ağlamaya başladı.. “gördün mü anne kahvaltıyı da kaçırdım şimdi dinlenme saati arkadaşlarımı da kaçırdım” diyerek.. oysa daha koca bir öğleden sonra vardı.. ve aynı gün hızlı bir kararla babası yazlığa gitme kararı aldı. Ben hafta sonu birlikte oluruz hafta başında giderler diye düşünürken çanta hazırladım o gün, akşam üzeri yolcu ettim.. birden, çok hızlı, yeni okul, biten bir dönem, 10 gün sürecek ayrılık hepsi omuzlarıma çöktü.. haftayı nasıl geçirdiğimi bilmiyorum, cumartesi sabahına hızlıca bilet aldım, söyleme dedim Alpay’a geleceğimi, evde beklesin beni süpriz olsun.. merdivenlerden inerken beni görüp üstüme uçması an meselesi oldu..
Ve sonra teker teker 1 haftada öğrendiklerini saymaya başladı. Birlikte bisiklete bindik ve artık yan tekerlekler olmadan! Benim önümden gitmek için pedalları hızlı hızlı çeviriyor! İstanbul’da daha kurguluyordu : “anne pedalları hızlı hızlı çevirirsem düşmem, artık yan tekerlekleri kullanmayacağım” diye.
Bu arada bir bisiklete takılan küçük bir demir parçasının bir çocuk için ne değerli olduğunu inanın tahmin bile edemeyiz 🙂 Bisiklet turlarında her 5 dakikada bir mola verme sebebi olabilir inanın !
Ve sabahı rüzgarlı bir kumsalda uçurtma uçurup, yürüyüş yaparak karşılamak, kumlara yazı yazmak, denizin kıyıya ne gönderdiğini araştırmak.. bazen iki gün iki yıla bedel olur.. öyle bir hafta sonu geçirdim işte ve sonra tekrar eve dönüş, yine yazlıkta bırakarak kalbi. Neyse ki bu sefer daha hızlı geçti.. şimdi buradalar..bir hafta sonra daha uzun bir tatil bizi bekliyor.
Fotoğraflara geçmeden önce.. bu dönemin kırmızı erikleri.. bolca toplanıp kaynatıldıktan (bir iki karanfil, bir iki kakule, küçük bir parça kabuk tarçın ve kuru zencefil koyarak kaynattım ben 🙂 ) ve soğutulduktan sonra içine hurma suyu ya da bal koyarak ( gerek görmeyebilirsiniz de koymadan da tadı gayet yerinde) harika bir yaz serinletici içecek oluyorlar 😉 Ve votka ile de nefis oluyor! denendi! Hurma suyu aktarlarda satılıyor merak edene.
Ve en son olarak da Erin’in ve Alpay’ın bu tatil sonunda bana yaptığı kolyeden bahsederek noktayı koyuyorum 🙂 Bizden haber böyle…Başka tatillerde görüşmek üzere..
Dutları unuttum mu ben yoksa?? 3 ayda 9 kilo verdim bunlar yüzünden 9’unu birden 3 günde geri alabilirdim.. ah evet cümle içinde kulladım 🙂 9 kilo verdim sevgili okur kaldı mı 6 kilo daha..
Comments(20)
Nurdan Gençtürk says:
9 Temmuz 2012 at 14:13Yazdıklarına da (erik suyuna, verdiğin kiloya, tohumlara, dutlara, bisikletin demirine, kısaca her satırına) fotoğraflara da bayıldım. Diyeceğim şudur ki, böyle zamanlarınız hayatınızdan eksik olmasın, artsın eksilmesin…
Ayça Oğuş says:
9 Temmuz 2012 at 14:15:)) hep birlikte Nurdan’cım 🙂
Yapıncak says:
9 Temmuz 2012 at 15:48Çok güzelsiniz 🙂
Ve ayrıca Erin’i tebrik ediyorum, kanatlandığı için, seni tebrik ediyorum minildiğin için, o erikleri de tebrik ediyorum, şu an deli gibi ağzımı sulandırdıkları için ve de dün adadan getirdiğimiz tonla erikle reçel değil, içecek yapma fikri verdikleri için.
Ayça Oğuş says:
9 Temmuz 2012 at 15:55:)) yaa erik var mı fazla 🙂 haha biz az almışız ..:P çok güzel oluyor bak dene .. sensin güzel özledim 🙂
Deniz says:
9 Temmuz 2012 at 16:51İcim acildi okurken de fotograflara bakarken de, tatil ihtiyacim tavan yapti bugun.
Ayça Oğuş says:
9 Temmuz 2012 at 17:18:)))
kevser says:
9 Temmuz 2012 at 17:26ah be Ayça’cım yemin ediyorum burnumun direğini sızlattın o son fotoğraflarla .:lol:Denizi özlüyorum ben en çok . öylece kenarında yürümek bile ruhumu arındırırdı oysa ama malesef ki şu ara böyle bi lüksüm yok. dutlardan canım çekti 😯 😯 erikten imal ettiğin o şeyden dolabimda da var an itibariyle:evil: ve son olarak sen ne kadar güzel bi insansın gülümsemen hayat veriyo maşallah diyelim de aman 😛 bu arada o 9 kilo nasıl gitti dutla ayol 🙁 yeni doğum yaptım isyanlardayım da öhööööhö 🙄
Ayça Oğuş says:
9 Temmuz 2012 at 17:30:)) teşekkürler .. bayaa bir çabayla gitti dutla değil ama o dutlardan yemeseydim çatlardım.. bir sabah kahvaltımı kendilerine ayırdım :)) ve her ağacın altından geçerken iki tırmanıp mideye indirdim 🙂 ama neyse ki almadım kilo 🙂
kevser says:
9 Temmuz 2012 at 17:28ve son olarak o Erin kuzusunu yerim oğluma mı benziyo ne 🙂
Çiğdem Karal says:
10 Temmuz 2012 at 17:50Maşallah, ne güzel bir yazı olmuş.
Nazar değmesin.
4+4 mağduru anne Çiğdem
Ebru Denizeri says:
11 Temmuz 2012 at 09:48Kocaman olmuş Erin…Nasıl da hızlı büyüyorlar geçen yıllarla birlikte…Gözlerim yaşarıyor ister istemez. Çok seviyorum oğlunuzu, kendi oğluma çok benzetiyorum 🙂
İyi tatiller diliyorum ve seneye mutlaka Dedetepe Çiftliği’ndeki yaz tatilinize katılmayı arzu ediyorum.
İzmir’den sevgiler
Ebru
Ayça Oğuş says:
11 Temmuz 2012 at 09:50🙂 Teşekkürler Ebru..:)
Kamp için tarihin belliyse kayıt yaptırmalısın 🙂 info@kampagidelimmibaba.com adresinden ulaşabilirsin
Ebru Denizeri says:
11 Temmuz 2012 at 10:05Biliyorum biliyorum, o sayfanızı da izliyorum ancak bu sene mümkün değil ne yazık ki…seneye niyet ama kısmet diyorum fakat çok çok çok arzuluyorum 🙂
Sevgiler
Ebru Denizeri says:
11 Temmuz 2012 at 09:56Bu arada yeri değil belki ama instagram fotoğraflarınızı sayfanıza nasıl koyduğunuz hakkında bana kısa bir bilgi verebilir misiniz?
Bir türlü beceremiyorum:(
Peşinen teşekkürler…
Ebru
Ayça Oğuş says:
11 Temmuz 2012 at 10:48wordpress eklentisi var instagram için 🙂
Ebru Denizeri says:
11 Temmuz 2012 at 11:37eklentiyi kurdum sonra ????
Ebru Denizeri says:
11 Temmuz 2012 at 11:51Ahh! Yaptım! Çok teşekkür ederim!
Biraz geç kalıyorum bu hızlı gelişen teknolojiyi takipte 🙂
nurhayat says:
2 Ağustos 2012 at 04:33Okurken, bakarken ben de oralarda olmak istedim. Özlüyoruz hepimiz böyle güzel bir doğayı, böyle güzel anları..
hayal says:
28 Ağustos 2012 at 02:42Bacım özlemişim yaa
Ayça Oğuş says:
29 Ağustos 2012 at 05:38XoXo