15

uzun bir aradan sonra geldim!

Oturup bir yazı yazmanın lüks olduğu geçtiğimiz haftaları bir kenera iteledim. Okul başladı, ev taşındı derken Ekim ayını da yarılamış hatta sonuna gelmiş bulunuyoruz! Bir nefes aldım: tebdili mekandaki ferahlık ruhumu kapladı. Ferahlık ve okul durumlarından önce bir paylaşımda bulunacağım. Taşınırken en çok zorlandığım yer kitaplık oldu. İstanbul halk kütüphanesini taşıdım sanki!Bu hafta son kitap kolisini de açtım ama elimde çifter çifter kitaplar var bunlardan bazıları anneleri ilgilendirecek biliyorum o yüzden paylaşmak istiyorum ama nasıl onu bilemiyorum aşağıda fotoğraflarını koyacağım kitaplardan özel arzunuz varsa lütfen bana mail atın (info@aycaogus.com) her kitap için ilk gelen maile göndereceğim, birden fazlasını da isteyebilirsiniz. Kitapları gönderdikçe üstünü çizeceğim.

Gün yayıncılık : Hafta hafta hamilelik yogası ve meditasyon (poster hediyeli)

Çocuklarda Uyku Sorunları ve Çözümleri

The Montessori Method

Herkes için Tuvalet Eğitimi

Alfa Yayınları  Birlikte Büyüyelim | Bengi Semerci

Annelik Sanatı Maria Montessori ( fotokopi )

Marsık Yayıncılık SAYISIZ TASARIM- 150 ÇILGIN FİKİR

Gelelim ferahlık konusuna. Öncelikle okul konusunda biraz daha ferah gönlüm. Erin alışma süreci her konuda uzun olan bir çocuk, hemen her konuda böyle ama okul mevzu bahis olunca bilirsin sevgili okur ben pek endişe taşıyorum ve benim endişemi de taşımasını sağlıyorum. Bundan sebep okulun ilk günlerinin görevi babaya devredildi: benden daha sağlam duruyor her zaman. İlk günler yaşadıklarımın şokunu ve alışma sürecimi yeni atlatmış bulunuyorum. Eve gelen ödevler birden fazla olunca “aman hocam daha ilk günler yapma etme alışsınlar hele” derken bazı velilerden ” sınıfı ana sınıfı seviyesine mi çekmeye çalışıyorsunuz, öğretmenin işine fazla karışmıyor musunuz? , ben aksine daha hızlı ve konsantre yapsın ödevleri diye destekliyorum, fazla korumacısınız dış dünyaya hazırlıyoruz çocuklarımızı eleştirilerini alıp oturdum kaidemin üstüne. Neyse ki tek değildim : hep beraber oturduk kaidemizin üstüne. Eh hadi dedik gerçek dünyaya hazırlanıyoruz madem öyle bir susalım. Çocuk evde ağlar” ödevimi yapamadım öğretmenim kızacak okula gitmek istemiyorum” diye ben ağlarım ” hani ilk dönemin sonuna kadar bu çocuklara bırak ödev vermek okuma yazma başlamayacaktı, müdür söz vermişti, gazeteler yazmıştı nooluyoruz e sesleri a sesleri ela lale elele yazmalar talat et al okumalar? ” diye. Bizim 66 ay grubuna sözde ayrı şube açıldı, ayrı öğretmen verildi, müdür sözler verdi, güvendik! Oysa instagramdan takip ettiğim kadarıyla normal yaşında 1. sınıf öncesi hazırlık okumuş alışık çocuklar bile 1 ayın sonunda daha yeni e seslerini alırken bizim sınıf Talat Bulut ele ele yazıyorlar! Neyse anasınıfı seviyesine çekmeyelim susalım dedik. Tam üstüne öğrendim ki sınıfta çizgi film seyrediliyormuş tenefüste kahvaltı ederken! E biz evde tv karşısında yemek yedirmemeyi öğrettik? ne olacak benim kurallarım! Hoşgeldin gerçek dünya. Bizim minimini birler diğer sınıflardan farklı olarak ilk dersin sonunda sınıfta kahvaltı ediyorlar, öyle karar aldık ama çizgi film de neyin nesi bu iş böyle midir diye başka bir öğretmene danıştım. Şimdi kendi öğretmenimizi sorgular gibi olmasın, üzmeyeyim ben de üzülmeyeyim diye başka birine DANIŞTIM! Seviyorum yoksa öğretmenimizi iyi niyetli gerçekten. Bu seferde aldım cevabımı ” bakın efendim bence siz biraz okuldan uzak durun. Evdeki modelinizi devam ettirin buraya karışmayın! Elbette çizgi film seyredebilirler niteliği önemli seyrettiklerinin. Çocuklar küçük sıkılıyorlar, oyalanıyorlar” dedi. Gözlerim fal taşı gibi açıldı! Ben nereden bileyim ne çizgi film seyrediyorlar! Neymiş 2 yaşına kadar televizyon yokmuş, sonrasında seçerekmiş!! Al sana seçerek bakalım ! Oyalanıyorlar! Biz oyalansınlar diye okula gönderiyoruz ve oyalama da çizgi film! Oyun oynayamaz mısınız? Bahçeye çıkamaz mısınız? havalar hala güzel mesela ? ama bunu desem bu sefer velilerden tepki olarak “ne var canım evde seyrettirmiyor musunuz? ne olacak” cevabını almaktan endişe ederek, “peki tamam anladım ben uzak duruyorum artık pes ettim!” dedim.

Yoksa daha satır satır yazacaklarım var ancak :

Evet pes ettim! Artık takmıyorum. Bakıyorum Erin mutlu, o zaman sorun yok ama mutsuz olduğunu anladığım anda hiç bir yerin uzağında kalmayacağım. Ara ara ” keşke Anadolu yakasına taşınıp bir devlet okuluna mı verseydim” diye düşünmüyor değilim ama dediğim gibi şu anda sular duruldu. İlk ay boyunca her gün babasını ilk tenefüste bahçede görmek istedi. Kendini güvende hissedene kadar sürdü bu şimdi artık kapıdan bırakılıyor ve sorun da yaşamıyoruz. Sadece Erin de uyum sağlamaya çalışıyor:

“anne, sende bana sütü şeftali ile hazırlayıp bir kağıt kutuya koysan üstüne de pipet koysan” gibi enteresan taleplerde bulunuyor. Tabii benim sütün kutusu yok kavanoza koyup gönderiyorum. Açıklıyorum, anlatıyorum , anlıyor; çok şükür! Ne zaman bu konuda da pes ettirecek sistem bekliyorum ancak biz kendi modelimize, yaşam tarzımıza devam ediyoruz, ektiğim tohum belli, elma tohumundan armut çıkmaz elbette, bir dönem armutmuş gibi davranabilir belki ama sonunda bir elma olur.. olur değil mi ?

Sistem zor, çevre zor, başka yaşam tarzları ve onların karmasına girmek zor, uyum sağlamak ya da sağlamamak için savaş vermek daha da zor! Eh hep sevimsiz konular yok elbette. Bu uyum sürecinde bakıyorum da Erin’in okulda çok güzel “abi”leri var. Büyük sınıflar ile oynamayı seviyor; “tam 5 tane abim var anne benim” diye gururla anlatıyor. Ona basketbol oynamayı öğretiyorlar. Ah ah ! keşke bizim miniminilerin de boyuna uygun pota olsa, ne yazık ki kurulacak olan spor kompleksini bekleyecekmişiz! Ne var bir duvara iki pota çakmakta, minicik boylarıyla kocaman potaya kocaman topları atmaya çalışıyor yavrumlar! Sordum soruşturdum, neyse maliyeti biz karşılayalım dedim:  okul yapmazmış! Eh hadi bu da kabul tadımızı kaçırmayalım, çocukların bir şikayeti yok, bir ben sivriliyorum, “dillerimi bağlasan durmaz!! Eyvah!!”

Bu süreci biraz neşelendirelim dedik bizde, ben ve kalemim! Açalya’nın Danteye yaptığı kese kağıdı üstü ve insan üstü çizimlerinden sonra bende sabah kahvaltısına küçük notlar eklemeye başladım. Şimdi sabahları evden çıkış biraz daha keyifli “Anne bugün timsah mı var ? anne bugün roket mi var ? ” her sabah bana ertesi haftaya hazırlanmak için kopya vermiş oluyor, bunların adına da BÖCÜR taktı ! 🙂  Nasıl vakit buluyorsun diyenler olacak, oldu da. Şöyle: bir oturuşta 20 tane çizdim bu da 20 günün çizimi hazır demek oluyor 🙂 Elim boş kaldığında çiziyorum , internet bu konuda bir derya zaten, benim gibi cin ali çizmekle kısıtlı çizerleri bile ressam yapabilir! Yemek çantasına neler koyuyorum diye soranlara : mümkün olduğunca meyva, evde yaptığım tuzlu, tatlı muffinler, kuru yemişler, evde yapılmış muzlu, keçiboynuzu tozlu süt ( günlük kutu süt alıyorum bkz: yukarıdaki kutu süt talebi! ) city farm’ın organik meyva sularından ara ara koyuyorum ( hepten yasak olmaz arkadaşlarında görüyor bir de gurur meselesi giriyor işin içine tabi! ) tost, ekmek, peynir, küçük bir kavanozda bal, yine küçük bir kavanozda tahin pekmez ( anneeee arkadaşım ekmeğin üstüne çikolata sürüyor bir tane daha sürüyor sonra yapıştırıp yiyor! ) o zaman bizim de kahverengi bir şeyler koymamız lazım elbette!

Şimdi bu kadar yazdım yazdım ama ben güzel şeyleri de takdir etmeyi bilirim, her daim söylenmem! Valla! Bugün öğretmenimizden posta kutumuza düşen mail gözlerimi doldurdu!. Çok güzel bir şey yapmış bence. Cumhuriyet konusunu anlatırken ( nasıl kuruldu, daha önce nasıl bir sistem vardı ? …) , konu onlar için soyut olduğundan sınıf içinde bir drama çalışması yapacakmış. Rollerini dağıtmış, aksesuarlar istemiş ama KOSTÜM değil diye de bize bilgi vermiş! Tüketimi desteklememiş, zaten daha önce de okula hazır paket gıdalar göndermeyin diye uyarmıştı bizleri! Bu konularda tebrik ediyorum kendisini!

Çok hoşuma gitti, bir dönemi anlamaları için yapacağı bu çalışma ama Erin’in adının yanındaki görevi görünce gözlerim dolmadı desem yalan söylemiş olurum!  Erin: Mustafa Kemal Atatürk! Tüylerim diken diken oldu okuduğumda !

Bıdır bıdır söylenmeden önce zaman vermek, sakin kalmak gerek, bende bunu öğreniyorum galiba bu süreçte. Bu sürecin çok şey öğreteceği kesin! Korkuyorum ama baş etmeyi becereceğim gibi geliyor. Ne zormuş çocuk büyütmek! Ah anaların babaların hakkı ödenmez derler, ne doğru derler! Bebek büyütmek kolaymış, kontrol bizdeyken atıp tutmak da kolaymış! GEl şimdi buradan yak bakalım!

Ferahladığımı yazacaktım değil mi ben ? ! 🙂

Mayıs ayında 76 kilo çeken ben Ekim ayı itibariyle 62 kilo çekiyorum ve artık Erin öncesi kıyafetlerimi giyiyorum sevgili okur! Diyet günlüğü yazılarım bir gün bir yerde sonuç verecekti elbet! Sizleri o yazılarım ile ruh sıkıntısına soktuysam affola ama çözüm Ayurvedik beslenmede saklıymış! Bana yeni bir hayat veren doktorum Buğra Öktem‘i de size tanıştırmak isterim! Çok çaba sarf ettim ama bu sefer sakin kaldım, sabır gösterdim, baharatların mucizevi dünyasında harika bir yol katettim!

Hafif olmak çok güzelmiş! Çok!

 

Paylaş :=)

Comments(15)

  1. Yanıtla
    Banu Tozluyurt says:

    Ayçacım, özlemişim yazılarını hep yaz sen ya. Okul konusuna değineyim önce: Sabrı, susmayı, sakin kalmayı, empati kurmayı, büyük konuşmamayı öğreneceksin sen de Erin öğrenirken bazı şeyleri. Bazen söylenmek yerine, bir de böyle yaşayalım bakalım ne olacak demek inan iyi sonuçlar doğuruyor. Daha dur …demiyorum ama diyesim var:)))

    İstanbul halk kütüphanesi Anadolu yakası şubesi olarak diyorum ki, Doğuya yapılacak bir kütüphane için çok güvendiğim bir arkadaşım bir organzisayon yapıyor. Aklında olsun, ben severek alıp gönderebileceğim gibi, bir kargo şirketi ile de anlaşmışlar, çok uygun fiyata gönderebiliyorsun.

    Sevgiler

    • Yanıtla
      Ayça Oğuş says:

      Daha dur’im kısmını biliyorum.. mengene ile sıkıştırıyorlar kalbimi sanki! 🙂
      Kargo şirketinin bilgilerini ve gidecek adresi paylaşır mısın Banu’cum belki başkaları da ister ? 🙂
      Öperim;)

  2. Yanıtla
    Gülen Çetin Tankut says:

    Senin anneligin her seyi cozecektir eminim:)

    • Yanıtla
      Ayça Oğuş says:

      :)) anneliğimi sorguluyorum çokça!! hani atatürk en büyük vatan haini dedi bana bir taksi söförü böylee boş boş baktım: ülkeyi kurtardı hiç iyi etmedi diye ekledi.. kendimi evlat haini gibi hissediyorum bazen

      • Yanıtla
        Gülen Çetin Tankut says:

        Cogunlugun farkli dusunuyor olmasi bizim yanlis dusunuyor oldugumuz anlamina gelmiyor ama:) Senden daha iyi anne varsa bi adim one ciksin bakalim.

  3. Yanıtla
    Sedef Bağbatoğlu Ozden says:

    Cevremde benim-bizim gibi duşunen o kadar az kişi varki bazen çok zorlanıyorummm

  4. Yanıtla
    Çiğdem Karal says:

    Hoşgeldin.
    Hayırlı olsun.
    Kitaplara yetişememişim.
    Olsun, sağlık olsun.

    Ne olur şu yazıma bir göz at;

    http://oglakkizlari.blogspot.com/2012/09/merhaba-fotograf-temsilidir.html

    Allah hepimize kolaylık versin.

    Dertlerini paylaşan anne Çiğdem
    Not: Anadolu yakası devlet okulu.

  5. Yanıtla
    Elif says:

    Ayca Erin’e harika bir okul hayatı diliyorum,mutlu olsun,iyi insanlarla karşılaşsın…
    Sen de harika gözüküyorsun:) Azmin inanılmaz valla bravo:)

  6. Yanıtla
    derya says:

    merhaba ayça hnm.
    öncelikle kolay gelsin diliyorum….
    benimde oğlum seneye okul zamanı 67 aylık olacak.çok endişeliyim bu konuda 1. sınıfa vermeyi düşünmüyorum bi çaresini bulursam:(
    siz rapor alma yoluna gitmediniz mi?fikir almak için soruyorum.
    erin için mutlu ve başarılı bir okul hayatı dilerim .ayrıca çok iyi görünüyorsunuz.hafiflemek bir kadını iyi hissettirebilecek ender şeylerden birisi 🙂 😉

  7. Yanıtla
    ÇokBilmiş says:

    Ben de kızı kreşe başlattım.

    Kaş’a taşındık biz bu arada, gelirsen bekleriz:)

    Eş dost yok, arkadaş yok. Evde sıkılınca mecbur kaldık. Burada fazla seçenek de yok, tek bir kreş var zaten.

    Ve aynen yaşadıklarını ben de yaşıyorum şu an. TV izlettirmeler, haftada 1 sinema günleri, anlamsız yiyecekler vs.

    Şimdilik kendimce bir çözüm buldum. Ev okulunu da ciddi ciddi düşünmeye başladım.

  8. Yanıtla
    Banu says:

    Ayça hanım merhabalar, Erine okul yaşamında başarılar diliyorum, dilerim sizinde elmanız kızarır :))
    Bende bu aralar kilo zedelerdenim ve ayurvedik beslenme dediniz dikkatimi çekti, diyetisyeninizin internet sayfasına baktım ama malesef çok kaba hatlarıyla bahsedilmiş, elbette sizden ince ayrıntıları da isteyemem ama vaktiniz olursa ve mümkünse blogunuzda bizimle bu beslenmenin önemli noktalarını paylaşabilirmisiniz ara ara. çünkü istanbul dışında hatta yurt dışında yaşayanlar var aramızda, farzı misal ben dolayısıyla diyetisyeninizden danışmanlık alma şansımızda yok malesef. mesela merak ediyorum bu diyette sizin için dönüm noktası ne oldu, daha çok ne etkili oldu sizce?

    • Yanıtla
      Ayça Oğuş says:

      Banu merhaba.. aslında doktorumun bana verdikleriniyazmak çok doğru değil ama haklısın en azından ne yaptım ayurveda nedir ne değildir bir yazı hazırlasam iyi olacak çok soran var.. teşekkür ederim beni itelediğin için 🙂 en kısa zamanda 🙂 sevgiler..

  9. Yanıtla
    Zeynep says:

    Ayça,
    Yazının hepsini okumadan soluğu burada aldım! Neden? Şu kahvaltı saatinde 10 dakika izletilen çizgi film var ya benim de sinirimi hayli bozuyor. Öğretmenle konuştum “Böylece oyalanmadan çabucak ediyorlar kahvaltıyı” dedi. Şaşırdım kaldım. Derste film milm seyrettirilmesini hazmedemiyorum! Ben de öğretmenim ve bunu yapanlar üniversite seviyesinde duşun bizde de var. Ha sen onceden materyalini hazırlarsın. Ona göre egitim aracı olarak videolar kullanırsın,tamam. Ama yok İngilizce dersinde çizgi film, serviste Harry Potter bıktım vallahi. Yahu oğlum 7,5 yasında ne Harry Potter’ı! Ben bile urkuyorum onun axi sahnelerinden! İste böyle. Biz televizyon karşısında yedirmeyelim yıllarca sonra okula gitsin tam tersini yapsın. Okul mu

  10. Yanıtla
    Zeynep says:

    Okul mü dert mı belli değil 🙁 verilen onca odev konusuna girmiyorum bile 🙁 Öptüm,sevgiler

Post a comment