İlk defa işe gittim

Çok yorgunum… Evde çalışmanın ne kadar zor olduğunu düşündüğüm zamanları geride bırakıp dışarıdaki hayatı unutuvermişim bile.. 2 gün boyunca Bilent’in stüdyosundaki çekimde fotoğrafçı yamağı olarak iş yapar mıyım diye Bilent bana sorduğunda ben “hayır” derken Alpay’ın” ben idare ederim sen git” demesiyle bu sabah kendimi poğaça kokan sabah sokaklarında buldum...

Okumaya devam et

Doldu taştı günler…

Pazar günü Ahulara kahvaltıya gitme maceramızı bir hafta kadar neredeyse evden uzak yaşamakla sonlandırarak kendime inanamadım..:) Pazar sabahı bir yere kahvaltıya davetli olunca insan cumartesi sabahı evden çıkıp çarşamba akşamı döner mi?? Döner.. Ayça insanı bu döner…Dinlenmiş,manikürlenmiş,saç bakımlanmış,kocasıyla gezmiş,depresifliğini boğaz köprüsünden aşağıya atmış olaraak evine döner… Erin paşam çok büyük...

Okumaya devam et

Beklediğim kar geldi…

Kendimi bu beklenti ile oldukça bencil hissediyorum bazen.. ne zaman çok kar yağmasını istesem önce çok sevinip sonra da evsizlere,yakacakları olmayanlara karşı vicdani bir suçluluk duyuyorum ama kış karsız olmuyor her ne kadar lapa lapa yağmasa da bu sefer yağışını seyretmek içime huzur veriyor; tabii sıcak evin penceresinin arkasından huzur...

Okumaya devam et

Eski yılı yolladık

2007 yazılarının da arşivlerde kaldığı 2008 yılının 2. sabahında evimde yine aynı tas aynı hamam piyangodan bir halt çıkmamış artık trilyoner olma hayalleri bir sonraki aralığa kalmış bir zat olarak aslında çok da keyifliyim.. Erin azıcık ateşli dün akşamdan beri.. derece ateşi var gibi göstermiyor ama elleri alnı ve ayaklarının...

Okumaya devam et

Bayram ve bağlantı kesintisi..

Son birkaç gündür internet bağlantımda arıza var ve ben bu vesile ile bilgisayarıma bakmıyorum; ilk bakışta “aman Tanrım yaa naaapçam ben” sorusunun yerini biraz kafa dinlemek aldı, çok da aslında internet istemiyormuş hayatım bu aralar. Bayramda tozutacağım diye planladıktan sonra çok da fazla bir şey yapmamanın hüsranı ile biraz yorgun...

Okumaya devam et