Parmaklarımın olmadığını hissettiğimi yazsam bu gece hissettiklerimi anlatmaya başlamak için doğru bir nokta olur muydu bilmiyorum. Sadece parmaklarımı değil ellerimi, sırtımı, bacaklarımı daha da ileride karnımın içindeki sert duran bir şeyleri yok sayıyorum derin bir uykuya geçmeden önce.
Nasıl bir içsel yolculuğun içindeymişim ve nasıl bu noktaya gelmişim ben de bilmiyorum; bu gece girdiğim ve önümüzdeki 4 gün daha katılacağım workshopun sonunda, shavasanada gözlerimden değil de o karnımdaki sert noktadan çıkan gözyaşlarımı dindirebilmek için uzun uzun suyun altında kalmam gerekti.
Kendime itiraf edemediklerim, yüzleştiğim benler, bir yerlerde baskılanmış ara ara patlak veren kızgınlığım, öfkem, birden kalbimin derinliklerinde hissettiğim huzur…
beynimin içinden sökülüp geldikçe gözlerimden ıslak ıslak aktılar sanki.
Yorgunum; bedenim sanki şu anda yatsa ve üç gün uyusa…
Dinginim oysa..
Hiçbir şey artık aynı görünmüyor!!
Yorumlar (5)
yapincak :
4 Mayıs 2010 | 07:41Çok sevindim Ayça.
Ben de bir süredir geceleri, dolu kafa, zor hayat durumlarinin arada sırada pek etkili olduğu zamanlarda yaşadığım uykuya dalamama, uyamama sorunuma, benzer nefes egzersizi ile çare bulmuş durumdayım. Sana o gün bahsettiğim nefes terapisi sonrası, kendi eklediğim yöntemle. Büyü gibi geliyor, tüm gerginliğim akıp gidiyor ve sonrası uzun, huzurlu ve derin bir uyku.
Sen daha fazlasını yapmışsın. Workshop’ın sonunda sıfırlanmış olacaksın, ne büyük kazanç, oh. Keşke sürdürebilsek bu farkındalığı.
AyçA :
5 Mayıs 2010 | 08:43Yapıncak ben de senin için sevindim bilmiyordum nefes derslerine girdiğini harika gelecek eminim buna:=) sizi çok özledik cuma görüşeceğiz sonunda..
Özge evet zor insanın kendisiyle uğraşması.. tüm işlerin en zoru ama bir kere başladın mı bitmiyor :=) acıdan alınan keyif o acıya gönderdiğin her nefeste acının azaldığını hissetmek ve bunu kendine itiraf edebilmek.. zor zanaat .. ama sonucu keyifli.. hafiflemiş ve daha mutlu bir yaşam:=)
bu arada 22 mayısta aile dizinindeyim :=)) sonunda!! karar verdim:=)
Özge B :
4 Mayıs 2010 | 20:49Ayça ne güzel anlatmışsın yolculuğunu. İnsanın kendiyle uğraşması zor, yaranın kabuğunu kaldırır gibi çok zaman ama amacına ulaşırsa ödülü de büyük.
Çok da cesursun bu kadar şeffaf ola-bile-bildiğin için, helal 😛
Açalya :
5 Mayıs 2010 | 08:41anladıysam hintli olayım! 🙂
o savasana pozisyonu pek bir tembel işi gibi geldi bana…yattığın yerde nasıl yağ yakacaksın? nasıl ter atacaksın? bu miskin hintli işi beni bozar, ben huzuru her gün 1 saat sporda buldum, sen huzuru böyle bulmuşsun, devam…
AyçA :
5 Mayıs 2010 | 08:46:=)) yok Açalyacım o shavasana yağlarını yaktıktan sonra en sonunda ödül olan dinlenme pozu.. iki gecedir girdiğim Nicole’un derslerinde attığım teri anlatmam mümkün değil!! acayip bir şey:=) 2 saat boyunca şıpır şıpır terliyorum, kıyafetler sırıl sıklam .. miskin işi pek değil anlayacağın;)
ne yaptığın değil de huzuru nerede yakaladığın önemli bence.. sana da devam :=9