8

ben de seni seviyorum!

Fark ettim ki son zamanlarda hep Erin’in değiştiğini, 2 yaşında yaşamadıklarımızı şimdi yaşamaya başladığımızı yazıp duruyorum. Son 1 haftada fark ettim ki bir şeyle barışmam gerekiyor ” ERİN OKULA GİTMEYİ SEVMİYOR”, yoksa kimse bir yerden “kusarak” ağlama ile çıkmaz dışarı!

– anne ben büyüyünce okula gidicem ama

diyor..

Ben ki herkese OSHO ÇOCUK” okuyun diye tavsiye veren “bilir ve anlar kişi” olarak kalkmış oğlumu istemediği bir şeyi yapmaya doğru bilinçsiz ve şuursuzca sürüklüyorum!

Şimdilerde okumaya başladığım Provakatör Mistik ile tekrar kaybettiklerimi toparlamaya başladım. Başım sıkıştığında ya da Erinle ilgili çözümsüzlüklere döndüğümde kendime bunu hatırlatmalıyım!

Değişen Erin değil BEN’im.. işime o kadar konsantre oldum ki, başlı başına ayağa kaldırmaya çalıştığım bir proje haline geldi ki kendimi içinde kaybetmeye ve oğlumla paylaştıklarımdan uzaklaşmaya başladım ve pek tabii haklı olarak onun da dile getirmediği hayal kırıklıkları ortaya çıktı. Okula gönderme isteğimin “O’nun mu benim mi ihtiyacım” olduğu sorusunun cevabını bulduğumdan beri rahatım artık. Konu kapandı. Kendi gitmek isteyeceği zaman kadar tüm el işi oyunlarını, dans etmeleri, şarkı söylemeleri eskisi gibi evde benimle yapacak ve ben bundan aldığım zevki geri koyacağım yerine!

3 gün ayrı kaldık  işimden dolayı, O anneannesinde ben evimde.. ev onsuz bir hiç! eve döndüğü gün her şeyi kapattım, beraber günü paylaştık: eskisi gibi! Özlemiş,özlemişim! Beraber güneş yaptık.. yeni gelen, hoş gelen sıcak yaz günlerinin hatırına..ellerimizi boyadık, yüzümüzü, kıyafetlerimizi, banyoda dakikalarca o boyalardan kurtulduk mesela daha da batarak boyaların içine.

Balık köftesi yaptık, Erin’in talebi üzerine misafir davet ettik; özel istek yaptı mesela : ” anneciiim Mehmet gelsin bu akşam köfteleri benimle yemeye ne dersin? ” diye. Mehmet geldi, şarabımızı açtık, Erin’e “limonata suyu”, balığımızı ve somon köftelerimizi yedik, hikayeler anlattı neşe ile. İlginçtir ki bu aralar kitap okumaya merak sardı. Köftelerden önce kekimizi yaptık eskisi gibi,önlüklerimiz boynumuzda,ellerimiz yüzümüz un içinde, parmak parmak dibini sıyırdık! Arada saklandık birbirimizi bulduk!

Elinde bir düdük: ” anne ben spor adamı oldum hadi spor yapalım” diyerek benim son günlerde evin içinde duvarlara kendimi ters vurmamı taklit ederek…. benden daha başarılı olduğunu yazmama gerek var mı bilmiyorum ! Günlerce cesaret edip de ayaklarımı tavana kaldırmayı başaramadığımı düşünürsek!! Pat diye kendini koltuktan minderlere atıp üstü üste taklalar atması, duvara ayaklarını bir anda fırlatması!!

Ne kadar çok beynimizde engelimiz var ve büyüdükçe bunları artan bir şekilde yüklüyoruz kendimize!

Ha şimdi kaldırıyorum o ayrı! Yoga derslerimi seviyorum. Büyük bir engel yoksa her akşam oradayım. İkinci evim gibi hissediyorum gitmezsem eksik kalıyorum. Kilo veremiyorum hala! o da ayrı! ancak başka bir şey oluyor, yüzüm ışıldıyor, değişiyorum: bedenimin şekli, rengim, ışığım, gözlerim, ruhum.. hepsi..

_ Annecim artık saçlarını kestirmemiz gerekiyor biliyorsun di mi?
_ Ama büyünce anne
_ Bunun için büyümene gerek yok,kızlar saçlarını uzatır di mi baba gibi saçlarını kessek bu yaz sıcağında rahat etsen!
_ Ama anne sen erkek gibi kestin saçlarını
_ !!!

değişim devam ediyor dedim ya.. işte saçlar da gitti sonunda.. ben olmaya 3. seneden sonra daha yakın hissettiğim bir anda, esneme sıcağın vurduğu dakikada yerimden kalktım gittim ve ” kes Adnan’cım” dedim.. eskisi gibi.. al eline makası ve vur diplerine, aralardan bolca azaltarak olmaz mı?

Ferahladım!

Rengim değişti işte.. daha çok “ben”im …

şimdilerde kendime daha çok bakıyorum bu hızla: meditasyon yapabiliyorum mesela, sessizleşebiliyorum, sessizlikten çıkmak istemiyorum, değişik yerlerde yoga yapmak için araştırıyorum, tüm ön yargılarımı yenip masaj yaptırıyorum: kendime vakit ayırıyorum,bunun tadını çıkartmaya çalışıyorum! Masaj deyip geçmeyin: rahatlamak için gidiyor ve sonra üç gün yürümekte zorluk çekiyorsunuz!! deneyin 🙂 sandal kokuları içinde, uçarak evinize dönmesi ise paha biçilemez!

Bütün bunlar beni kendi içime döndürdüğünde,oğlumun okula gitmeme isteğini, onun bireyselliğini, taleplerini, heyecanlarını,sevdiklerini, sevmediklerini, kendi taleplerimden, sevdiğim ve sevmediklerimden ayırıp,  olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyorum. Bu arada koca kişim ve anne kişimden sonsuz destek alıyorum: iyi ki varlar.. sizi çok seviyorum!

sevmek demişken:

en sona saklayacaktım, sakladım: yazının sonuna kadar dayandım.

o anda hızlıca not aldım, vazgeçilmezim facebook’a olduğu gibi kaydettim:

04 haziran 2010 _13:40

“anne” diye bağırdı .. “efendim canım” dedim. bir sessizlik oldu arkasından ” ben seni çok seviyorum” dedi…
sessizlik bana geçti…
biraz önce oldu

Paylaş :=)

Yorumlar (8)

  1. Yanıtla
    Kaymaçina :

    Belki çok hassas bir günümdeyim ama gözlerim yaşardı,çok duygulandım.Bazen istemeden olması gereken diye düşünüp onları istemediklerine zorlamak varya kendimi koyuyorum yerlerine aklım almıyor nasıl yaparım ama oluyor işte ara ara.. boşver gitmesin okula, gitmesin ne olacak,neşesinden, mutluluğundan önemli mi? Ne güzel eğlenmeşsiniz ana-oğul kıskandım :)bende işi ekip oğlumla tam 1 gün geçirmeliyim anladım.

    • Yanıtla
      AyçA :

      :=)) OSHOçocuk kitabını oku o zaman.. yine tavsiye edeyim ben :=)
      her zaman ” mutlu ve huzurlu “olmasını hedefledim bu ara nedeğişti bende de bunu kayebttim bilemiyorum geri yakaladığıma seviniyorum :=)
      mutlaka geçir 😀 buna oğlun kadar senin de ihtiyacın var mutlaka .. ya da ben öyle hissettim kendimde diyelim.. 🙂

  2. Yanıtla
    askin :

    aycacım aycacııımmm kıyma erinin saclarına bak büyüyünce kesersin mis:D

  3. Yanıtla
    Dijle BAHTİYAR DURGUNLU :

    osho çocuk;senin tavsiyenle aldığıom ve bana;hem kendimle,hem anne babamla,hem de kızımla ilişkimde çok güzel bir pencere açan bir başucu kitabı oldu..altını çize çize….döne döne.. bu vesile ile tekrar teşekkür etmek istedim.

    Bir de Sabika Paktuna keskin’in;”anne de canlı..çocukta..ikisinin de isteklerinin olması doğal” söylemini de çok gerçekçi buluyorum..Ve kendim için istediğim şeyler için kendimi daha az suçlu hissetmeme yardımcı oluyor..önemli olan denge sanırım..

  4. Yanıtla
    Vedat Havlucu :

    Ayçacım sadece :)……
    ve sen anladın…

  5. Yanıtla
    damla ozcan :

    Ayça’cım en kısa zamanda alacağım bu kitabı biraz vakti var sanırım henüz dışarı çıkamam gibi duruyor. 🙂

  6. Yanıtla
    Emine uzun :

    Ayca ne guzel bi annesin…

Yorum bırak